Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
35,4226
EURO
36,3212
IMKB
9.911,000
ALTIN
3.064,670
 
Hava Durumu ANKARA
5 / 10 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
NAMUSSA SERBEST
NAMUSSA SERBEST
 
Son yıllarda onca kadın, namus kisvesi adı altında aile içi cinayetlere kurban gitti. 10 yıl önci kurulan ve 40 kadının çalıştığı KA-MER olmasaydı, belkide 85 kadın daha ölmüştü
 
2.7.2006 - 17:31
1997 yılında küçük kıvılcımlarla başlayan bu mücadele, bugün "hayat kurtaran" dev bir organizasyona dönüşmüş durumda. Son zamanlarda size de "sanki bu cinayetlerin sayısı artmış" gibi gelmiyor mu? Hayır, cinayet sayısı değil artan, sadece cinayetler ya da cinayete teşebbüsler daha çok ortaya çıkıyor artık; Marquez’in Kırmızı Pazartesi adlı romanında olduğu gibi gizli kalmıyor, daha çok dilleniyor, lanetleniyor, tartışılıyor.

Ama durmuyor. Töreleri, bu cinayetleri örten bir örtü gibi kullanan anlayış direniyor. Yasalarda cezası mı arttı, eskiden, daha az ceza yer diye, küçücük erkeklere işletilen cinayetler, şimdi kadınlara intihar olarak sunuluyor. "Sen kendini öldür, yoksa biz öldüreceğiz" deniyor. Giderek kendini astı, yaktı, kafasına ateş etti denilen kadınların sayısı artıyor bu kez. Üstelik cinayetler, sadece Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde değil, batıdaki büyük şehirlerde, hatta Avrupa’da da sokak ortasında işleniyor. Hafta geçmiyor ki, gazete sayfalarında bir kadının daha öldürüldüğünü okumayalım.

Neyse ki bir süredir, Doğu ve Güneydoğu’dan sadece cinayet haberleri gelmiyor. Yukarıda sözü edilen o 40 kadar kadının yaklaşık 10 yıllık çabası, haberlerin yönünü epeyce değiştirdi. Başlangıçta Diyarbakır’da küçük bir dernek olarak kurulan KA-MER (Kadın Merkezi) bugün, bölgesel çapta örgütlenmiş vakfı, gelir getirici işlerin yürütüldüğü şirket ve iktisadi teşekkülleriyle geniş bir alanda faaliyet gösteren bir sivil toplum örgütü. Bölgedeki 23 kentte öyle bir örgütlenme oluşturdu ki, Paulette Kelly’nin şiirindeki gibi cenazesine çiçek gelmesine gerek kalmayan kadınların sayısı giderek yükselmeye başladı. Bu sayı yükseldikçe daha çok kadın onları dört duvar arasındaki şiddete kıstıran töreden çıkış olabileceğini düşünmeye başladı.

AİLE MECLİSİNE KARŞI ACİL MÜDAHALE EKİBİ

Lafı uzatmaya gerek yok, rakamlar konuşsun: Son üç yılda töre bahanesiyle öldürüleceğini anlayarak KA-MER’e başvuran 85 kadından tamamına yakınının sorunu, "kalıcı olarak" çözüldü. 43’ü kendi doğal çevreleri içinde, ölüm tehdidinden uzak bir şekilde yaşıyor artık. 19’u başka bir şehirde, 6’sı yurtdışında yeni bir hayat kurdu kendine. 10’u sığınma evlerinde, en azından tehlikeden uzak yeni bir hayat kurmanın umudunu taşıyor.

KA-MER bu can kurtaran örgütlenmeyi kurmak için az mücadele vermedi. Zaman zaman bir dedektiflik bürosu gibi çalıştı, zaman zaman kendisi tehdide, hakarete uğradı, ama sonunda başardı. Şimdi, bölgedeki şehirlerin valilikleri, savcılıkları, polis ve jandarma birimleri, sosyal hizmetler müdürlükleri ve sivil kadın örgütleri, hep birlikte aile meclislerine karşı bir "acil müdahale ekibi" olarak çalışıyor. Bir ihbar aldıklarında-alabildiklerinde, çok kısa bir sürede organize oluyor ve hayatı tehlikede olan kadını törenin elinden çekip çıkarıyor. Anlayacağınız bu yazıda kanıksamaya başladığımız kadın infazları yerine, törenin keskin bıçağından kurtulma hikayeleri okuyacaksınız.

