Trakya Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Blim Dalı’nın ’Endüstri yoğun bölgede yaşayanlarda kanser sıklığı: Çorlu örneği’ konulu anket çalışmasını tamamladı. Yaklaşık 1 yıl süren çalışma ardından 641 hane ile yapılan anketin sonucuna göre, araştırma kapsamındaki hanelerde kanser vakası yüzde 5.15 olarak belirlendi. Ayrıca bu hanelerde yaşayanların 49’u erkek ve 28’i kadın olmak üzere toplam 77 yakınını kanserden kaybettiği belirlendi. Trakya Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Blim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Muzaffer Eskiocak, "Bu araştırma grubundaki hanelerin yüzde 12’sinde yaşayan aileler bir yakınını kanserden kaybettiklerini bize bildirdi" dedi.
Geçen yılın Nisan ayında, fabrikaların bıraktığı kimsayal atıklar nedeniyle siyah akan, çevresine ağır kokular yayan ve içinde canlı türü barınmayan Çorlu Deresi’nin geçtiği yaklaşık 10 bin kişinin yaşadığı Sağılk Mahallesi ile, bu mahalleye en uzak yerdeki yerleşim alanında Çorlu Sağlık Grup Başkanlığı’ndan alınan adrese dayalı nüfus kayıt verilerine göre Trakya Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Blim Dalı’nın girişimi, Namık Kemal Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilm Dalı’nın da desteğiyle ’Endüstri yoğun bölgede yaşayanlarda kanser sıklığı: Çorlu örneği’ konulu kanser tarama çalışması başlatıldı. Bu kapsamda konu hakkında eğitimli 30 anketör, 641 hanenin bir ferdiyle aile bireyleri içerisinde kanser hastası olup olmadığı ve kanserden ölüm yaşanıp yaşanmadığnı sordu. Ayrıca aile bireyine "Evin çevresinde dere, fabrika, baz istasyonu ve yüksek gerilim hattı var mı? Kendinizde kanser tanısı var mı? Ailenizde kanser tanısı olan var mı? diye sorular da yöneltildi.
RAPOR SONUCU ENDİŞE YARATTI
Trakya Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Blim Dalı’nın yaptığı bu çalışmanın ön raporu açıklandı. Ortaya çıkan rapor, uzmanları endişelendirdi. Raporda, 641 hanede oturanların yüzde 5,15 yani 33 kişinin kanser hastası olduğu, kanser hastası olanların haricinde hanelerdekilerden yüzde 12’sinin yani 77 kişinin kanser nedeniyle hayatını kaybettiği açıklandı.
Endüstri yoğun bölgede yaşayanlarda kanser sıklığı: Çorlu örneği’ konulu araştırmanın tamamında yer alan Trakya Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Blim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Muzaffer Eskiocak, çıkan sonuçların kendilerini endişelendirdiğini söyledi. Türkiye’de sanayiinin insan sağlığına ilişkin çok sayıda çalışma olmadığını belirten Prof.Dr. Muzaffer Eskiocak, şöyle dedi:
"Bu çalışmayı giriş olarak planladık. Gerekli yerlerden, etik kurulundan, valiliklerden izin aldık. Çorlu Sağlık Grup Başkanlığı’nın bize verdiği adrese dayılı nüfus kayıt bilgilerine göre de 1800 hanede örneklem yaptık. 400 hanede orada vatandaşların yakınmalarına neden olan dereye yakın yerlerden aldık. 