Kemal Kılıçdaroğlu, haftasonu gerçekleştirilen CHP 36. Olağan Büyük Kurultayı'nda yeniden genel başkan seçilmesinin ardından bugün partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. Kurultay için "Demokrasi şöleni gerçekleştirdik" diyen Kılıçdaroğlu, "Zor bir sorumluluk üstlendiğimin farkındayım. Olağanüstü çaba harcanması gerektiğini de biliyorum. Ama ben bunu yaparken bütün CHP'lilerin yanımda olmasını istiyorum, bütün CHP'lilerin ortak ses çıkarmasını istiyorum. Ayrışma lüksümüz yok" dedi.

CHP lideri, Anayasa Mahkemesi'nin kararlarının uygulanmadığını hatırlatarak, "AYM üyeleri niye orada oturuyor? Halkın mahkemesiyse ya o kararı uygulatırsın, ya da istifa edersin. Bu kadar basit" diye konuştu.

Bir esnafın kendisine gönderdiği e-postada "Reis işçinin reiisi değil, emeklinin reisi değil, esnafın reisi değil, öğrencinin reisi değil. Kimin reisi?" diye sorduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Ben ona cevap vereyim: Tefecilerin reisi" ifadelerini kullandı.

Man Adası belgelerini bir kez daha gündeme getiren Kılıçdaroğlu, "Tık yok. Kendini Meclis önünde yakan işçi ekmek alırken vergi ödüyor, bu beyefendiler Man adasında şirket kuruyorlar vergi ödememek için. Senin yerliliğin de batsın, milliliğin debatsın" dedi.

Erdoğan'ın kendisine "YPG terör örgütü müdür, yiğitsen açıkla" sözlerine de yanıt veren Kılıçdaroğlu, "Sen IŞİD'e kol kanat gererken, biz seni uyardık. Sen hala El Nusra terör örgütü müdür, değil midir söyleyemiyorsun" diye yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı'na "Vallahi de, billahi de ben yiğidim. Sen de yiğitsen karşıma çıkarsın Recep Bey, karşıma çıkarsın" diye seslendi.

"DEMOKRASİ ŞÖLENİ GERÇEKLEŞTİRDİK"

Kılıçdaroğlu, açıklamalarından satır başları şöyle:

"Gerçek anlamda bir demokrasi şölenini gerçekleştirdik. Her aşamada seçimle gelmiş, kurultayda da genel başkanları seçimle seçilmiş bir parti anlayışına 21. yy da demokrasinin askıya alındığı bir dönemde tarihe yazdık. PM'ne bu kadar başvuru olur mu diye eleştiriler geliyor. 488 arkadaşımız parti yönetiminde ben de söz sahibi olmak istiyorum diyorsa ve bunun önü açıksa hiçbir sorunumuz yok. CHP'nde kişiler atamayla değil, seçimle iş başına gelirler. Bu olağanüstü şartlar biz bir demokrasi şölenini gerçekleştirdik. Deniz Baykal aramızda değildi. Bütün vatandaşlarımınn Deniz Baykal'a şifa dilekleri var. İnşallah kısa sürede sağlığına kavuşup Türkiye'ye döner. Hapiste bir milletvekili arkadaşımız var. Kendisi yoktu ama önde onun için bir koltuğu boş bıraktık. Bu bizim için önemliydi.  Ayrıca ilk kez PM'ne bir onur üyesi seçtik. Bütün delege arkadaşlarımın oy birliğiyle PM'nin onur üyesi Enis Berberoğlu oldu.

"ESAD İLE TEMASA GEÇİLMELİ"

Kurultayda Türkiye'nin 5 temel sorununu gündeme getirdik. Bu sorunların ısrarla gündemde tutulması lazım.  Birisi Dış politikadır. Türkiye bir batağa saplandı. Yalnızlaştı Türkiye. Uluslararası arenada ilk kez bu kadar yalnızlaşan bir Türkiye var. Sözünün ağırlığı olmayan bir Türkiye var. Bütün olumsuzluklar iç politikaya da yansıyor. Bizi asıl üzen egemen güçlerin söylemi üzerine dış politika üreten, egemen güçler vazgeçtiği zaman aldatıldık diyen bir anlayışla yönetilmesidir. Bu bizim Cumhuriyet tarihimize ihanettir. Biz Cumhuriyeti egemen güçlerin beklentileri üzerine inşa etmedik. Acıyla, kanla kurduk. Asıl olan T.C. devletinin çıkarlarıdır. Suriye'de barışın temelini atmak istiyorsak, Türkiye Esad ile temasa geçmeli. Irak ile de daha düne kadar aynı şeyi söylüyordun. Gittin önüne diz çöktün.

