CNN Türk’te Şirin Payzın’ın sunduğu “Ne Oluyor?” programında soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın şunları söyledi:
“Zeytin Dalı Operasyonunun 4. günündeyiz. Yoğun bir diplomasi trafiği var. Ben buraya gelirken Cumhurbaşkanımız Sayın Putin’le görüşüyordu. Yarın Sayın Trump’la görüşecek. Mevlüt Bey de Fransa’ya gitti. Orada da bir takım girişimler yapacak. Çerçeve olarak şunu söylememde fayda var. Yapılan açıklamalara bakarsak hiçbirisinin Zeytin Dalı Operasyonunun meşruiyetini sorgulamadığını görüyoruz. Türkiye zaten bir nefsi müdafaa hakkına sahiptir. Uluslararası hukuk açısından Türkiye güçlü bir zemindedir. Bizim önümüzdeki en iyi referans Fırat Kalkanı Operasyonudur. Ne oldu orada, Crablus ile El Bab arasında çöreklenen binlerce terörist bertaraf edildi. Buralar tamamen temizlendikten sonra Suriye halkına verildi. Baktığınız zaman hayat normale dönmüş durumda. Bu kendi başına çok iyi bir referans. Afrin’de de benzer bir tablonun yaşanması için elimizden gelen gayreti ortaya koyuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Macron ile bunları paylaştı. Amacı, kapsamı ne, biz süre vermedik. Bu son terörist temizlenene kadar, bizim öngördüğümüz güvenlik standardına kadar. Bizim başka sorunumuz daha var. PKK diye bir terör örgütü var. ‘DEAŞ bana saldırdığı için acil bir sorundur, PKK Türkiye’nin sorunudur.’ Böyle bakarsanız bu çifte standarttır.
ÇOCUK OYUNCAĞI DEĞİL
Dün BMGK’da yapılan olağan toplantılar içerisinde bir başlık vardı, başka bir gündem var mı diye... Haftalardan önce belirlenen gündem vardı. Zeytin Dalı Operasyonu için acil bir toplantı değildi. Şu ana kadar yapılan hiçbir açıklamada meşruiyetini sorgulayan bir açıklama yapılmadı. Macron bilgi almak istediğini söyledi. Sonda da dendi ki biz daha sık görüşelim. Orada ben iyi bir noktaya gelindiğini biliyorum. Bize diyorlar ki operasyonlar uzun sürerse ne olur? Bu çocuk oyuncağı değil günler haftalar süren çalışmalardan sonra bu karar veriliyor.
GİZLİ PAZARLIK YOK
(Rusya nasıl ikna edildi?) Burada iki şey var. Gizli bir pazarlık yok. ‘Afrin’i alın İdlib’i verin.’ Böyle bir şey söz konusu değil. Bizim İdlib’te 12 gözlem noktası kurmamız Astana’da alınan bir karardır bu çatışmazsızlık anlaşması çerçevesinde 4 yer belirlendi. Bizi ilgilendiren kısım İdlib. Sınırın sıfır noktası. Şimdi İdlib’te bu çalışma devam ediyor. Bizim amacımız da orada kalan terör örgütlerinin eleminize edilmesi. Afrin’le hemen hemen aynı, terör kimlikleri değişiyor sadece. Bu bir zihin seti aslında. ‘Türkiye bu konularda doğru tezleri gündeme getirip istediğini alamaz, herhalde taviz vermiştir’ gibi düşünce alışkanlığını görüyorum. Aklımızı kullanıyoruz, etrafımıza bakıyoruz, verileri topluyoruz. Suriye sahasının temizlenmesine kim karşı çıkabilir. ABD’nin YPG ve PYD’ye verdiği desteği düşünün. Biz Obama yönetimi ile bunu konuştuk, kavga ettik. Bunu yapmayın sizin PKK ile çalışma gibi bir zorunluluğunuz yok. Hayır dediler, biz PYD/YPG ile çalışacağız dediler. Kendilerini de küçük düşürdüler. Kendi sitelerinde PYD’nin terör örgütü olduğu bütün raporları kaldırdılar. CIA bilmiyor mu PYD&YPG’nin komuta kademinin PKK’ya bağlı olduğunu.
KÜRTLERLE TÜRKLERİN KADERİ ORTAK
Bu bölgede Kürtlerle Türklerin kaderi ortaktır. Bizi kimse ayıramaz. Suriye’de Suriye Kürtlerinin varlığından haberdar değilken Esad’la aramız düzgünken, haklarını gündeme getiren kişi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Kimse Suriye Kürtlerinin adını bile bilmiyor. Suriye Kürtlerinin meselesini gündeme getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Batılılar için, en azından PKK yanlısı Batılılar iin PKK yanlısı olmayan bir Kürt, Kürt değil. Ben de bunu anlamakta zorlanıyorum.
KENDİ GÖBEĞİMİZİ KENDİMİZ KESERİZ
Garanti sadece sözle olmaz, somut eylemle olur. Daha önce de pek çok defa sözler verdiler. Bunların hiçbirisi yapılmadı. Bizim ABD’den istediğimiz PYD’ye desteği tamamen sonlandırmasıdır en somut garanti budur. Sahada atılması gereken adım da budur. Üzerinden iki ay geçti sahada değişen bir şey yok. (Trump desteği kaldırmayız derse) Bunun cevabını Cumhurbaşkanımız verdi, kendi göbeğimizi kendimiz keseriz, kesmeye de devam ederiz. Bizim de sorduğumuz soru bu. Bir PYD/YPG gibi terör yapılanması yüzünden iki müttefiki nasıl karşı karşıya getirirsiniz, bunu söyledik.
(ABD’nin ‘PYD/YPG Afrin’e ilerlerse desteğimizi kaybeder’ açıklaması) Bu kendi başına alındığında olumlu bir mesajdır. (Bu bir sinyal mi?) Öyle okunmaya müsait bir açıklama. Bizim sahadaki operasyonu etkileyen bir mahiyette değil. Umarız bunu Suriye sahasında diğer alanlarda da uygularlar. Özellikle Münbiç’te.
ESED REJİMİ İLE TEMASIMIZ YOK
(Türkiye Esad’la geçişe evet diyecek mi, temas sağlanacak mı?) Esed rejimi ile herhangi bir temas söz konusu değil. Halep’tir, İdlib’tir diğer konularda çalışmak zorundayız. Biz sahada netice alacaksak onlar dolayında yapmak zorundayız. Biz İran’la da Rusya’yla da partneriz. Her konuda anlaşacağımız anlamına gelmiyor ama iş yapmayacağımız anlamına da gelmiyor. Siyasi geçiş sürecinin bir noktasında adil, bağımsız seçimler yapıldığında Suriye halkının vereceği karar belirleyici olacaktır. Şimdiden biz bu işe girelim girmeyelim demek yerine bu konuyu takip etmek zorundayız. Bu kadar kan dökmüş birinin Suriye’nin geleceğini inşa etmesi mümkün değil. Suriye Esed demek değil. Bunu bir süreç olarak görmek lazım. Bizim Suriye ile sürdürebileceğimiz gelecekte Esed’in olmaması gerekir.”