FB’nin hukuk yolunu sonuna kadar kullanacağını belirten Kılıç, “Zannediyorum UEFA’nın bir gerekçeli karar açıklaması gerekiyor veya CAS’ın. Şu an tüm detaylarının açık olmadığı kanaati bizim arkadaşlarımızda hakim. Dolayısıyla, o gerekçeli kararın veya detay açıklamaların yapılmasını beklemek lazım. Ama nasıl gelişir, ne yönde devam eder onu bilemiyorum” dedi. Gelinen noktada FB yönetiminin kusuru olup olmadığı sorusuna, “Kusur var ya da yok değerlendirmesi yapamam.O polemiği başlatırsam reytingi yüksek olur” yanıtını veren Kılıç,”şike süreci”nin içinde siyaset olmadığının altını çizdi. Siyaset “Futbol taraftarlığı söz konusu olduğunda çok farklı siyasi görüşlerdeki insanlar aynı renklerin etrafında kenetlenip kendi takımıyla ilgili hak arayışında tek ses olabiliyor. Hal böyleyken, biz kendimizi şu takımın veya bu takımının hak arayışının yanında konumlandırmak gibi bir kısır döngü içerisine giremezdik, girmedik de zaten. Ama bu sorunu oluşturan da biz değil nihayetinde, bu sorun futbolun kendi alanında oluşturduğu bir sorun. Bu sürecin kaynağında olan, meseleleri oluşturan siyaset değil, siyasetçilerin burada bir kusuru yok, bir dahli yok, günahı yok” diye konuştu.
Kupa FB’den alınıp TS’a mı verilecek?
Bakan Kılıç, “Ne olacak bu FB’nin hali?” sorusuna futbolun özerk olduğunu hatırlatarak “Onun cevabı bende değil”karşılığını verdi. FB’nin aldığı cezadan 2011 yılı şampiyonluk kupasını isteyen TS’u etkileyip etkilemeyeceği sorusuna ise şu cevabı verdi:
“Bu durum etkiler dersem zaten görüş beyan etmiş olurum, etkilemez dersem diğer taraf açısından zaten görüş beyan etmiş olurum. Dolayısıyla, 2,5 senedir koruduğum dengeyi bozmuş olurum, bunu da bu kadar kolay yapmam. Şunu ifade etmek lazım: Herhangi bir olaya ya da olguya dayalı olarak hak sahibi olduğunu iddia eden bir tüzel kişilik varsa, o tüzel kişilik kendi mecrağında hakkını aramaya devam edebilir. futbol kulüpleri hak arayışı sırasında rakip camiaları incitmeden, üzmeden, hakaret etmeden, tahrik etmeden bu arayışlarına devam etmeliler. Fenerbahçe ise Fenerbahçe açısından da bu geçerli, Trabzonspor’sa Trabzonspor açısından da bu durum geçerlidir. Hak arayışına karar verecek olanlar yüksek sesten ya da tepkiden etkilenmezler. Eğer yargıysa, yargı yüksek sesten etkilenmez. Federasyonsa, Federasyon yüksek sesten etkilenmez. Bilakis soğukkanlı ve sağduyulu kararlar alınabilmesi için sükunete ve suhulete ihtiyaç vardır. Ayrıca, başkanlar düzeyinde yapılabilecek sert açıklamaların taraftara ya da tribünlere yansıması çok daha sert olabiliyor. Bu da futbolun huzurunu, o da ülkenin huzurunu olumsuz yönde etkileyebiliyor. Bugün kulüp başkanları ülkenin en önemli kanaat önderleri konumunda bulunan isimler arkalarındaki kitlenin kalabalığından dolayı. Futbol kulüplerinin başkanları kadar manşet olabilen siyasetçi sayısı Ömer Bey çok azdır.
Pek çok bakanın bile futbol kulüplerinin başkanları kadar manşet olma şansı yoktur. “
Başbakan Erdoğan’ın TS’u ziyareti
“…Hadi diyelim Trabzon’da Trabzonspor atkısını takmasından dolayı böyle bir heyecan oluştu. Rize’de de Sayın Başbakanımızın Rizespor atkısını boynuna takmasından dolayı Rizespor’un Süper Lig’de şampiyon olacağı anlamına mı gelir? Bu kadar spesifik ve uç yorumlar yapılmamalı, sosyal medyada da yapılmamalı. Bu yorumları yapan yapar, itirazım yok. Nihayetinde özgür bir ülkede sosyal medyada hangi yorumu yaptın, küfür olmadıktan sonra, hakaret olmadıktan sonra problem yok. Ama Sayın Başbakan Samsun’a geldiğinde Samsunspor atkısını takması, Trabzon’a gittiğinde Trabzonspor atkısını takması, Gaziantep’e gittiğinde Gaziantepspor atkısını takması, bunlar son derece normal yaklaşımlar. “
Stadlarda küfür
“Arzu ederiz ki tribünler kendi futbolcusuna da, rakip takım futbolcusuna da küfretmesin. Çünkü, bugün sahasında küfrettiği rakip takım futbolcusunu üç gün sonra Milli Takımda ay-yıldızlı bayrak altında alkışlamak zorunda kalabilir, onun başarısı için dua etmek zorunda kalabilir. Kalede ise, gelen şutları kurtarması için duacı olabilir, bunları da ihmal etmemek lazım. Heyecan heyecan tamam da, heyecanı da abartmamak lazım. “