Kendi çocuklarını denek olarak kullanan bir ülke durumuna geldik. Bu eğitim politikası devam ederse Türkiye bilgi çağını kaçırmış olur. Treni kaçırmış olur. Bu kadar hızlı değişen bir dünyada siz eğitim sistemini yeniden organize etmezseniz, çocuğun merak duygusunu geliştirmezseniz başkalarının ürettiği katma değeri yüksek ürünleri kullanan bir ülke olursunuz. Oysa biz katma değeri yüksek ürünleri üreten ülke olmalıyız.

'DİKTATÖRÜMÜZÜ KIZDIRIR MIYIZ DİYE KORKUYORLAR'

Ekonomi dengeleri yeniden rayına oturtmak için rahmetli Ecevit ağır bedeller ödedi. Bilginin, becerinin egemen olduğu, liyakat sisteminin egemen olduğu kurumlar oluşturuldu. Ülkenin çıkarları öne alınsın, siyaset ekonomiye müdahale etmesin diye. Pek çok kurum böyle oluşturuldu. Ama bugün için işlevlerini büyük oranda kaybetmiş durumdalar. Ancak bugün insanlar çaresizliklerini ancak kendilerini yakarak ifade edebiliyorlar. Bir hükümet düşünün işsizliğe çözüm bulmayı bırakın, yeni işsiz ordusu yaratıyor.
Bir bulaşıcı hastalık gibi yayılarak devam etmeye başladı. 12 Ocak 2018'de işsiz çaresiz biri kendini Meclis'in önüne geldi yaktı. 16 Ocak, hemen hemen dört gün sonra, 8 aydır maaşı ödenmeyen bir işçi İŞKUR önünde soyunarak protesto etti. 24 Ocak 2018 Balıkesir'de biri iş bulamıyorum diye kendini yakmak istedi. Biri açım aç diye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın posterini indirdi. Sivas'ta biri işsizim diye üzerine benzin döküp kendini yakmaya çalıştı. Haber dahi olmadı. Korkuyorlar diktatörü kızdırır mıyız diye. Gazetecilikte bir kural var. Köpeğin insanı ısırması değil, insanın köpeği ısırması haberdir.  Bir insanın iş bulması değil, işsiz kaldığı için kendini yakması dünyanın her yerinde haberdir.
Biz bunu dile getirdiğimizde de eleştiri getiriliyor. Diktatörün söylediği manşettir.

TEFECİLERİN REİSİ

Bir işveren bana mail atmış bu sabah. '35 işçi çalıştırıyorum. Bütün çalışanlarımla zam görüşmesini yaptım. Asgari ücretle çalışan arkadaşlarım küçücük artışlar için sesleri titreyerek talepte bulundular. 20 TL için mahcupca talepte bulundular. OHAL var demokrasi yok, savaş var demokrasi yok. Reis işçinin reiisi değil, emeklinin reisi değil, esnafın reisi değil, öğrencinin reisi değil. kimin reisi." Ben ona cevap vereyim: 'Tefecilerin reisi'

AYM'YE: YA UYGULATIRSIN, YA DA İSTİFA EDERSİN

Barış bildirisi imzaladı diye hocaları kapıya koydular. Buna demokrasi diyorlar. Sivil ölüme mahkum ettiler.
OHAL nedeniyle Anayasayı mahkemeye aldılar, AYM kararlarını bile uygulamıyorlar. AYM üyeleri niye orada oturuyor? Halkın mahkemesiyse ya o kararı uygulatırsın, ya da istifa edersin. Bu kadar basit.

12 EYLÜL'DEN TTB ANEKDOTU

TTB Merkez Konseyi üyeleri serbest bırakıldı. (Bildiriyi okudu). Sen misin Bunları söyleyen. Sabaha karşı baskınlar düzenlendi. 12 Eylül döneminden TTB'ye ait bir olayı aktarmak isterim. 517 idam kararı verildi. TTB konseyi toplandı, idama karşı bildiri yayımladı. İdam doğru değildir diye. TTB bu bildiriyi imzaladı, dönemin Cumhurbaşkanı'na, Başbakanı'na ve TBMM üyelerine gönderdi. Ardından savcı soruşturma başlattı. Gözaltına alındılar. Nusret Fişek, harpte bir düşman askerinin yaşaması için dahi uğraşırız. Bizim görevimiz bu. Ben doktorum. Siz bu davaları niye açtınız? Sıkıyönetim mahkemelerinde bunları söylediler. Ama kim haklı çıktı? Bugün idam yok. Rahmetli Ecevit geldi, idamı kaldırdı.  İdam olsaydı. Balyoz, Ergenokon'da suçlananlar idam edilmişlerdi. Nasıl geri getirileceklerdi idam edilselerdi.

