Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 28-29 Mart'ta yapılacak 37. Olağan Kurultayı için geri sayım başladı. Kurultay süreci yaklaştıkça parti içinde genel başkanlık kulisleri de hareketlendi. CHP Genel Başkanlığı için adaylığını açıklayan ilk isim eski Mersin Milletvekili ve parti içi eğitim sorumlusu Aytuğ Atıcı oldu. Ancak parti içinde birçok isim, adaylık için zemin yokluyor.
CHP, şimdiye kadar 74 ilde kongrelerini tamamladı ve hafta sonu yapılacaklarla birlikte il kongreleri süreci Pazar günü itibarıyla tamamlanmış olacak. Partide Genel Başkan Yardımcıları Bülent Kuşoğlu, Oğuz Kaan Salıcı ve Muharrem Erkek'den oluşan komisyon da büyük kurultay hazırlıklarını sürdürüyor. Ankara Spor Salonu'nda (Arena) yapılacak kurultayın ilk gününde genel başkanlık seçimi, ikinci günüde ise Parti Meclisi (PM) ve Yüksek Disiplin Kurulu üyelikleri için seçim yapılacak.
CHP'de adaylık için kimlerin adı geçiyor?
Kurultay tarihi yaklaşırken, parti içinde, genel başkanlık ve PM için kulisler de hareketlenmeye başladı. Aday olacağını ilk açıklayan isim Aytuğ Atıcı olsa da, eski İstanbul Milletvekili Umut Oran, bir önceki kurultayda "Gelecek için biz" başlıklı manifesto açıklayan "sol blok" içinde yer alan eski İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner, halen İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi olan eski İstanbul milletvekili Müslim Sarı bulunuyor.
Daha önce iki kez Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı aday olup kaybeden ve 2018'de de CHP'nin cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce, aday olup olmayacağı en çok konuşulan isim. İnce'nin, adaylık konusunda henüz kesin kararını vermediği belirtiliyor. Kulislerde İnce'nin muhalefetin ortak adayı olmak için nabız yokladığı, yeterli desteği görmemesi halinde aday olmayabileceği yorumu da yapılıyor.
Çok adaylı yarış olacak mı?
CHP'de uzun yıllardır, genel başkanlık için "çok adaylı" yarış yaşanmıyor. Bunda, parti tüzüğü gereği genel başkan adayı olmak için delege sayısının en az yüzde 10'unun imzasıyla aday olunması koşulu bulunuyordu. Bu da adayın en az 127 delegenin imzasıyla aday gösterilmesi anlamına geliyordu.
Partinin 10 Mart 2018'de yapılan 19. Olağanüstü Kurultayı'nda yapılan tüzük değişikliği ile adaylık koşulu esnetildi ve genel başkanlık için delege sayısının yüzde 5'inin imzasının aranması koşulu getirildi. Yeni tüzükte de bir kişinin adaylığına imza veren delegenin diğer aday için imza veremeyeceği hükmü geçerliliğini koruyor.
CHP'deki bu tüzük değişikliği, 37. Olağan Kurultayı'na dönük "genel başkan adaylığı"na olan ilgiyi artırmış görünüyor. Ancak, adaylık için zemin yoklayan ya da aday adaylığına hazırlanan tüm isimlerin, adaylık koşulu için gerekli imza sayısı yarı yarıya düşmüş olsa da aday olacak imza sayısına ulaşmasının kolay olmayacağı belirtiliyor.
Genel merkezin etkin olduğu ilçe ve il kongrelerinde, delegelerin muhalif adaylar için imza vermekten çekinebileceği ancak adaylık için yeterli imza bulunması halinde tepki oylarının Kılıçdaroğlu'nun rakibine yönelebileceği ifade ediliyor. Buna örnek olarak da bir önceki kurultayda, mükerre oyların lehine yazılması üzerine 165 imza ile aday gösterilen Muharrem İnce'nin, kurultayda genel başkan seçilemese de 447 oy alması gösteriliyor.
Genel başkan adaylığına talebin fazla olmasındaki bir başka etken olarak ise parti içinde sesini yeterince duyuramayan muhaliflerin, "aday" olarak konuşma hakkı olduğu için eleştirilerini kurultay ortamında dile getirme olanağı olarak görmesi gösteriliyor. Parti içi muhalefetin bir başka hedefi, de, genel başkanlık yarışı kazanılamasa bile, Parti Meclisi'nde mümkün olduğunca geniş temsil olanağı sağlamak.
Muhalifler tek adayda uzlaşabilir mi?