400 hanede de olabildiğince dereye uzak yerlerden aldık. Ancak 159 anket, eksik doldurulduğu anlaşıldığı için çalışmadan çıkartıldı. İnsanlara, ailelerinde, kendilerine ve birinci derece yakınlarında kanser teşhisi olan ve kanserden ölen var mı? diye sorduk. Bunların dışında kansere yol açtığı bilinen ya da şüphelenilen çevresel etkileyicileri de sorduk. Kanser hastalığı olan ya da ailesinde birini kanser nedeniyle kaybedenleri bir grupta, kaybetmeyenleri diğer grupta topladık. Karşılaştırdık, bazı farklılıklar bulduk. Bulduklarımız bize daha detaylı çalışmalar yapmak için bir gereksinim doğurdu. Trakya’da kanserle ilgili yada çevrenin sanayinin etkileniyle ilgili bilimsel zemini genişletmek, çok taraflı bilim insanların bir araya getirerek sempozyum planladık. Haneden her birinden birer kişiyle görüştük. 641 kişi yani hanenin kayıtlarını değerlendirmeye aldık. Yüzde 5.15’i o hanede görüştüğümüz kişi ya da birinci derece de yakınlarında kanser tanısı almış birinin olduğu beyanı var. Yüzde 12’si de kanser nedeniyle ölüm bildiriminde bulundu. Yani yüzde 5’i bende ya da eşimde, çocuğumda kanser var, yüzde 12’si de ‘benim ailemde biri kanserden öldü’ dedi. Bunlar kendi bildirimleridir, patoloji sonucu değil. Ancak böyle bir düşünce ciddi bir kaygılanma nedenidir. Dikkat çekme gerektirir, biz de mesajı alarak daha detaylı bir çalışma yapacağız. Bu sonuçlar elbette endişe vericidir."
"MEVZUATIN YERİNE GETİRİLMESİ ŞART"
Endüstriyel kirliliğin önlenmesi için gerekli mevzuatın yerine getirilmesini gerektiğini vurgulayan Prof.Dr. Eskiocak, "Endüstriyel kirlilik, su toprak yada hava yoluyla alıcı ortama salınmamalı, çünkü hepsi insanların beslenme ve yaşam zincirine giriyor. Alıcı ortamlara salınmaması gerekiyor. Bununla ilgili mevzuat gerekleri neyse çevreyi kirletmemeyi, prensip olarak kirleten öder değil de, öncelikle kirletmemek diyen bir yaklaşımla sık denetim olmalı. İnşaat aşamasında, fabrikanın organizasyonu aşamasında çevreye yönelik etkileri gözettiklerine dair planların denetlenmesi, planların uygulaması sırasında bunların filtre, arıtma neyse özelliğine göre gerçekleştirilmesi ve kirleticilere yönelik önlemlerin fili olarak çalıştıklarının denetlenmesi gerekiyor" şöyle dedi.
ÇORLU DERESİ ZEHİR DERESİ
Çorlu ve Çerkezköy’deki 1350 fabrikanın bıraktığı kimyasal atıklar, Çorlu Deresi’nde yaşamı sonlandırdı. İçinde canlı yaşamayan derenin suyundan içen hayvanlar da telef oluyor. Mahalle sakinleri Çorlu Deresi’ne ’Zehir Deresi’ adını verdi. Derenin çevreye yaydığı ağır kokudan rahatsız olduklarını belirten Sağlık Mahallesi Muhtarı Ali Akpolat "Çok sayıda mahalleli, bana hep derenin yaydığı kokudan dolayı şikayetçi. Bazı vatandaşlarımız evlerini,arsalarını satıp gitti. Evlere alıcı çıkmayanlar ise başka mahallelere taşındı.Artık buna bir çözüm bulunmasını istiyoruz" dedi.
TÜRKİYE’NİN EN KİRLİ NEHRİ
Çorlu Deresi’nden akan su, Karadeniz kıyısındaki Yıldız dağlarından doğan ve Pehlivanköy, Babaeski, Lüleburgaz ve Uzunköprü’den geçtikten sonra Saroz körfezine boşalan Ergene Nehri’ne dökülüyor.Çorlu deresi ve çevresindeki fabrikaların bıraktığı kimyasal atıklar Ergene Nehri’ni de ölüm kusar hale getirdi. İçinde 4’üncü sınıf su olan Ergene Nehri, bilimsel çalışmalar sonrası Türkiye’nin en kirli nehri olarak kayıtlara geçti.
KAYNAK:http://www.hurriyet.com.tr/saglik/20222939.asp