ALTI YILDA 2340 BAŞVURU

KA-MER 1997 yılında Diyarbakır’da faaliyete geçtiğinden bu yana tam 2340 başvuru aldı. İçlerinde beş yıldır evden dışarı adımını atamamış, çıktığında yürümeyi unutmuş olanlar da vardı. Tamamı psikolojik şiddet görmüştü; yüzde 76.7’si sözel, yüzde 59.7’si fiziksel, yüzde 75,4’ü ekonomik, yüzde 48,8’i cinsel şiddet, yüzde 15,2’si ensest, yüzde 12,8’i tecavüz nedeniyle başvurmuştu. Kimisi yukarıdakilerin birden fazlasını yaşıyordu. Başvuranların yaşları 12 ile 70 arasında değişiyordu. En fazla sayıyı 20-30 yaş arasındakiler kapsıyordu, yüzde 43,1’le.

Yüzde 20’si bekardı. Evlilerin çoğunun resmi nikahı yoktu. Anlaşarak evlenenlerin oranı ise sadece yüzde 14,7’ydi. Yüzde 57,1’i görücü usulüyle evlenmişti.

Evlenme yaşları da vahim sonuçlar gösterdi: 11-12 yaşında evlendirilenler yüzde 1, 13- 16 yaş arasında evlendirilenler yüzde 44 civarındaydı. Bu oran yaş büyüdükçe hızla düşüyordu; 21 yaşında evlenenlerin oranı sadece yüzde 2,1’di.

Yüzde 28’i okur yazar değildi. Ama aralarında üniversite mezunu olanlar da vardı (yüzde 6,9). İntihar düşüncesi taşıyanlar yüzde 8,8 düzeyindeydi ve tehdit edilenlerin oranı 17,7’ydi. KA-MER, tamamına psikolojik, 625’ine hukuki, 705’ine iş, 156’sına sığınma, 115’ine sağlık danışmanlığı yaptı. Onlarca kadının hayatını da töreden kurtardı. Aileleri ikna edip kadını kendi aile ortamına gönderdikleri vakalarda bugüne kadar kötü bir şey olmadı. Zaten sorun olanların izleri kaybettirilmişti. Ve hepsiyle de irtibatları sürüyor.

DEDEKTİF GİBİ ÇALIŞIYORLAR

KA-MER aile içi şiddet ve töre kisvesi altında işlenen cinayetlere ilişkin mücadelesini sürdürürken sadece iki kadın hayatını kaybetti: Şemse Allak ve Kadriye Demirel. Ancak onlar da merkeze başvurabilmiş kadınlar değildi; ağır yaralı olarak hastanede yatarken yansımıştı hikayeleri gündeme.

Diyarbakır Valiliği, emniyet müdürlüğü, jandarma, sosyal hizmetler yetkilileriyle ne yapabiliriz toplantısı yaparlarken düşüverdi bir vaka toplantının ortasına. Acil bir yardım çağrısı vardı. "Toplantının şeklini değiştirelim" dediler ve hakkında ölüm kararı verilmiş kadın ve kocasını da davet ettiler. Olayı onların ağzından dinleyen, kadının korkusunu, erkeğin çaresizliğini gören yetkililer, o gün karar verdiler "acil müdahale ekibi" kurmaya. O güne kadar, kadın saat 17.00’den sonra ya da haftasonu başvurursa kabul etmeyen Sosyal Hizmetler, bu bürokratik engeli acil duruma göre değiştirdi. Karakol bu konuyla ilgili bir vaka geldiğinde KA-MER’i arayıp işbirliği teklif etmeye başladı. Kentten gizlice kaçırılacak bir kadın varsa güvenliği sağladı. Giderek dedektiflik yöntemleri gelişti: Otogarı kullanmamaktan farklı araçlarla karışık semtlerden geçerek şehir dışına çıkmaya, kadın uçakla gidiyorsa listede adının görünmemesinden kılık değiştirmeye...

