2008 yılında hayatını kaybeden annesi Aysel Gürel'i anarak sözlerine başlayan Müjde Ar, “Şimdi bir kere herkes biliyor ki ben Deli Aysel'in kızıyım. Yani başlangıcım o. Tiyatro kulislerinde, sandıkların içinde uyuyarak ve bütün klasik tiyatroları ezberleyerek geçti benim bütün çocukluğum. Yıldız Kenterler, Lale Moronoğulları aklına kim geliyor ise. Biz Fatihliyiz. Benim bütün çocukluğum Karagümrük'teki Aysu Sineması'nda geçti. Bilet kesen adamla aram iyiydi. Sabahtan akşama kadar sinema izlerdim. Dokuz, on bir yaşlarımda” diyerek hayat hikayesinden kesitler paylaştı.
O dönem filmlerdeki cinsel içerikli sahnelerine değinen Müjde Ar şöyle konuştu:
“Filmler o zaman siyah beyazdı. Bir şey dikkatimi çekti. Kadın ve erkek sinemada el ele tutuşuyor koşuyorlar. Bölüm bölüm rüzgarda saçlar uçuşuyor. Ondan sonra bir yakınlaşma oluyor. Erkek kadını gayet yumuşak yere yatırıyor çimenlerin üzerine. Kamera o an yaklaşıyor üstünden öpüşürlerken kamera kayıyor ve kadının eli çimenleri yoluyor. ‘Ne oluyor acaba ya' diyordum. Bir de şey vardı kırmızı gül düşerdi çimenlerin üzerine. Böyle bir şey anlayamadım tabi o yaşta daha cinsellikle ilgili merak işte çocuk nasıl olunuyor. Sonra anladım ben dedim ki ben bu çimenleri koparmayacağım filmlerimde neyse o olacak. Hep şey sorulur ‘Sevişme sahnelerinde ne oluyor?' Hiçbir b.k olmuyor. Hiçbir şey olmuyor. Çünkü öyle durumlar oluyor ki. Ben mesela çok ünlü aktör arkadaşlarımla filme başladık küstük bitene kadar küstük. Bırak aşık olmayı. Yani neticede egoları yüksek olan oyuncular bir iş için bir araya geliyorlar. ‘Gözünü kapatınca öpüşürken ne hissediyorsun? 'diye soruyorlar. Banane Allah'ın köftesi gibi gelir ne hissedeceğim.”