Okay Gönensin ile 20 yıllık geçmişlerini, kavgalarını, dostluklarını, kendisine verdiği gazetecilik öğütlerini, Okay Gönensin gazeteciliğini anlattığı yazısında "Gazetecilik ölmeye değer mi?" diye sordu ve ciddi bir iddiada bulundu.
"BİR İNTİHAR"
"Okay Gönensin’in 40 yılda gazetecilikten ödediği bir bedel var mıydı, tartışılır" diyen Oray Eğin, "Bana hep olduğu insanla olmak zorunda kaldığı kişi arasında sürekli çatışma yaşayan biri olduğu hissini uyandırırdı" dedi. Ardından da şu iddiayı dile getirdi:
"Belki de bu yüzden durmadan içti. Onca sağlık sorununa, etrafında onu uyaran onlarca insana rağmen gerekli sağlık testlerinden geçmedi. Anjiyo olması gerekiyormuş, olmamış inatla. Görünürdeki bu güvenli pozisyon bile yeteri kadar korunaklı değilmiş işte. Okay Gönensin bu yüzden intihar etti.
BABIALİ KUŞAĞI YOK OLUYOR
"Beğenelim beğenmeyelim, kızalım ya da sevelim Babıali’nin birtakım önemli figürleri vardı. Genç gazetecilerin bazen özendiği, bazen kızdığı, ama hep bir yerlerde duran isimler..." diyen Oray Eğin, Okay Görnensin'in ölümünden yola çıkarak "Arkadaşlarımız, ağabeylerimiz, dostlarımız giderek aramızdan ayrılıyor. Kimi beklenmedik bir şekilde, kimi yaşı geldiğinde... Ama şu listeye bakar mısınız?" dedi ve o listeyi sıraladı:
"Hasan Pulur, Doğan Heper gibiler bir yana... Ufuk Güldemir, Mehmet Ali Birand, Turan Yavuz, Yavuz Gökmen, Reha Mağden, Yurtsan Atakan gibi dünyadan erken ayrılan gazeteciler... Ercan Arıklı, Cem Şaşmaz gibi yöneticiler..."
Ve yazısını şöyle bitirdi Oray Eğin: "Bir de ölmeseler bile dışarıda bırakılanlar, bir anlamda ölüme terk edilenler var. Künyeler değişirken, medya koridorları da değişiyor. Yerlerine gelenlerin çoğunu tanımıyoruz, kalıcı olup olmadıklarını da bilmiyoruz."