MERCEDES’İN RÜŞVETİNİ KİM YEDİ (3)
MUSTAFA MUTLU
Mercedes’in üreticisi Daimler’in 1998-2008 yılları arasında 21 ülkeyle birlikte Türkiye’de de rüşvet dağıttığı ortaya çıktı.
Diğer ülkelerin tamamına yakını bu vahim iddiayı tartışıyor ama Türkiye’de kimseden çıt bile çıkmıyor.
İyi de...
Bu rüşveti hangi yüzsüzler lüpletti?
İktidar, suçluları ortaya çıkarmak için neden harekete geçmiyor?
Yoksa... Bu rüşvetçi firmanın paralarını hâlâ lüpletmeye devam edenler var da onlar mı korunuyor?
Haydi Sayın Başbakan, bir talimat verin de gerçekler çıksın ortaya...
Ne de olsa rüşvet karşılığında yağmalanan parada, fakir fukaranın, garip gurebanın payı var...Öyle değil mi?
***
Meclis Başkanı tarihi hata için hiçbir bedel ödemeyecek mi?
CHP geçen hafta çok önemli bir iddiada bulundu: Buna göre, Anayasa Komisyonu’na gönderilen Anayasa değişiklik paketi teklifinde, yasalara aykırı bir şekilde Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin’in de imzası vardı...
İddiaya göre; AKP’li grup yöneticileri tarafından milletvekillerine önceden “boş” ve “tarihsiz” olarak imzalatılan listeler, Anayasa değişiklik paketi teklifinde kullanılmıştı.
AKP’lilerin talihsizliği(!) ise, Meclis Başkanlığı’na verdikleri listenin, Mehmet Ali Şahin’in Meclis Başkanı olmadığı dönemden kalmasıydı.
***
Meclis Başkanı Şahin bu iddialar üzerine kameraların karşısına geçti ve “Benim tasarrufumla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne gidileceğinden bahsettiniz. Ben böyle bir yolun ve imkânın olduğu kanaatinde değilim” dedi.
Dün ise hayli ilginç gelişmeler yaşandı:
AKP, CHP’nin gündeme getirdiği bu iddia üzerine Anayasa değişiklik teklifini geri çekti ve bazı maddelerde değişiklik yaparak yeniden imzaya açtı.
Bir anlamda Sayın Şahin’in “tarihi hatasını” kabul edip, onayladı.
CHP’nin haklılığını itiraf etti.
***
Peki; şimdi ne olacak?
Diyelim ki; bu garip olay bir “iş kazası”ndan ibaret...
İyi de...
Bu durumda bile Meclis Başkanı’nın bir “ihmal”i yok mu?
Görevi gereği, makamına verilen Anayasa değişiklik paketi tekliflerini, Anayasa Komisyonu’na sevk etmeden önce büyük bir titizlikle incelemesi gerekmiyor mu?
Bu son olayda, “Nasıl olsa bizim partinin teklifi, incelemeye gerek yok” dediği ortaya çıkmış olmuyor mu?
Teklifin altındaki kendi imzasını bile görmemesi, görevini ne kadar “üstünkörü” bir şekilde yaptığını kanıtlamıyor mu?
***
Her şey açık:
Meclis Başkanı, usule aykırı bir teklifi Anayasa Komisyonu’na havale ederek usulsüzlüğe neden oldu...
Bilerek ya da bilmeyerek, “tarafsızlığına” gölge düşürdü...
Meclis’teki muhalefet partilerinin güvenini kaybetti...
Böyle bir durumda ona düşen tek görev var:
Hemen istifa etmek!
Ama göreceksiniz; Sayın Şahin, bunu aklına bile getirmeyecek!
Çünkü bizimkisi öyle bir demokrasi ki...
Sadece güçsüzler hesap verir!
*****
‘HAYIR!’
Geçen hafta, DSP’den istifa edip bağımsız kalan milletvekillerinden üçünün, Anayasa paketine “Evet” oyu vereceklerinin söylendiğini yazmıştım.
Ecevit’in doktoru Mücahit Pehlivan’dan ve koruması Recai Birgün’den bu yazılarıma hiçbir itiraz gelmedi...
Yine Ecevitler’in manevi oğulları Emrehan Halıcı ise dün aradı.
Genel olarak açılıma, demokratikleşmeye sıcak baktığını belirten Halıcı, şunları söyledi:
“Bu yüzden benim ’Evet’oyu vereceğimi düşünenler çıkmış olabilir. Ama AKP’nin bu değişiklik paketini Meclis’e getiriş tarzına itirazım var. Sayın Ecevit’i ve Sayın Demirel’i üzecek hiçbir şey yapmam. Bu yüzden ben de ‘Hayır’ oyu vereceğim.”
Merak edenlerin bilgisine sunulur!
*****
GÜNÜN SORUSU
Anayasa değişiklik paketini Meclis’ten çeken iktidar partisi, fırsattan yararlanarak bir maddede daha değişiklik yapmaya karar verdi.
Hani; bu değişiklik paketi için aylardır çalışıyorlardı?
Eğer öyleyse, son dakika değişikliklerine neden ihtiyaç duyuyorlar?