CHP'de parti içi muhalefet çok parçalı görünüyor ve bu adayların, Kılıçdaroğlu karşısında ne kadar başarılı olacağı da tartışılıyor.
Bu kapsamda parti içindeki bir grup, genel başkanlık değişimi de içerecek şekilde sonuç alınması için tüm parti için muhalefetin tek aday üzerinde uzlaşıp, ortak bir Parti Meclisi listesi çıkarılmasını öneriyor.
Mmuhalifler arasında bir süredir görüşmeler yürütülüyor. Ancak kulislere yansıyan bilgilere göre, muhalifler ortak isim üzerinde uzlaşmış değil. Ancak muhalif gruplar araında gelecek haftadan itibaren yoğun bir görüşme trafiğinin yürütülmesi ve nihai kararın açıklanması bekleniyor.
Fikri Sağlar: Mart'ın ilk haftası içinde açıklayacağız
CHP'de ortak aday çıkarma konusundaki girişimleri sürdüren isimlerden birisi de partide "sol blok" olarak adlandırılan grupta yer alan eski Mersin Milletvekili Fikri Sağlar. SHP-DYP koalisyon hükümetinde bakanlık görevi de yapan Sağlar, CHP'nin parti program ve tüzüğündeki gibi "emekten yana, sol sosyal demokrat" kimliğine dönmesi gerektiği görüşünde.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Sağlar, CHP geleneğinde, adayların üyeler tarafından tespit edilmesinin esas olduğuna dikkat çekiyor ve mevcut parti yönetiminin tam tersi bir anlayışta olduğunu savunuyor. Sağlar, 31 Mart yerel seçimlerinde kazanılan başarının yadsınamayacağını, ancak bu başarının partinin yönetim anlayışına dönülmesini savunan demokrasi güçlerinin, partilerin biraraya gelmesinden kaynaklandığını" ifade ediyor.
CHP'nin seçim döneminde verdiği "parlamenter sisteme dönme" sözünü, seçimler sonrasında unuttuğunu belirten Sağlar, "CHP'nin yüzünü sola döndürecek" bir kadro hareketi için çalışma yürüttüklerini ve bu kadronun "sözcülüğünü" yapacak bir aday çıkaracaklarını söylüyor:
"Yerelde Türkiye'nin yarısından fazlası iktidarda olan belediye başkanlarının başarılı olması lazım. Bizim de başarı olması için elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Ama genel merkezin belediye başkanların üzerinde kurduğu baskıyla örgütü ele geçirme ve tekrar aynı kişilerin aynı yerlere gelme anlayışına da karşı çıkmak gerekiyor. O nedenle yüzünü sola döndürmek ve CHP yi iktidar yapma doğrultusunda bir çalışma var. Bu çalışmanın sonucunu da, Mart'ın ilk haftasında ortaya koyacağız.
"Parti içerisinde, devrimci demokrat ve Türkiye'ye sahip çıkan, alanlarda meydanlarda, demokrasi mücadelesi veren insanlar. Onlar suskun ama büyük bir çoğunluk ve kurultayda gerekli olanı yapacaklar. Biz de onlara hizmet edecek bir yapıyı çıkaracağız. CHP'nin yüzünü gerçek sola döndürecek kadroların birarada yol yürüyeceği ve içinden bir kadro hareketiyle birisini sözcü olarak çıkarıp genel başkan adayı yapacağı bilinmelidir."
Sağlar, "kadro hareketi"nin adayını 5 ya da 6 Mart'ta açıklayacaklarını da vurguladı.
Adaylık için hazırlananlar ne diyor?
Peki adaylık için hazırlanan isimler, hangi gerekçeleri gösteriyorlar, ortak adaylık konusunda ne düşünüyorlar?
BBC Türkçe'nin ulaştığı isimlerden PM üyesi ve eski İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner, genel başkan adaylığını değerlendirme sürecinde olduğunu belirtiyor. Parti içindeki "sol blok" içinde konumlandırılan Cihaner, CHP'nin son olarak yerel seçimlerde yaptığı ittifaklar da dikkate alındığında, sol, sosyal demokrat çizgiden, merkeze, hatta sağa yöneldiği tartışmasının parti içinde de yaşandığına dikkat çekiyor.
