İŞTE ÇELİK'İN AÇIKLAMALARINDAN SATIR BAŞLARI:
Türkiye'nin demokrasi mücadelesi esnafın yakasına yapışanların, esnafından yakasından düşürülme hikayesidir bir bakıma. Öğretmenleri, esnafı hedef gösteren 'İki elim yakanızda' gibi ifadelerin bu kadar kolaylıkla kullanılabilmesi şaşırtıcı. Esnafımız Türkiye'deki demokrasinin, orta sınıfın bel kemiğidir. Demokrasinin ana taşıyıcılarından bir tanesidir esnafımız. Kuşkusuz her meselesiyle yakından ilgileniyoruz. Pandemi döneminde de bütün şikayetleri ciddi bir şekilde değerlendiriyoruz. AK Parti'yle esnafımız arasında kuşkusuz yakın bir bağ vardır.
'MAZLUMLARIN SIĞINAĞI OLDUK'
Biz dünyaya karşı hep şununla övündük: Ölümden kaçanları ülkemizde misafir ettik. Geçmişte, ölümden kaçan insanları ülkemize misafir ettiğimiz gibi, burasının tüm mazlumların sığınağı olarak adlandırılmasını gururla söylüyoruz. Tarihten devraldığımız en büyük gurur abidelerinden bir tanesidir. Suriye'den, Irak'tan ölümden kaçan insanlar ülkemize sığındı ve bu büyük millet bir kez daha mazlumların sığınağı olduğunu göstererek ölümden kaçanlara sahip çıktı. Biz Avrupa'da bu politikamızı anlatırken şunu açık olarak söylerdik: Türkiye'de ırkçılık yapan, bu durumu istismar eden bir muhalefet partisi yoktur. Zaman zaman bazı isimler çıkıp 'Suriyelileri niye alıyorsunuz?' dedi. Halbuki yaptığımız ölümden kaçan insanlara sığınak olduğumuzu göstermekti. Sonuçta bu insanları ölümden kurtardık. Gelecek nesillere de bu geleneği devam ettirdiğimizi gösteriyoruz. Bazı kişiler hariç, ırkçı bir şekilde bu politika hiçbir zaman hedef alınmadı.
'BÜTÜN DÜNYANIN VİCDANINI TÜRKİYE YÜKLENMİŞTİR'
Maalesef sayın Kılıçdaroğlu, bugün bu insanları hedef gösteren bir yaklaşım içerisine giriyor. Bu sözleri biz genelde Avrupa'nın sağından duyuyoruz. Katılmadığımız yönleri olsa da CHP'nin sosyal demokrat olma arayışlarını iyi arayışlar olarak düşünüyorduk. Bu insanlara harcananlar, bu insanları ölümden kurtarmak ve geçmişte olduğu gibi insan haysiyetine uygun olmayan yaşam koşullarından kurtarmak için yapılmıştır. Ne yapılsaydı? Yunan adalarında göçmenler nasıl gayrinizami koşullara terk ediliyorlar. Bizim tarihimizde, bugünkü politikamızda böyle bir utanç yok. Milletimizin tarihine, değerlerimize, siyasi tutumuza yakışır şekilde ölümden kaçan bu insanlar burada muhafaza edilmişlerdir. Bütün dünyanın vicdanını tek başına Türkiye yüklenmiştir. Türkiye'nin büyüklüğü zaten çeşitli toplum kesimlerinin gelişmesine katkı sağlayacak politikalarla ilerliyor. Bir genel başkan tarafından bu ölümden kaçan insanların, Türkiye'nin sahip çıkmasının eleştirilmesi ilk defa oluyor. Bu sağlıklı bir yaklaşım değil, sonu ırkçılığa varır. Dilin zehirleyici, hedef gösterici etkisini Avrupa demokrasilerini nasıl istikrarsızlaştırdığını görüyoruz. Halbuki herkes, bütün siyasi partiler, mazlumlara sahip çıkılması konusunda hassasiyeti paylaştı.
KILIÇDAROĞLU'NA BERAT ALBAYRAK TEPKİSİ
Maalesef aile değerleri üzerinden siyaset yapmaya devam ediyorlar. Sayın Albayrak'tan bahsederken sürekli aile ilişkilerini hedef alan bir yaklaşım içerisine girmeniz ahlaki değil. Siyasi pozisyonları gereği muhalefet tabii ki eleştirecek. Ama siz bunu aile ilişkileri üzerinden sürdürmeye devam ettiğiniz zaman gayriahlaki bir iş yapıyorsunuz. 'CHP'deki taciz iddialarını ne yaptınız' diye sorsak hemen çıkıyorlar aile değerlerine saldıran bir tutum takınıyorlar. Bu hiç sağlıklı bir şey değil. Allahtan, bir tek bunlar yapıyor. Herkesin birbirinin aile değerleriyle uğraştığı bir siyasi ortamın ne kadar ahlak dışı olacağını herkes görsün. Biz diyorduk ki 'aile değerlerini hedef almayın'. Ama gördüğüm kadarıyla bunda ısrar edecekler. O zaman aile değerlerine karşı saldırgan tutum, iftira siyaseti kendileriyle anılan bir mesele haline gelir. Şimdiye kadar yapılmış gizli saklı bir işlem yok. Her şey kanunlara uygun şekilde yapılmış.
