Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu TV 5’de, gazeteci Mustafa Yılmaz’ın hazırlayıp sunduğu “Bayram Sohbeti” programına katıldı.
Programda çocukluğuna ait bayram hatıralarını paylaşan Karamollaoğlu, Matematik Öğretmeni olan babasından aldığı ilk hediyenin, mandolin olduğunu söyledi.
Bayramların küslükleri bir kenara bırakıp kucaklaşmak İçin bir fırsat olduğunu belirten Karamollaoğlu; bu kucaklaşmaya en çok siyasette ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Karamollaoğlu; “bu bayram vesilesiyle bir araya gelip bir çay sohbetinde farklılıklarımızı, sorunlarımızı konuşabilsek ne olur. Bu dünya fani. Hepimiz bu dünyayı bırakacağız, gideceğiz bir gün. İstesekte istememekte...”diye konuştu.
KARAMOLAOĞLU’NUN ADAYLIK KRİTERLERİ
Programda siyasetin sıcak tartışmalarından ittifaklar ve ortak aday konusunda da önemli açıklamalarda bulunan Temel Karamollaoğlu, adaylık kriterleri konusunda olmazsa olmaz şartlarının; adalet, şeffaflık, güvenilirlik ve denetlenebilirlik olduğunu söyledi.
Karamollaoğlu; “Adalet olmazsa olmaz...Onun için şeffaflık, onun için denetlenebilirlik, onun için güzel ahlak... Güzel ahlak başka bir şey. Güzel ahlak; senin gibi inanmayan, senin gibi düşünmeyen, senin gibi yaşamayan insanların hakkını da savunabilmekle başlar. Bir cumhurbaşkanı adayı ararken işte bu kıstaslarda aramak mecburiyetindeyiz. onu nasıl bulacağız?
Elbette bu şahsın bugüne kadarki hayatına bakacağız; böyle mi davranmış hayatında? İster siyasetin içinde olsun, ister siyasetin dışında olsun. Ticarette kimseyi dolandırmış mı? Bir yerde sözüne sadık kalmamış mı? Kendi temsil ettiği topluma bir yerde ihanet etmiş mi, etmemiş mi?...Bunlara bakacağız.”
AK PARTİLİ ARKADAŞLAR DA KILIÇDAROĞLU’NA AMİN DEMELİ
Program sunucusunun, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, “Millet ittifakının adayı; nefsini terbiye etmiş, yetkiyi alınca yozlaşmayacak bir aday olmalı” şeklindeki çıkışını hatırlatması üzerine Temel Karamollaoğlu şu değerlendirmeyi yaptı:
“Yani burada Sayın Kılıçdaroğlu bir bakıma benim sıraladığım maddelerin özetini yapmış. Nefsine hakim olacak, yani her şeyi ben bilirim demeyecek. Şimdi, Sayın Kılıçdaroğlu'nun yapmış olduğu bu tanımlamayı kim, nasıl reddedecek? Efendim bunu söylüyor ama inanmıyor. Nereden biliyorsun? O zaman siz de söyleyin.
Bir yerde bu kıstaslar olmazsa itiraz edilebilir. Ben, Sayın Kılıçdaroğlu'nu tebrik ediyorum bu yönü ile. Bir siyasinin bunu söylemesi erdemdir. Efendim, söyler de yapmaz. Yok, onu göreceksin, ama bir cumhurbaşkanı adayı ararken işte bu kıstaslarda aramak mecburiyetindeyiz. Benim kanaatim; iktidarda bulunan arkadaşlarımız, Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu ifadesine "Amin" demeleri icap eder. Onun için; burada bizim, bütün önyargılarımızı bir tarafa bırakıp, "bu ülkeyi kim, nasıl yönetmeli?" dediğimiz zaman, belirleyeceğimiz kriterler bunlar olmalı. Esas şuraya geliyorum: biz, denetlenebilir bir sisteme geçmek mecburiyetindeyiz.
"Efendim, biz seçelim de, bu yanlış yaparsa vebal omuzlarında." Yok ya, vebal onun omuzlarında da sıkıntıyı millet çekecek. Böyle iş olmaz. Yanlış yaptığı zaman düzeltilebilecek bir mekanizma kurmazsak huzur olmaz bu memlekette. Onun için yöneticiler, yanlış yaptıkları zaman hesaba çekilebilmeliler. Yöneticiler, yanlış yaptıkları zaman denetime tabii tutulabilmeliler.
Bu iddialar olduğu zaman, "Sen de kimsin?" denmemeli. Biz, birbirimiz ile konuşabilmeliyiz. Sen barış istiyor musun, istemiyor musun? İkincisi; sen, hakikaten toplumun temelini teşkil eden; fikir, düşünce, inanç, hürriyetine inanıyor musun, inanmıyor musun? Benim gibi inanmayan bir insanın hürriyetini teminat altına almazsam, o da iktidara geldiği zaman bana zulüm etmekte kendini serbest addeder.
Üçüncüsü de; Adalet. "Falanca için sen nasıl adalet istersin?" Bu ne demek ya? Adaleti sen, kendi elinde mi zannediyorsun? Böyle olur mu? Adalet, ancak bir mekanizmanın içinde, bir sorgulama, bir değerlendirme kriteri uygulanarak sağlanabilir...
Bu demin sıraladığım kriterlerin dışına çıkan birisi, geçmişte bundan dolayı itham edilen birisi aday olursa ben ona gönül rahatlığıyla destek veremem. Ama bunun dışında demin söylenen Sayın Kılıçdaroğlu'nun ortaya koyduğu kriterler kanaatime göre çok önemli. Kimse bunun karşısına çıkmamalı. Efendim, Kılıçdaroğlu bunu kendi menfaati için veya başka bir maksatla yapıyor, nereden biliyorsunuz? Bunu söylemek doğru değil. Onun için ben bütün siyasileri bizim de söylediğimiz ‘Ne olur, bir araya gelip bir çay sohbetinde farklılıklarımızı konuşabilsek ne olur?’ Hele de bayram vesilesiyle ne olur? Yahu hepimiz bu dünyayı bırakacağız, gideceğiz bir gün.
İstesek de istemesek de... Bu dünya fani, ölüm bir gerçek. Biz kendimizi Müslümanlar olarak, inançlı insanlar olarak hep ölümden sonrasına hazırlarız. Bakın bu çok önemli, elbette biz bu dünyada da barış olsun, huzur olsun, adalet olsun isteriz ama esas hedefimiz öldükten sonra hesap verirken Cenab-ı Hakk'a karşı hesap verebilecek tavrın içinde olmamız, uygulamaların içinde olmamızdır.
Hatalarımız olabilir, yanlışlarımız olabilir, herkesin... Onun için Allah nasip eder de bir gün bu dediğim vasıflara sahip bir kişi Cumhurbaşkanı olursa emin olun Türkiye'nin şartları çok hızla değişir. Yani bu seçimde öyle bir insanın aday olması çok önemli. Çok önemli...”