James Reynolds*
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turundaki kampanya döneminin son günlerinde Marine Le Pen bana "Karar verecek olan halk" demişti.
Halk artık kararını verdi ve Le Pen'i cumhurbaşkanı olarak görmek istemediğini gösterdi.
Le Pen bu seçimi tüm boyutlarıyla kaybetti.
Ancak kampanya merkezinde hem kendisi hem de taraftarları, başarıyı başka bir şekilde tanımladı.
Ulusal Cephe başarısını, onlarca yıldır kaydettiği gelişme üzerinden ölçen bir hareket.
1972'de kurulan parti yıllarca kıyıda köşede kalmış, aşırı bir grup olarak ya görmezden gelinmiş ya da boykot edilmişti.
Kurucusu Jean-Marie Le Pen ulusal düzeyde siyaseti etkilese de iktidara gelecek kadar güç kazanamamıştı.
Le Pen 2002'deki cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda, Cumhuriyetçi Cephe adı verilen tüm diğer partilerin Jacques Chirac'ı destekleyen ittifakıyla engellenmişti.
15 yıl sonra kızı Marine Le Pen, babasına karşı oluşan bu cephede gedikler açtı ve oyların yüzde 30'dan fazlasını aldı.
Böylece hareketine saygınlık kazandırma ve seçilebilir kılma amaçlarını gerçekleştirmekte önemli bir adım attı.
2002'de rakipleri, baba Le Pen'e bir siyasetçi olarak meşruiyet kazandırmama kaygısıyla aynı sahneye bile çıkmayı reddetmişlerdi.
Marine Le Pen 2017'de televizyon tartışmalarına katıldı ve siyasetçi sınıfının kabul edilmiş bir üyesi oldu.
Küçük bir partinin adayı Nicolas Dupont-Aignan'ın ikinci turda destek vermesi meşruiyetini daha da arttırdı. Ancak tüm bunlar Le Pen'i seçimlerde buraya kadar taşıyabildi.
Ağır bir yenilgi alan Le Pen I Love Rock and Roll şarkısıyla dans bile ediyordu.
Yenilmiş bir aday için garip bir davranış olabilir, ancak patisinin uzun vadeli planları var. Taraftarları mavi güllerini 2022'de kullanmak için saklayacaklar.