'Bizden Haberler Dergisi'nin Şubat ayı sayısında, Mustafa Koç'un, bu yıl 'Düşünülmeyeni Düşün' teması çerçevesinde gerçekleştirilen Koç Topluluğu'nun gelenekselleşen Üst Düzey Yöneticiler Toplantısında yaptığı konuşmaya yer verildi.
Amerika kaynaklı finansal kriz sonrasında Avrupa Birliği'nin (AB) borç kriziyle mücadelesinde ciddi yaralar aldığına işaret eden Koç, Euro Bölgesi ekonomilerinde yaşanan sıkıntıların diğer bölgelere de yayılmasının 2008'dekinden daha büyük bir global krize yol açabileceği riskini vurguladı.
Mustafa Koç, hem Amerika'da hem de Avrupa'da büyüme beklentilerinin oldukça zayıf olduğu 2012 yılında, gelişmekte olan ülkelerin de büyüme hızlarında bir miktar düşüş olmasının beklenebileceğine değinerek, buna ilk olarak gelişmiş ülkelerdeki zayıf iç talep nedeniyle, başta Çin olmak üzere ihracata dayalı gelişmekte olan ülkelerin bazı üretim kayıplarına uğrayacak olmasının neden olabileceğini kaydetti.
Koç, bir diğer nedenin ise, Avrupa'daki bankaların karşı karşıya kaldığı sermaye sıkıntısı nedeniyle, 2012 yılında kredi verme iştahlarının azalması olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin önemli bir aktör olduğu Orta Doğu coğrafyasının ise son yılların en hareketli dönemlerinden birini yaşadığının altını çizen Koç, ABD'nin Irak'tan çekilmesi, Suriye'de demokrasiye geçişi sağlayamayan rejimin baskı altına alınması gibi bölgenin yeniden yapılanma sürecini temsil eden gelişmelere Türkiye'nin kayıtsız kalamayacağını bildirdi.
Türkiye'nin Orta Doğu gelişmelerine ilişkin tutumunu değerlendiren Koç, 'Uluslararası ilişkilerde bazı dönüm noktaları, ülkelerin önünde bir anda yeni yollar açabiliyor, fırsatlar yaratabiliyor. Bu noktada, Türkiye olarak dengeli bir yaklaşım benimsemeli, küresel satrancın hamlelerini iyi okumalı ve geleceği izleyen değil, belirleyen bir aktör olmak üzere kendimizi konumlandırmalıyız' dedi.
"EKONOMİ VİTES KÜÇÜLTECEK"
Mustafa Koç, 2011 yılında kendini gösteren cari açığın tehlikeli yükselişi, Türkiye'nin giderek artan dış finansman ihtiyacı, özel sektör dış borçlarının yaklaşık yüzde 70 oranında AB'ye bağımlı olması gibi risklere karşı uyarılarda bulunarak, buna karşın 2011'i yüzde 7,5-8 büyüme oranıyla tamamlaması beklenen Türkiye'nin kapasite kullanımı, işsizlik oranı, ihracat artışı, bütçe açığı, banka bilançoları gibi konularda önemli yol katettiğini vurguladı.
2012 yılına ilişkin büyüme beklentilerinin ise yüzde 2 ila 4 aralığında olduğunu aktaran Koç, ekonominin vites küçülteceğini ifade etti.
Koç, dünyanın 2012'deki siyasi gündemine de yer ayırarak, dünya genelinde ABD'deki başkanlık seçimleri gibi gelişmelerin siyasi konjonktürü önemli ölçüde etkileyebileceğini vurguladı.
Türkiye'nin ise gündeminde yeni anayasa, 'Soykırım Yasası'nı kabul eden Fransa ile ilişkiler ve dönem başkanlığının Güney Kıbrıs'a geçecek olmasıyla zorlaşması beklenen AB ilişkilerinin olacağını dile getiren Koç, 'Kısa vadede sorunlar yaşansa bile, uzun vadede Türkiye'nin AB hedefinden vazgeçmemesi ve bu hedefe ulaşmak için gerekli reformları tamamlamasının çok önemli olduğunu düşünüyorum' ifadelerini kullandı.
Mustafa Koç, bu gelişmeler ışığında Koç Holding'in plan ve stratejilerini de değerlendirerek, dünya genelinde şirketler için 2012 yılında temkinlilik, tasarruf, verimlilik ve risk yönetimi gibi konuların öncelikli olacağını belirtti.
Koç Holding'in DNA'sına işlemiş olan bu kabiliyetler sayesinde riskler ve tehditlere karşı savunmasının sağlam olduğunu ifade eden Koç, 'Defans ile ofansın, yani savunma ile atağın bir arada oynanabilmesi gerekli. Global ekonomi öyle bir sürece girdi ki, tamamen olumlu beklentilere girmek için, uzun yıllar beklememiz gerekecek. Dolayısıyla bu yeni dönemde şirketler farklı stratejiler geliştirmek zorunda' dedi.