KIZI MEZARDAOĞLU HAPİSTE KENDİSİ GÖNÜLLÜ

KA-MER sadece başvuru olduğunda değil, duyumlar aldığında da emniyet, savcılık ya da jandarma desteğiyle harekete geçiyor. Aile gözaltına alınıyor, sorgulanıyor, kız korumaya alınıyor. Görüşmelerin sonunda eğer mağdur kadın ailesine dönmek isterse, güvenliğinin sağlandığından emin olunca bu isteği gerçekleştiriliyor ve takibi sürdürülüyor. Bu yüzden KA-MER’e farklı illerden, hatta yurtdışından da ihbar ve başvuru yağıyor. Kızı 2004 yılında oğlu tarafından öldürülen kadın, bir yandan mezardaki kızına, öte yandan hapisteki oğluna ağlarken, bu yüzden KA-MER gönüllüsü oluyor.

ARTIK ERKEKLER DE YARDIM EDİYOR

Artık bazı kadınlar KA-MER’e, ailenin kararına itiraz eden kocasıyla gelmeye başladı. Erkek kardeşler, ailenin kendilerinden beklediği cinayet yerine, kız kardeşlerini KA-MER’e teslim etme yolunu seçmeye başladılar. "Namussuz" kardeşleri sağ olduğu için eve normal yoldan değil de, geceleri damların üzerinden atlayarak gelme, bakkaldan bir ekmek, komşudan bir selam alamama pahasına...

KURTULANLARIN HİKAYELERİ

Amca oğlu öldürmek istedi amca kızı ihbar etti 31 yaşındaydı. Yıllar önce amcasının oğluyla evlendirilmiş ama mutlu bir evlilik olmamıştı bu. Zaten kocası başka biriyle evlenmiş, ondan ayrı yaşamaya başlamıştı bile... O sıralar hakkında başka biriyle birlikte olduğu yolunda dedikodular çıkarıldı. Hemen arkasından da kocası ve amcası tarafından ölüm kararı... Ailesi de kendi kızını koruyacağı yerde, "ceza"nın infazı için eve hapsetti. Onu ölümden kurtaran ihbar, başka bir kentte yaşayan amca kızından geldi. KA-MER, durumu acilen ilçe emniyet amirliğine bildirdi. Savcılık devreye girdi. Aileyle görüşmeler, infazın durdurulmasına yetti. Hayatı kurtuldu.

Kendi ailesi aradı kocasının ailesinden kurtardı

O, üniversite mezunu bir yabancı. 25 yaşında. Ailesiyle birlikte, başka bir ülkeden Türkiye’ye sığınmışlardı. Burada birini sevdi, evlendi. Ailesi başka bir ülkeye yerleşirken, o kocasıyla kaldı. Ancak evliliği, eve kapatılmaktan tecavüze, dayağa kadar her türlü eziyetin olduğu bir kabusa dönüşecekti. Bir gün onu ziyarete gelen erkek kardeşi fark etti durumu. Derhal karakola gitti. KA-MER’i arayıp, "kızımız şu anda karakolda, eşi ve akrabaları peşinde" ihbarı yapan, yurtdışındaki ailesinden başkası değildi. KA-MER onun bulunduğu şehirdeki kadın örgütüyle ilişkiye geçti, karakolda onların da öfkeli eş ve akrabaların hakaretine maruz kaldığını öğrendi. Hastaneye rapor almak için gittiklerinde, aile kadını almak için polise saldırmıştı. Yine de güvenliği sağlandı. Başka bir şehre gönderildi. Pasaportu çıkarıldı, boşanma davası açıldı. Şimdi sığınma evinde işlemlerinin tamamlanmasını ve yurtdışına gitmeyi bekliyor.

