Selvi'nin bugünkü yazısından ilgili bölüm şöyle:
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Midye yenilmez, deniz mahsulleri haram” şeklinde fetvalar verdiği haberine bir süre ilgisiz kaldım. Çünkü İslam’da böyle bir şey olmadığına göre Diyanet nasıl böyle bir fetva verir diye düşündüm.
Ama bende de bir önyargı oluşmadı değil. Öyle ki Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı’nın açıklamalarını dahi, “Diyanet, Diyanet’i tekzip ediyor” diye okudum.
AYET VE HADİSLER NE DİYOR?
Peki Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı ne diyor? “Kur’an-ı Kerim’de deniz avlarının helal kılındığı ifade edilmiştir” diyor. Sadece bunu mu diyor? Yok. Ayetlerden ve hadislerden de örnekler veriyor. Bakara Suresi’nde sadece murdar et ile domuz etinin haram kılındığının yer aldığını, En’am Suresi’nde yemek için deniz yiyeceklerinin helal kılındığını anlatıyor.
E hocam bu ne lahana bu ne perhiz. Hem Kur’an-ı Kerim’de deniz ürünleri helal kılınıyor, siz hangi yetkiye dayanarak haram kılıyorsunuz demeye hazırlanıyordum. Hoca bir de, peygamberimizin, ”Deniz suyu temiz. Ölüsü helaldir” dediğini aktarmaz mı?
Diyanet’e karşı tam hücuma geçmeye hazırlanıyordum ki, tartışmalara dönüp bir baktım.
FETVADA NE DENİLİYOR?
Midye yenilmez diye bir fetva yok. Peki ne var? Fetva hattına gelen sorular üzerine dört mezhepte deniz ürünlerinin yenilmesi konusu nasıl yer alıyor diye bilgi veriliyor. Şafi, Maliki ve Hanbeli mezhepleri deniz ürünlerinin yenilmesi konusunda oldukça geniş bir yaklaşıma sahip. Hanefi mezhebinde ise bazı kısıtlamalar var. Diyanet’in fetvasında bunlar hatırlatılmış. Ama timsah, yılan, kaplumbağa gibi hayvanlar dışında midye, kalamar, istakoz, karidesi istediğiniz gibi yiyebilirsiniz deniliyor.
İmam Şafi’nin, ”Denizden babam çıksa yerim” dediği söylenir. Siz o kadar yapmayın ama midyeleri rahat rahat midenize indirebilirsiniz.