Koç, Topluluğun şirketlerinin güçlü nakit pozisyonları ve borçlanma kapasiteleri ile rakiplerinin, özellikle de birçok yabancı rakibinin önüne geçtiğini bildirerek, 'Özellikle yurt dışı pazarlarda büyümek ve Türkiye pazarında konumumuzu güçlendirmek için, kısa ve orta vadede fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Dünya ekonomisi lokomotifinin gelişmekte olan ülkelerin büyüyen orta sınıfı olacak. Bu sınıfa hitap eden ürün ve hizmetlerin başarıda kritik rol oynayacak. Onlara fiziksel ve duygusal olarak ulaşmak için yeni inovatif yollar kullanmalıyız' ifadelerini kullandı.
İnovatif yaklaşımların, yeni pazarlar ve yeni müşterilere ulaşmaktan, yeni iş modelleri ve iş süreçleri geliştirmeye, yeni verimlilik modelleri ortaya koymaya ve yeni yetenekleri çekmeye kadar hemen her aşamada gerektiğini vurgulayan Koç, 'Bu yüzden zamanınızın küçük bir kısmını içeriye ve geçmişe bakarak geçirin. Büyük kısmını ise dışarıya ve ileriye bakmaya ayırın' dedi.
Mustafa Koç, 'Hem ülkemizde, hem çevremizde hem de global alanda birçok değişime gebe bu dönemde de 'sürekli girişimcilik' anlayışı ile, düşünülmeyeni düşünerek ülkemize yeni 'ilk'ler kazandırmak ana hedefimiz olmalıdır' Düşünülemeyeni düşünmek atak olabilmek için çok önemli bir rekabet unsuru. Düşünülemeyeni düşünerek ülkemizi sanayide ve sosyal hayatta birçok ilkle tanıştıran, başta Vehbi Koç olmak üzere tüm büyüklerimize ve yöneticilerimize müteşekkiriz' ifadelerini kullandı.
TURGAY DURAK: BİRÇOK KONU 2012'YE BAKIŞIMIZI GÖLGELİYOR
Koç Holding Üst Yöneticisi (CEO) Turgay Durak ise, 2011 yılında Türkiye ve dünya ekonomisinin görünümünden bahsederek, global piyasaların iyi bir performans sergilediğini, dünyada genel olarak iyimserliğin hakim olduğunu belirtti.
Koç Holding olarak ilk yarıda piyasaların olumlu seyrinin en iyi şekilde değerlendirildiğini dile getiren Durak, uluslararası pazarda riskleri dengeleyip, pazar çeşitlendirme çalışmalarında olumlu sonuçlar alındığını kaydetti.
Ancak, yazdan itibaren Avrupa'daki borç krizinin tahmin edilenden ağır olduğunun anlaşılmasıyla, piyasalardaki havanın bozulmaya başladığını ifade eden Durak, 'Özellikle Avrupa'da ekonomiye duyulan güven hızla azaldı ve büyüme yavaşladı. Öte yandan, Amerika'da 2008'deki krizin etkileri kendisini hissettirmeye devam etti ve büyüme 2011'de hayal kırıklığı yarattı. Dünya büyümesinin motoru olan gelişmekte olan ülkeler, 2011'de bu konumlarını büyük ölçüde korudu. Ancak, gelişmiş ülkelerdeki zayıflık, bu ülkelerde de büyüme oranlarını düşürdü. Türkiye'de de dünyadaki bu gelişmelere paralel bir seyir izlendi' ifadelerini kullandı.
Türk Lirasının değer kaybı, faiz ve borsanın düşüşü, enflasyonun yükselişi gibi görece olumsuz gelişmelerin zor geçecek bir 2012 yılının sinyalleri olduğunu belirten Durak, yılın ana gelişmelerini şöyle sıraladı:
'Riskler şu an itibariyle daha çok Avrupa'da birikmiş gibi gözükmekle birlikte, Amerika'daki başkanlık seçimleri, Orta Doğu'da devam eden siyasi karmaşa, İran'ın nükleer programı, Kuzey Kore'deki liderlik değişimi, Çin ve Hindistan ekonomilerinde yavaşlama gibi birçok konu, 2012'ye bakışımızı gölgeliyor.
Bu çerçevede bizim baz aldığımız senaryodaki temel varsayımlarımız, Avrupa'da herhangi bir ülkenin kontrolsüz bir şekilde iflasına izin verilmeyecek, yine Avrupa'da, özellikle büyük bankaların batmasına müsaade edilmeyecek.'
Koç, bu çerçevede işlerin yavaş yavaş yoluna girmeye başlayacağı dönemin 2012'nin ikinci yarısı olacağını bildiren Durak, 'ABD'de siyasi ortam başkanlık seçimleri öncesinde gerginliğini korumaya devam etse de, ekonomideki kısmi toparlanma sürecek, dünya çapında, ekonomileri etkileyebilecek ölçekte bir silahlı çatışma ya da savaş yaşanmayacak. Gelişmekte olan ülkelerde büyüme hızları yavaşlayarak uzun dönemli ortalamalarının altında kalacak' dedi.