Kocası öldüremedi sen kaç dedi

27 yaşındaki kadın, yedi çocuklu ve bir de hamiledir. Eşi işitme engelli olduğu için dışarıdaki tüm işleri o yapar. Bu da komşuların nedense gözüne batar. Sürekli dışarı çıkıp başkalarıyla buluşuyor, diye dedikodu çıkar hakkında. Kocası ne olduğunu sorar, o da anlatır, ikisi anlaşırlar. Ancak aynı dedikoduları duyan kocasının ailesi, anlaşma taraftarı değildir. Oğullarına, "Karını öldür, sen öldürmezsen biz öldüreceğiz" derler. Kocası, "Sen kaç, kendini kurtar"dan başka bir tavsiyede bulunamaz. Şimdi sığınma evinde, KA-MER’in gözetimi altında.

Akraba evliliği ve ölüm yerine sevdiği adamla özgürlük

Genç, güzel bir kızdı... Bir yandan okuyor, bir yandan çalışıyordu. Dil kursunda yabancı biriyle de arkadaş olmuş, hoşlanmaya başlamıştı. Ama ailesi bir akraba evliliğine zorluyordu onu, reddettikçe de üzerindeki baskı artıyordu. Bu arada kurstaki erkek arkadaştan haberdar oldu aile, kursu basıp her ikisini de dövdüler, kızı eve hapsettiler. Başına ne geleceği belliydi ki bir arkadaşının yardımıyla evden kaçmayı başardı. KA-MER’e sığındı. Bir süre sığınma evinde kaldı. Sonra orada kalan bir başka kadınla birlikte iş bularak ayrı bir eve taşındılar. Bir yıl sonra üniversite sınavlarına girdi, kazandı. Kaydını yurtdışına aldırmayı da başarınca, sevdiği adamın yanına gitti. Şimdi onunla evli. Mesleğini yapıyor.

Paulette Kelly’nin şiiri KA-MER afişlerinde

Bugün bana çiçek geldi

Doğum günüm ya da herhangi bir özel gün değildi

Dün gece ilk kavgamızı ettik ve bana beni

çok inciten o kaba sözleri söyledi

biliyorum üzgün ve o söylediği şeyleri kastetmedi

çünkü bana bugün çiçek yolladı

Bugün bana çiçek geldi

Anneler günü ya da başka özel bir gün değildi

Dün gece beni yine dövdü ve bu seferki öncekilerden de kötüydü

Ama biliyorum üzgün olmalı, çünkü bana bugün çiçek yolladı


Bugün bana çiçek geldi

Bugün çok özel bir gündü

Cenaze törenimin olduğu gün

Dün gece beni sonunda öldürdü

Öldürene kadar tartaklayıp dövdü

Eğer onu terkedebilecek cesaretim olsaydı

Bugün bu çiçekleri almış olmayacaktım

Babası kapıya dayandı şimdi her şey sütliman

Akrabaları KA-MER’e getirdiğinde 15 yaşındadır. Evin en büyük kızıdır ve annesi ve tüm kardeşleriyle birlikte baba dayağı altında büyümüştür. Evde babasının ikinci eşi ve çocukları da vardır. Daha genç kız olmadan, babası onu yaşlı bir adamla zorla nişanlar. Oysa onun mahallede sevdiği bir genç vardır. Genç nişanı duyunca sinirlenir, meydana çıkıp, bu zoraki nişanı lanetler ve klasik lafı eder: "Onu kimseye yar etmem." Bu olay üzerine diğer aile nişanı bozar; "Biz erkeklerle görüşen kız istemeyiz" derler. Babası ise "şerefimi iki paralık ettin" diye bir yandan döver, bir yandan da öldüreceğini söyler. Annesi bir akrabasının evine kaçırır onu. Ancak baba izini bulur, elinde silah, kapıya dayanır, ama başaramaz. KA-MER, çok korktuğu için ifade vermeyen, suç duyurusunda bulunmayan küçük kıza telefonda psikolojik destek verir. Baba ile görüşmeler sürer. Sonunda ikna edilir Can güvenliğinin sağlandığına emin olunca, isteği üzerine kız evine gönderilir.

