Necati Doğru
[email protected]
Kral geldi dizi dibine oturttu ve gitti!
Bakışlarının ucunda mor petrol dolarları uçuşan Kral geldi, bizim Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ı dizi dibine oturttu, hatıra fotoğrafı çektirdiler ve gitti.
Gerçekten tuhaftı görüntü!
Hani, “acayip” denir ya!
Rastlanmadık.
Ölçüsü olmayan.
Kalıba uymayan.
Çok acayipti!
Ve çok fotojenik!
Üç devlet adamı; biri bizim Cumhurbaşkanı, diğeri Suudi Arabistan Kralı, öbürü de bizim Başbakan; “ayrı dağlardan esen aynı rüzgârın insanıyız” diyen bakışlarla yan yana oturmuşlardı.
Kral ortadaydı.
İmtiyazla doğmuştu.
Saltanatla büyütülmüştü.
Astığı astık.
Kestiği kestikti.
Allah’ın da yaşayan en sevgili ve itibarlı kulu o sayılıyor, Allah’ın kanunlarını ülkesinde o uyguluyordu. Yine de bir özgüven eksikliği sinmiş olmalı ki tavrına tafrasına; büyük boy altın çerçeveli fotoğrafını tam arkasına gelecek şekilde “dikkat edin ben duvarlara fotoğrafı tek başına asılacak kadar büyük bir adamım” demek istercesine çaktırmıştı.
Kral’ın elinde 1.5 trilyon dolar birikmiş parası olduğu yazılıp söylenmesine rağmen yine de geri kalmışlığın kısır döngüsüne tünemiş oturan bir görüntüsü vardı. Ne yaparsa yapsın, ne kadar zengin olursa olsun, silemiyordu bu geri kalmışlık hallerini... Arap Kralı’nın sağ yanında bizim Cumhurbaşkanı sol yanında ise bizim Başbakan, ellerini annelerinden tembihli yuva çocukları gibi dizlerine koymuş oturuyorlardı.
Çok acayipti fotoğraf!
Kalıplara uymuyordu.
Türkiye Başbakanı, Başbakan gibi Türkiye Cumhurbaşkanı da Cumhurbaşkanı gibi değil “Kemal Sunal filmlerindeki dolar trilyoneri zengin Arap amcanın gözüne girmek ve mirastan ballı bir pay kapmak hesabı yapan iki hazır yeme düşkünü fotojenik tipe” benziyorlardı.
Çok zengindi amca!
400 kişiyle gelmişti.
9 uçak dolusuydular.
Bir günlüğüne ziyaret!
117 lüks araç kiraladılar.
Kral, Swissôtel’de kaldı, maiyeti Sheraton’da... 290 odayı kapattılar. Lüks arabalardan oluşan filo için bir günlüğüne 250 bin euro ödendi. Ankara’da Swissôtel yöneticileri Kral’ın arzusu üzerine; viski, şarap, şampanya şişelerinin dizili olduğu Concerto restoranının barını alçıpanla türbanlatıp bir günlüğüne kapattı.
Kral istedi!
Bar buharlaştı!
“Ekstralar ve bahşişlerle birlikte Kral, 1 milyon euro bıraktı” diye yazdı gazeteler.
Madem ki zengindi!
Bara türban giydirildi.
Onun Türkiye’ye geldiği gün Cumhuriyetin kurucusu Atatürk’ün ölüm günü olduğu için “saygı olsun” diyerek bütün bayraklar yarıya inmişti. Fakat o zengin bir Kral’dı, bayrağını yarıya indirmedi.
Anıtkabir’e de gitmedi.
O, Kral’dı.
Ayağa gitmezdi.
Türkiye Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ı onun ayağına gitti, dizi dibine oturup medya yayınlasın Türk halkı ve Suudi oligarşisi görsün diye fotoğraf çektirdiler.
Üçü baş başa buluştu.
1.5 saat gizli görüştüler.
Medeniyetlerin buluşması!
Çok tuhaftı.