YUNANİSTAN'A: MAVİ VATAN KONUSUNDA TAVİZ VERMEYECEĞİZ
İstikşafi görüşmelerin sağlıklı şekilde ilerlemesine güçlü destek veriyoruz. Sonrasında Avrupa'daki dostlarımız Türkiye'ye şunu söylüyorlar: Sağlıklı zemini koruyun. Fakat bunu sadece tek taraflı olarak bize söylüyorsunuz. Yunanistan'daki kışkırtıcılık, saldırganlık devam ediyor. Bunu Yunanistan'a da söyleyin. Yunanistan'a da diyoruz ki, TC'ye karşı, TC'yi köşeye sıkıştırmak için başkalarıyla kurduğunuz ittifakların bir işe yaramayacağını biz de biliyoruz siz de biliyorsunuz. Kışkırtıcı beyanlara devam ederseniz, KKTC'nin hak ve menfaatlerini zedeleyen birtakım açıklamalar yapmaya devam ederseniz, sağlıklı yürümesini istediğimiz diplomatik zeminlerin istikrarsızlaşmasından biz sorumlu olmayız. Daha sağlıklı ve temiz bir dil kullanmaya davet ediyoruz. Bir tatbikat gerçekleştirecekler, sınırımızın neredeyse 20 km uzağına kadar uzanıyor. Türkiye ne kara vatanı, ne de Mavi Vatan'ı konusunda herhangi bir taviz vermeyecek. Yunanistan'ın bu açıklamalarını, bu adımlarının görmezden gelinmemesi gerekiyor. Diplomasi diye masaya davet ettiğinizde bu Türkiye'nin adımlarını tek taraflı olarak durdurması, sizinse daha maksimalist şekilde atmanız anlamına gelmiyor. Bir kere daha sağduyu olsunlar diyoruz.
HAYVANLARI KORUMA YASASI
Canlıların eşya olarak nitelendirilmesinin ortadan kaldırılmasından süs olarak nitelendirilmesine kadar geniş bir yelpazede MYK'mız değerlendirdi. İnsan dışındaki canlıların da korunması, onların zalimane birtakım davranışlardan uzak tutulacak koşulların oluşturulması, şehirde olanların da birtakım canice davranışlardan korunması için geniş kapsamlı bir düzenleme. Taslak haliyle bile AB standartlarının ötesinde ve üstünde, paydaşlarla ciddi bir şekilde çalışılmış bir çalışma olduğunu söyleyebilirim.
'UYGUR TÜRKLERİNE YÖNELİK UYGULAMALARI KAYGIYLA İZLİYORUZ'
Uygur Türkü kardeşlerimizin temel hak ve hürriyetleri, insan haysiyetine uygun koşullarda yaşaması konusunda yüksek hassasiyete sahibiz. Çin'in toprak bütünlüğünü savunuyoruz, terörle mücadele hakkını da savunuyoruz. Fakat bütün bunlar Uygur Türklerine yönelik olumsuz uygulamalar ve oradan gelen birtakım görüntüleri kaygıyla izliyoruz. Bu şekilde bir sonuç asla doğurmamalıdır. Bu olumsuz haberlerin ortadan kalkmasının tek yolu var: Bazı uygulamalara son verilmesi ve Türkiye'den gidecek bir heyet buraları ziyaret eder ve buralardaki politikaların gözden geçirilmesi gerekiyor. Bazı ülkelerin Uygur Türkleri meselesini kendi çıkarları için kullandığını görüyoruz.
Biz bu politikanın takipçisiyiz. İlgili birimlerimiz Çin makamlarıyla sürekli olarak bu konuyu görüşüyor. 'Şunu dediniz, bunu demediniz' diyenlerin somut girişimi yokken biz pek çok somut girişim başlattık ve takip ediyoruz. Bunu 'Biz terörle mücadele ediyoruz' diyerek birtakım politikalarla yan yana getirmek de doğru değil.
'TSK UNSURLARIMIZ GÖREVLERİNİN BAŞINDA'
Maalesef ne zaman AB Türkiye ilişkilerinde bir pozitif gündem oluşsa böyle bir durum ortaya çıkıyor. Yunan jetlerinin bu kadar yakın mesafeye gelmesi ve yaptıkları eylem provakatif bir eylemdir. Biz bunlardan kaçınılması gerektiğini söylüyoruz. Bu tablo Yunan jetlerinin sınırları aşarak, kuralları ihlal ederek aşırı bir şekilde yaklaşması neticesinde ortaya çıkmıştır. Gerginlikten yana olmadığımız söylüyoruz. Hak ve menfaatlerimizi koruyacak güce sahibiz, her şeyi göze alabilecek kararlılığa da sahibiz. Gereksiz birtakım sertleşmelere gerek yok. TSK unsurlarımız görevinin başında. Diplomatik yolları açık tutalım, müzakere yapalım, bu konuda TC yeterli deneyim ve kapasiteye sahiptir.