Kurşun yağmuruna rağmen hayatta

Henüz 18 yaşında. İmam nikahlı eşi askerdeyken, onun hakkında da başka biriyle ilişkisi olduğu yolunda dedikodular çıkar. Her ikisi hakkında da ölüm kararı alınır. Aile infazı gerçekleştirme işini 14 yaşındaki erkek kardeşe verir. Genç kadın kardeşinin sıktığı kurşunlarla yaralanır, köylüler tarafından hastaneye götürülür. Tedavisi, Güldünya Tören gibi hastanede öldürülmesin diye, polis koruması altında sürdürülür. Ailesinin yanına dönmek istemez. Halen sığınma evinde. Yeni bir hayat kurmak için, kendini toparlamayı bekliyor.

KA-MER "aile meclisi"nin karşısında

Evli ve üç çocuklu bir kadın. Kocasıyla sorunu yoktu ama bir akrabası vardı ki baş belası. Sürekli taciz ediyor, birlikte olmak istiyordu. Red cevabı alınca da köyde "Başkalarıyla düşüp kalkıyor" dedikodusu çıkarıverdi. Kocasının ailesi hiç sorgulamadan çıkardı ölüm emrini. Çünkü kadın sağ diye, köyde kimse onlara selam vermiyordu! Yine akrabalardan bir kadın, "Bu gece senin için kötü şeyler olacak, karar çıktı" deyince, o soğuk kış günü, 12 kilometrelik karlı yolu yürüyerek aştı. Bir akrabasına sığındı.

KA-MER kapıyı çaldığında, "Beni almaya geldiler" diye düşünmüştü. Dizleri tutmamış, yerinden kalkamamıştı. Daha önce yine ailesinden bir kadını hatırlamıştı, öldürülen.

Onun kadar şanssız değildi kendisi. Valilik, sosyal hizmetler ve kocası bir araya geldi ve onu kurtardılar. Bunun için KA-MER’in gidip aile meclisiyle konuşması gerekiyordu. Kocası ısrarla bunu istemişti çünkü. Yolda kendilerine nasıl selam verilmediğini görsünler diye... Baba, amcalar, amca çocuklarından ve anne, abla gibi kadınlardan oluşan ancak sadece erkeklerin konuştuğu "meclis" KA-MER gönüllülerini dinledi. "Evet biz de inanmıyoruz ama köyde durumumuz kötü" dediler. Doğru değildi ama yapmak zorundaydılar! Dolayısıyla karı kocanın köyden çıkması gerekiyordu. Valilik korucu olan kocanın tayinini başka bir kente yaptı, bir buçuk yıl orada yaşadılar, durum sakinleşince köye döndüler.

Ne var ki bütün olaylara neden olan akraba yine rahat durmayacak ama bu sefer fena yakalanacaktı. Çünkü telefonla rahatsız ettiği bir gün, genç kadın konuşmaları teybe kaydetti ve kaydı "meclise" dinleterek, "temize çıktı." Bu kez meclisin kararlı gözleri tacizci akrabaya döndü ancak yine KA-MER girdi devreye. "Kimsenin ölmesine gerek yok, bu ayıp da ona yeter"di. Peki en başta KA-MER’e ulaşamasaydı kadın?

Ailesi kaçırdı, polis 6 saatte buldu

20’li yaşlarının henüz başında. Sevdiği adama kaçarak imam nikahıyla da olsa evlenir. Ancak ailesi evliliğe razı olmak için başlık parası ister. Para verilmeyince ve kadın baba evine dönmeyince, iki aile arasında karşılıklı ölüm tehditleri başlar (İnsanın içinden "hani töreydi?" sorusu geçer). Bir gece kadının dayıları köyden gelir ve silah zoruyla onu alıp götürür. KA-MER’e başvuran kocasıdır; karısının hayatından endişe ettiğini söyler. KA-MER aracılığıyla emniyet müdürlüğü devreye girer; aile hakkında suç duyurusunda bulunulur. Ve kadın sadece altı saat sonra bir akrabasının evinde bulunur. Ancak mahkemede, ailesinin baskısı sonucu eve dönmek istediğini söyler. KA-MER’in ısrarlı görüşmeleri sonunda aile ikna olur ve kadın kocasının yanına döner.

