Yarın öğlen Eyüp Camii’nde kılınacak cenaze namazının ardından defnedilecek 71 yaşındaki Sinan Toros, 40 yıldan fazla süre Milliyet Gazetesi’nde görev yapmıştı.
Sinan Toros’la gazetesi Milliyet’te 2006 yılında bir röportaj yayınlanmıştı. "Avrupalılar kitap okur, Türkler ise uyur" başlıklı Aslı Çakır imzalı röportajda Sinan Toros havalimanında çalışma şartlarını anlatmıştı:
Sinan Toros, 40 yıldır Milliyet gazetesinin havaalanı muhabirliğini yapıyor. Prens Charles’tan Papa II. Jean Paul’e; Sophia Loren’den Demi Moore’a, Madonna’ya yerli-yabancı yüzlerce ünlüyle röportaj yaptı, fotoğraflarını çekti. Şimdi 64 yaşında. "Bu işi bırakmayı hiç düşünmüyorum. 40 yıl aynı müessesede, aynı yerde kalmaktan da gurur duyuyorum" diyor.
Çok büyük bir alanda çalışıyorsunuz. Herkesi tanıyor musunuz?
Buraya geldiğimde 33 tane hostes vardı, hep birlikte yemeğe çıkardık. 3 bin kişi oldular. Ben 200’ünü, 300’ünü tanırım. Vardiyalı olarak 50 binden fazla insan çalışıyor. Burası bir şehir gibi. Pilotların ise çoğunun babası burada pilottu, onları tanıyordum. Şimdi çocukları burada ve emekli olacaklar. Burada arkadaşın olmasa haber gelmez. Telefon açıyorlar, "Haber var" diyorlar.
Kafelerde çalışanlar, temizlik görevlileri...
Tabii hepsi. Buradaki herkese güler yüzlü, iyi davranıyorum. En son, Sibel Can’ın havalimanında olduğunu tuvaletçi çocuk söyledi, "Abi Sibel Can yukarıda" dedi. Bir THY uçağına AKP adını vermişler, içeriden bir şoför haber verdi. Bir şey olsa "kuşlar" gak diyor, söylüyorlar bana. Burada olay bitmez. Sadece ünlülerin gelip gitmesi, uçak kaçırmalar, kazalar değil. Cenaze gelir, her yeri su basar, gümrük kaçakçılığı olur. Atladığımız haberler de oluyor. O zaman da "kuşlar"a hemen bir fırça çekerim.
Burada dikkat edilmesi gereken püf noktaları neler?
VIP’yi takip edeceksiniz, devlet büyüklerinden kimler geliyor, gidiyor. Uçaklar önemli. Kazası, kaçırılışı... Bir arıza yaptı mı, havadayken gaz kesti mi, kabin basıncı düştü mü? Ayrıca burası öyle bir yer ki, yurtdışında deprem olsa, yine bizi ilgilendiriyor çünkü AKUT oraya gidiyor. Gece yataktan kalkıp buraya geldiğim çok oluyor.
17 UÇAK KAÇIRMA 11 UÇAK KAZASINA TANIK OLDUM
Bu durumlarda ilk istenenler neler oluyor?
Önce yolcu listesi istenir.
Yolcu listesi aslında...
Verilmez tabii. Bir şekilde onu biz buluyoruz. Ardından resim isterler. Benim dolabım hostes fotoğrafı dolu. Bütün uçakları tanırım. Kuyruk ve burun adlarını bilirim. O uçağın geçmişini de bilirim, ona göre başlık atabiliriz. Pistleri de bilmek lazım. Mesela "Sabıkalı pistin 10’uncu kazası" deriz.
Arkadaşlarınız, yakınlarınız sizden sürekli ricalarda bulunuyorlar mı? Bilet isteyenler...
Çok. En çok bilet istiyorlar. Bazı hatlarda yer zor bulunuyor. Mesela Trabzon. Asker gidişlerinde Hakkari, Batman... "Bulamam" diyorum genellikle. Ama bulduğum da çok oldu.
EN ÇOK ALIŞVERİŞİ KİM YAPIYOR
+ En çok bavulla yolculuğa çıkanlar Türklerdir. Sanki ev taşırlar.
+ Amerikalıları sürekli dizüstü bilgisayarlarıyla görürsünüz. Son dönemlerde bu laptop merakı Türklerde de başladı.
+ Almanlar, genel olarak Avrupalılar beklerken kitap okur.
+ Ruslar yemeğe çok meraklıdır. Her şeyi yerler, bol bahşiş bırakırlar.
+ Çıkın bakın, uyuyanların hepsi Türktür.
+ Dutyfree’den en çok alışveriş yapanlar Ruslardır.
+ En patırtılı gürültücü olanlar Arap ülkelerindendir. Özellikle Libyalılar ve Cezayirliler.
+ En çok içenler de Ruslardır.
+ Japonlar çok düzenlidir. Önde bayrak tutan bir adam olur, hepsi koyun sürüsü gibi onu izler.
UNUTULMAYAN ANILAR
Selektör yapan uçak
Bir gün aprona çıktım dolaşıyorum. Karşımda da bir uçak var, duruyor. Selektör yapıyor uçak bana. Sonra cam açıldı, kaptan pilot camdan bana bağırıyor "N’aber Sinan" diye.
"Ankara’dan İstanbul’a 23 dakikada geldik"
Bir pilot arkadaşım vardı. Onun kullandığı uçakta yolculuk yapıyordum. Kokpitteyiz. Ankara’dan İstanbul’a tam 23 dakikada geldik. "Nasıl oldu?" dedim. "Ara yollardan geldim işte" dedi.
"Bülent Ecevit ben olmadan toplantıya başlamadı"
Bülent Ecevit VIP Salonu’na gelmiş basın toplantısı yapacak. Benim haberim yok, atlamışım bir şekilde. Bülent bey salona girince etrafa bakıp gazetecilere "Sinan bey yok mu?" diye sormuş. Beni aradılar, makinemi kaparak gittim. Bülent bey geldiğimi öğrenince basın toplantısına başladı.(medyaradar)