'BÜTÜN CHP'LİLERİN ORTAK SES ÇIKARMASINI İSTİYORUM'

Zor bir sorumluluk üstlendiğimin farkındayım. Olağanüstü çaba harcanması gerektiğini de biliyorum. Ama ben bunu yaparken bütün CHP'lilerin yanımda olmasını istiyorum, bütün CHP'lilerin ortak ses çıkarmasını istiyorum. Ayrışma lüksümüz yok. Bir dikta yönetimine, sivil darbeye karşı mücadele ediyoruz. Her türlü baskı gelecek üstümüze. Hiçbir endişem yok. Demokrasiyi savunmak dikta yönetimlerinde. Diktatörlerle mücadele etmek kolay değildir ama biz Kuvayı Milliyeciyiz.

ERDOĞAN'A 'EL NUSRA TERÖR ÖRGÜTÜ MÜDÜR SÖYLEMİYORSUN'

(Erdoğan'ın "YPG terör örgütü müdür, yiğitsen açıkla" sözlerine yanıt olarak)
Lafa bak. Vallahi de, billahi de ben yiğidim. Anadolu'nun yiğidiyim, Köroğlusu'yum, Efe'siyim. Yüz sefer söyleyeyim. Tekrar söyleyeyim. Bak ben söyledim. Şimdi ben sana söyleyeyim. Sen de yiğitsen karşıma çıkarsın Recep Bey, karşıma çıkarsın.
Sen diktatörsün ama şu garip Kemal'in karşısına çıkamıyorsun. Benim polisim, ordum yok, valim, kaymamakamım yok. Benim Allah'ım var Allah'ım, çıkacaksın karşıma. Yalan bir ülkenin CB'na yakışmaz.
Sen IŞİD'e kol kanat gererken, biz seni uyardık. Sen hala El Nusra terör örgütü müdür değil midir söyleyemiyorsun.
Bu PYD ile ilgili terör örgütüne ilişkin ilk karar Mardin'de 17.09.2014 tarihinde. Burada PYD terör örgütü olarak tanımlanıyor. Yargıtay'a gidiyor. Burada da diyor ki, Evet terör örgütüdür, diyor. 21.05.2015. Bir mahkeme kararı PYD'nin terör örgütü olduğunu kabul ediyor. Bu karardan sonra bunlar PYD'nin başkanı Salih Müslüm'ü Ankara'ya çağırdılar.
Bay Recep, sevgili Recep, gözlerinden öptüğüm Recep. Sen Mahkeme kararına, yargıtay kararına rağmen sen hangi vatansever duygularlar Salih Müslüm'i Ankara'ya çağırdın, ayağına halılar serdin. Yiğitsen açıkla. Açıklayabilir mi? Emin olun tık çıkmaz.

'TERÖR ÖRGÜTLERİNE YARDIM ETTİN DİYORUM, BANA DAVA AÇMIYOR'

Sen FETÖ'ye, Sen PKK'ya, Sen PYD'ye yardım ve yataklık ettin diyorum. Sana en ağır suçlamayı yapıyorum. Sen terör örgütlerine yardım ve yataklık ettin diyorum bana dava açmıyor.
Sosyalist Enternasyonal'de PYD ile ilgili nasıl mücadele verdiğimizden haberler. Biz onları vatansever bulmuyoruz. Kusura bakmasınlar onlar kendi ülkelerinin değil, kendi çıkarlarını savunurlar.

'SENİN YERLİLİĞİN DE BATSIN, MİLLİLİĞİN DE'

(Man Adası belgeleri) Tık yok. Kendini Meclis önünde yakan işçi ekmek alırken vergi ödüyor, bu beyefendiler Man adasında şirket kuruyorlar vergi ödememek için. Senin yerliliğin de batsın, milliliğin debatsın.
Ey Bay Recep, onun diliyle söylüyorum, Ey Bay Recep, yiğitsen bu sorularıma yanıt verdi.

kaynak:haberter.com