NAMUS KELİMESİ HORTUMCULAR, TECAVÜZCÜLER İÇİN KULLANILSIN

Her yıl çalışma raporlarını kitaplaştıran KA-MER soruyor: Suçlu kim? Töreleri hiç sorgulamadan uygulayan aileler mi? Kadınları öldürmekle görevlendirilen genç erkekler mi? Kız çocuklarının doğum belgesini, nüfus cüzdanını çıkarmayanlar mı? Okul yapmayan ya da okul olsa da kız çocukları okusa ne olacak diyenler mi? Yoksa törelerin dünyadaki sistemin bir devamı olduğunu anlamak istemeyen, kadın sorununu ötekileştiren ve küçültenler mi?

Onlar bu cinayetlere, töre ya da namus cinayeti denmesine karşı çıkıyor, "namus kisvesi altında işlenen cinayetler" diyor. Çünkü "namus" kelimesi olumlu bir anlam taşıdığı için cinayeti mazur gösterebiliyor. Namus cinayeti denen cinayetlerin, -ki bunlar sadece Doğu ve Güneydoğu’da değil, Türkiye’nin batı bölgelerinde yaşayanlar arasında da çok yaygın- kiminin arkasında mal paylaşımı, kiminin arkasında ensest vakaları ya da başka nedenler var ve "namus"la birlikte kullanılınca, rahatlıkla örtülebiliyorlar. KA-MER’in önerisi, namus kelimesinin bir kadının "iffetiyle" ilgili bir anlam taşımaktan çıkarılması ve olumsuz anlamda sadece, hortumcular, hırsızlar, katiller, tacizciler, tecavüzcüler vs. için kullanılması...




Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


ŞEBEKE SUYU 55 KİŞİYİ ZEHİRLEDİ

EMNİYET'TE TAYİN FIRTINASI

EROL EVCİL TUTUKLANDI
»  GEBZE'DE ÖFKELİ DAMAT DEHŞETİ
»  AKP'Lİ BELEDİYE'DE ÇETE
»  UZMAN ÇAVUŞ KARISINA LAF ATANLARI ÖLDÜRDÜ
»  TRAFİKTE ÜRKÜTEN TABLO
»  ALDATAN EŞE KIZGIN YAĞ
»  CİZRE'DE BELEDİYE BAŞKANINA TAŞLI SALDIRI
»  ERZİNCAN'DA FECİ KAZA, 7 ÖLÜ 49 YARALI
»  FETHİYE'DE YOLCU OTOBÜSÜ DEVRİLDİ!
»  GAZİ HASTANESİ'NDEKİ YANGIN KORKUTTU
»   ÇUKURCA İLÇESİ'NDE ÇATIŞMA:1 ER ŞEHİT OLDU
»  DANIŞTAY SALDIRISI İLE İLGİLİ İKİ YENİ GÖZALTI
»  KÜRE OPERASYONU DAVASINDA ÜÇ TAHLİYE
»  MOTOSİKLETLE ADRESE TESLİM ESRAR
»  TERÖRİSTLER, YOLCU MİNİBÜSÜNE ATEŞ AÇTI!
»  ERDOĞAN'IN KORUMALARININ ARACI KAZA YAPTI,8 YARALI
»  GAZETECİLERİ DÖVEN 3 KİŞİYE GÖZALTI
»  BOLU'DA TRAFİK KAZASI, 3 ÖLÜ 8 YARALI
»  MANAVGAT'TA MEÇHUL PATLAMA, 4 KİŞİ ÖLDÜ
»  TAYAD ÜYELERİNE YİNE LİNÇ GİRİŞİMİ
»  600 POLİSLE MAHALLE BASKINI
»  TRAFİK CANAVARI DURMAK BİLMİYOR!
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Cumhurbaşkanlığı Seçimerinde Kim Kazanır?
Recep Tayyip Erdoğan
Kemal Kılıçdaroğlu
Muharrem İnce
Diğer
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.