CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin genel merkezinde gazetecilerle sohbetinde, “Cumhurbaşkanlığını birinci turda alırız” dedi. Parlamento aritmetiğinin de lehlerine olacağını kaydeden Kılıçdaroğlu, Altılı Masa’nın parlamenter sisteme dönüş için yaşanacak geçiş süreci konusunda da çalışma yapacağını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Her parti kendi içinde şu anda çalışıyor. Belli bir olgunluğa ulaştıktan sonra partililer, liderler diyecekler ki biz hazırız artık, bunu konuşabiliriz dediklerinde masaya geleceğiz ve konuşacağız. Biz de kendi içimizde şu anda görüşüyoruz, tartışıyoruz. Sadece milletvekilleriyle değil, dışarıdan akademik çevrelerden de destek alıyoruz. Geçiş süreci nasıl olmalı? Bu süreç içinde neler yapmalıyız? Önceliklerimiz neler olmalı? İlk yayınlayacağımız kararnameler, diğerleri ne olmalı? Altı parti de tekrar bir arada çalışacağız. Çalışmaların olgunlaşmasını bekliyoruz. Olgunlaştıktan sonra bir araya geleceğiz ve bunu da yine kamuoyuyla paylaşacağız” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan’ın da bulunduğu görüşmede Kılıçdaroğlu’na sorulan sorular ve öne çıkan başlıkları şöyle:
Hafta sonu Altılı Masa’nın son toplantısı var. Bu toplantıdan ne beklenmeli? Adaylık ve diğer meselelerde yol haritası ne zaman nasıl olur?
Türkiye'nin bu kadar sorunu var, derdi var. Bizim kamuoyuna yaptığımız her açıklama ittifakı bir araya getiren düşünceler bütünlüğünü oluşturuyor. Yani güçlendirilmiş parlamenter sistemden söz ediyoruz. Bir toparlanma sürecini ya da hasar tespit komisyonu gibi bir toparlanma sürecinin başlangıcında neleri yapacağımızı anlatıyoruz. Bir şekliyle bir program da açıklamış oluyoruz aslında. Böyle bakmak lazım.
“Mülteciler konusunda ciddi görüş ayrılıkları olacağını sanmıyorum”
Mülteci sorunu ile ilgili altılı masada birtakım görüş ayrılıkları söz konusu? Esad’la diyalog konusunda görüş birliğine varılmış değil… Altılı masa olarak ortak bir zeminde buluşabilecek misiniz?
Ben buluşabileceğimiz kanısındayım. Yani zaten bir ortak çalışma yapıldı, bir grup kuruldu. Bu grup ön raporunu hazırladı. O raporlar genel başkanlara sunuldu. Genel başkanların onayı alındı. Şimdi liderler oturacaklar. Onu konuşacaklar. Ben çok büyük bir sorun çıkacağını sanmıyorum. Ciddi bir görüş farklı çıkacağını sanmıyorum. Çünkü liderler Türkiye'ye gelen sığınmacı olarak Suriyelilerin kendi ülkelerine dönmelerini istiyorlar. Burada bir tereddüt yok zaten.
Dönme koşullarının oluşturulması lazım. İnsani olarak, insani boyutunu düşünerek, yani ırkçılık temelinde değil, tam tersini kendi ülkelerinde, huzur içinde yaşayabilecekleri bir atmosferin yaratılması lazım.
O konuda bizim dört aşamalı bir planımız var. Suriye'yle önce ilişkileri resmi olarak biz Suriyelileri göndereceğiz ama muhatabımız Suriye'nin meşru hükümeti olması lazım. Meşru hükümetle karşılıklı büyükelçiliklerin açılması, o görüşmelerin yapılması arkasından onların can ve mal güvenliklerini buradan gidenlerin sağlanması ve teminat altına, güvence altına alınması, artı onlara, orada bizim iş adamlarının fabrikalar kurarak, istihdam yaratmaları gibi. Zaten vardı o fabrikalar. Suriye'de vardı. Onların çalışması lazım yeniden. Buna benzer uygulamalar, bunlar dillendirilir. Yani kamuoyunun da bizim yaptığımız bu açıklamalara çok büyük bir tepki göstermediğini de biliyoruz yani herkes makul görüyor bunu. Sadece şöyle bir düşünce zaman zaman geldi. Biz neden onların evini, yolunu, okulunu yapalım diye biz yapmıyoruz aslında Avrupa Birliği'nden aldığımız fonlarla ve bizim müteahhitler onları yapacaklar. Bu konuda batının da sorumluluğu var çünkü. Batı buradan oraya göçün yani Avrupa'ya göçün kesilmesini istiyorsa bize bu desteği vermek zorundadır. Bu desteği verir. Onların istediği şu benim gördüğüm kadarıyla yaptığım görüşmelerde ya biz kaynak aktarırız ama bu kaynağı gerçekten amacına uygun kullandınız mı kullanmadınız mı? Bunlar belli bir zaman dilimi ya da doğrusu belli zaman dilimleri içinde onlara bu bilgilerin verilmesi lazım. Şu kadar parayı şuraya harcadım. Onlar da arzu ederlerse gelip denetleyebilirler. Yani şeffaf bir uygulama, saydam bir uygulama istiyorlar. Biz de onu sağlayacağız. Görevimiz zaten onu yapmak.
“Suriye konusunda hatanın farkına geç vardılar, maliyeti ağır oldu”
Suriye ile iktidarın normalleşme çabası var. Siz bu adımları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ta en başından beri Suriye politikasının yanlış olduğunu söyleyen benim. En başından beri yanlış yapıyorsunuz diyen benim. Komşularla ilişkilerin iyi tutulması gerektiğini söyleyen benim. Hatta bir Türkiye'de bir uluslararası Suriye konferansı düzenleyin diye hükümete çağrı yapıp bir mektup gönderen de benim. 2012’ydi, Erdoğan'a bir mektup gönderdim çünkü bana demişti ki nasıl yapacağız Suriye konferansını? Ben de onun üzerinden bir mektup yazmıştım ve gündemi de belirledim. Konferansın nasıl yapılacağı, hangi konuların konferansta görüşüleceği vesaire diye bir mektup gönderdim. Bu çerçevede yaparsanız uluslararası Suriye Konferansı'nı ilişkiler hem düzelir, hem de daha sağlıklı bir zemin yaratmış oluruz sorunun çözümünde. Olmadı. Arkasından biz bir uluslararası Suriye konferansı düzenledik. Pek çok ülke, Amerika ve Rusya da dahil olmak üzere geldiler. Onlar da konferansı izlediler.
Şimdi yaptıkları hatanın farkını biraz da geç olsa ve maliyeti ağır olsa gördüler. Şimdi bir ilişki zemini yaratmaya çalışıyorlar.
Önce bunu işte istihbarat görüşüyor. Ya biz bir istihbarat devleti değiliz ya. Biz demokratik bir devletiz. Bir ülkeyle görüşme yapıyorsan görüşürsün büyükelçileri. Büyükelçiliklerin karşılıklı açılmasına bakılır. İstihbarat örgütleri her zaman görüşür. Yani diplomatik ilişkiler olduğu zaman istihbarat örgütleri görüşmez mi? Hayır her zaman görüşür istihbarat örgütleri. Ama önemli olan sizin Suriye'yle ilişkileri daha sağlıklı bir zeminde yürütmenizdir.
HABERİN TAMAMINI OKUMK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