CHP'de üç büyük ilin de aralarında bulunduğu bir çok yerde "tek adaylı" il başkanlığı seçimlerini de eleştiren Cihaner, bu durumun CHP geleneğiyle bağdaşmadığını belirtiyor. CHP'nin kurultayda bu durumu ideolojik bir tartıştırmaya dönüştürmesi gerektiğini kaydeden Cihaner, "Delege bu dönüşümü onaylıyor mu, onaylamıyor mu? Bu dönüşüm merkeze, sağa ise delegenin tepkisi farklı olacaktır, sosyal demokratlığa ise farklı tepki verecektir. İdeolojik olarak tabanı da dönüştürecek bazı ittifaklar yukarıdan belirleniyor ve yerel seçimlerdeki başarı, bu yönelimlerin başarısı olarak gösteriliyor. Ben bu yönelimi, CHP'nin geleneksel çizgisi açısından risk olarak görüyorum" diyor.
İlhan Cihaner, ortak aday çıkarma konusunda ise "ideolojik ve ilkesel birliktelik" içinde olmanın önemine vurgu yapıyor.
Atıcı: Lider değişimi değil, sistem revizyonu
CHP'de adaylık açıklayan ilk isim olan Aytuğ Atıcı ise uzun süredir yürüttüğü parti içi eğitimle ilgili sorumluluk görevinden istifasını sunmak için hafta başında görüştüğü Genel Başkan Kılıçdaroğlu'na da adaylık kararını ilettiğini söylüyor. Hatta, "10 yıldır ben size oy verdim, şimdi ben de sizden oy istiyorum" esprisiyle oy istediğini de belirten Atıcı, aday olmasının nedeninin "lider değişikliği değil, sistem revizyonunu sağlamak" olarak açıklıyor.
Adaylık hedeflerini açıkladığı "manifesto"nun da bu nedenle "reform hareketi" başlığını taşıdığını belirten Atıcı, "Benim amacım lider değiştirmek değil, sistem revizyonudur. Bunun nasıl olacağını da manifestomda anlattım. Çünkü sistemi değiştirmeden, genel başkanlık koltuğuna kimi oturtursanız oturtun başarılı olma şansı yoktur" diyor. Öncelikli hedefinin parti içi demokrasiyi yerleştirmek, daha sonra parti içi eğitimlerde de yaptığı "öbek örgütlenmesi" olarak nitelendirdiği parti örgütlenmesini sağlamak olduğunu belirten Atıcı, manifestosunun üçüncü bölümünde de "Türkiye nasıl yönetilecek?" sorusuna yanıt verdiğini ifade ediyor.
Atıcı, parti içi muhalefetin ortak aday çıkarma arayışı konusuna ise mesafeli duruyor ve artık adaylığını ilan ettiğini belirtirken, "Eğer seçilemezsem de partimde nefer olarak çalışmaya devam ederim" görüşünü dile getiriyor.
Umut Oran: İki mirası korumak için göreve hazırım
CHP'de adaylık için hazırlanan eski İstanbul Milletvekili Umut Oran. 2008'de o dönem Genel Başkan olan Deniz Baykal'a karşı aday olan Oran, 2012-2014 arasında Kılıçdaroğlu'nun MYK'sında da görev aldı.
Türkiye'nin en büyük sorununun gelişmiş ülkelerle olan mesafesinin son 100 yılda olmadığı kadar artması olduğunu belirten Oran, bu durumun iktidarın yanısıra muhalefetin de eseri olduğunu düşünüyor. Artık Türkiye'nin gündemini gelişmiş ülkelerle aynı yöne çevirmesi gerektiğini ifade eden Oran, oysa CHP'nin kurultay gündeminin son derece sınırlı ve bunları tartışmaya olanak sağlamadığını, sadece genel başkanlık ve PM seçimine odaklandığını ifade ediyor:
"Bugün Türkiye tarihinin en zor en tehlikeli dönemini yaşıyor ve bunda iktidar partisi kadar muhalefetin de büyük sorumluluğu bulunmaktadır. Muhalefete önderlik edecek olan ise tarihsel köklerinden utanmayan CHP'dir. Ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün bir CHP'li olarak bana en büyük vasiyeti Cumhuriyeti ve CHP'yi korumak ve kollamaktır.
"Ben de 5 yıldır milletvekili olmasam da her seçimde, ülke için her kritik virajda; ezeli ve ebedi genel başkanımın talimatını yerine getirdim ve yılmadan çalıştım, uyarılarda bulunup tarihe not düştüm. Çünkü Cumhuriyet ve CHP, biri kötü durumdaysa diğerinin iyi olma imkanı yoktur, ikisini de muassır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma görevimiz var. Bu sebeple kurultayımızda, Atamızın iki mirasını korumak için kişisel olarak atmam gereken hangi adım varsa onu atmaya hazırım." (Ayşe Sayın-BBC Türkçe)