NECATİ DOĞRU
Soracak mısınız! Sorgulayacak mısınız! Gerçek bir aydın ve gerçekten tam bağımsız olmayı ahlak edinmiş demokrat gazeteci, yazar, toplu halde savcıya gidip, “bak ordu bize darbe yapma kirli niyeti taşıyor” diye suç duyurusunda bulunan iktidar partisinin milletvekili, CHP’ye genel başkan olma arzusu kursağında kalmış anketçi, sivil toplum önderi, üyesi kalmamış ağalaşmış sendikacı, serçeden şarkıcı, bağlamacı türkücü, romancı, TV programcısı, TV münevveri konuşmacı, aydın, profesör kişiler iseniz, takipçisi olacak mısınız?
Sizi “tetikçi” yaptılar.
Size söylüyorum.
Demokrat aydınlar!
Hepinize zarf atıyorum.
Tetikçi yapıldığınız ortaya çıktı, netleşti, kesinleşti. Gerçek bir aydın, gerçek bir demokrat iseniz, “sizi tetikçi yapanlara” bunun hesabını soracak mısınız? Şu dönemde niçin tetikçi yapıldığınızı merak edecek misiniz? Sivil savcılar da (İstanbul Cumhuriyet Savcılığı) Albay Dursun Çiçek’in imzaladığı öne sürülen gizli belgeyi kimin yazdığını bulamadı. Dosyayı Ankara’ya geri gönderdi.
***
Bu belgenin; Genelkurmay’ın bir dairesinde, Kurmay Albay Dursun Çiçek tarafından yazılmadığı şimdi kesinlikle ortaya çıktı.
Oysa siz ne yapmıştınız?
Bu belgeyi Albay Dursun Çiçek hazırlamış gibi yazmıştınız.
Hatırlayın!
Ergenekon davasından şüpheli avukat Serdar Öztürk’ün bürosundaki masasının çekmecesine gece gizlice ve bir hırsız gölgesi sessizliğiyle o belgeyi koymuşlardı. Çekmeceye koyulmuş belge bir ihbar üzerine polis baskını ile bulunmuştu.
Savcıya teslim edilmişti.
5 gün geçmişti.
5 gün içinde bu belgenin doğru olup olmadığını soruşturacak, doğru ise hazırlayanı kulağından yakalayıp “seni darbeci seni...” diye adalete teslim edecek yerde 5 gün sonra bu fotokopiyi bir gazeteye sızdırdılar. Ve “Ordu AKP hükümetini devirmek istiyor, Fethullah Gülen’i bitirmek istiyor... Bunun için andıç planları yapıyor... İşte belgesi...” diye yazdırdılar. Bu yapılan bel altı vuruştu; İttihat Terakki’den beri süregelen “150 yıllık süzme sızdırma, vurma ve kollama derin devlet gazeteciliğinin” devamıydı.
Sizler, hepiniz.
İktidar yanlıları.
AKP yalakaları.
ABD yandaşları.
Kandil söyleşi yazarları.
Dün tezkereyi savunanlar.
Bugün ABD trenine binip “açılım demokratlığına” soyunanlar; sızdırma belgeyi yayınlayan gazetede yüzü kapatılarak fotoğrafı basılan ve “orduda darbeciler var, bundan Genelkurmay Başkanı’nın da haberi var” iddiasında bulunan general kimdir diye hiç merak etmeyenler, gazetede iddia eden generalin yüzü niçin kapatıldı, ismi niçin gizlendi, yüzsüz general fotoğrafı yayınlamanın adına demokrat gazetecilik(!) nasıl dendi diye hiç merak etmeyenler, Albay Dursun Çiçek’e vurdunuz da vurdunuz... Aslında orduya vurdunuz.
***
Unuttunuz mu?
Siz vurdukça!
Başbakan seviniyordu.
Bülent Arınç ağlıyordu.
Sizler de; “Belgenin aslı var mıdır, kim yazmıştır, avukatın çekmecesine kim koymuştur, süzme sızdırma gazeteciye kim sızdırmıştır, fotoğrafı yayınlanan iddiacı yüzsüz general kimdir?” diye hiç merak etmeden; ordu darbeden vazgeçmiyor, diyerek dünyayı ayağa kaldırdınız.
Gördünüz mü ne oldu?
Askeri savcı 12 gün araştırdı.
“Bu belge sahte” dedi.
Sivil savcı 46 gün araştırdı.
“Bu belge sahte” dedi.
İktidar yanlıları, ABD yandaşları, dün orduya vuranlar, bugün “açılım demokratlığına” soyunun sizler ise “belge gerçekmiş” gibi yazdınız, dünyayı ayağa kaldırdınız, halka “ne kadar yüksek dozda demokratlar olduğunuz” izlenimi vererek, çok önemli insanlar oldunuz!
Aslında tetikçi oldunuz.
Sizi tetikçi yaptılar.
Soracak mısınız?
Sizi niçin tetikçi yaptılar?