RTÜK’ün CHP’li Üyesi Ali Öztunç, “Demokratik bir siyasal toplumda medya, ifade özgürlüğünün teminatıdır” diyerek başta TRT olmak üzere Türkiye’deki çoğu televizyonun sesinin kısıldığı, özgürlüğünün elinden alındığı ve 5 AKP’li RTÜK üyesinin de bu oyuna göz yumduğunu söyledi. Öztunç, 7 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye’deki siyasi değişimlerle birlikte medyanın da yazgısının değişeceğine, tarafsız bir RTÜK ve TRT’nin gerekliliğine vurgu yaptı. Öztunç’un
Cumhuriyet gazetesinden Demet Yalçın‘a verdiği söyleşi şöyle:
-AKP döneminde tek sesli bir medya oluşturulmaya başlandı. Üyesi olduğunuz RTÜK kurumu ve haliyle medya üzerindeki bu baskıları yok etmek adına ne gibi önlemleriniz var?
İnsanlar önceden belirlenmiş ahlaki ve siyasi sınırlar içinde konuşmaya hapsedilmek istesen de, o insanlar inatla direnecektir. Sen televizyonlara yayın yasağı mı getiriyorsun.. O da kalkacak sosyal medyadan paylaşacaktır. Sen Rihanna’nın klibine müstehcen deyip yaptırım mı uygulayacaksın. Onun yapacağı ilk iş bu nasıl bir klipmiş diye onu aramak olacaktır. İzlenmeyen, okunmayan bir sürü sözde yazar çıktı ortaya. Bu insanların basınla, televizyonculukla alakaları yok. Bunlar konjonktör müsait olursa terör uzmanı oluyorlar, yeri gelince ekonomi uzmanı.. Aslında tek uzmanlıkları kendi mesleklerine ihanet.. RTÜK’ün görevi aslında tam da böyle baskı ortamına son vermek.. Kendi kanununda yazıyor bu. Ancak RTÜK tam tersine ifade özgürlüğünü siyasi iktidara yönelik bir tehdit gibi görüyor ve bulduğu her fırsatta muhalif medyayı yaptırımlara boğuyor.
– Seçim sonucu RTÜK’teki yapılanmayı nasıl şekillendirecek?
Seçim sürecinde RTÜK çok kötü bir sınav verdi. YSK dahi bunu raporlarında yazdı. Aslında RTÜK’ün siyasi saiklerle hareket ettiğini, muhalif medyayı susturmaya çalıştığını, hükümete yakın televizyonları ise şeklen denetlediğini herkes biliyor. Seçim süreci sonucunda TBMM’de yeni bir tablo bizi bekliyor. Bu durumun en yakın etkisi RTÜK’te olacak. Mevcut yapılanmada 5 AKP’li, 2 CHP’li, 1 MHP’li ve 1 HDP’li üye var ve kararlar 5 AKP’li üyenin aynı yöndeki kararıyla alınıyor. Şimdiyse AKP’nin sayısı 4’e düşüyor. Artık sorgulanamayan ve ceberut bir RTÜK yerine anayasadaki tarafsızlığını hatırlayan bir RTÜK olacak. Seçimler sadece Türkiye’nin değil medyanın da yapısını etkileyecek. RTÜK’te yeni bir dönem başlayacak. Kayırma, kendisinden olmayana ceza yağdırma tartışmaları son bulacak. Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü başta olmak üzere anayasal ve evrensel ilkelere saygılı olmak şartıyla ilke düzeyinde herkes birbiriyle rahatlıkla anlaşacaktır. Artık herkes evinde rahat rahat televizyon izleyecek. Haberlerde yalan, iftira olmayacak.
– Bu 13 yıllık süreçte özellikle TRT tarafsızlığını bir kenara bırakıp adeta hükümet kanalı gibi davrandı. Bu konuda ne söylersiniz?
TRT’nin özerk ve tarafsız olması gerektiği anayasal bir zorunluluk. Yani tercihe bağlı değil. TRT zaten daha en baştan Cumhurbaşkanlığı seçimiyle taraflı ve tek yönlü bir yayıncılık politikası izledi. Hiçbir dönemde TRT bu kadar yanlı bir yayıncılık da yapmamıştır. Darbe dönemlerinde dahi belli bir özerklik vardı. TRT baştan sona kamu kaynaklarıyla finanse edilen bir kurum. 2013 yılında TRT’ye elektrik faturalarından aktarılan miktar 800 milyon TL. Bunu nasıl harcadılar, kime harcadılar? Özgür ve çoğulcu bir medyadan vazgeçmeyiz. Özerk ve tarafsız bir TRT’den vazgeçemeyiz. Siyasi iktidarın yönlendirdiği otoriterleşmenin yok olduğu, bunun yerine demokratik çoğulculuğa dayanan sivil toplumun egemen olduğu bir sistem en büyük temennimizdir.
– Sesinizi sosyal medyadan duyurmanızın asıl nedeni RTÜK’te muhaliflere uygulanan yaptırım olsa gerek.
RTÜK üyesi olarak basın açıklaması yapma yetkimiz elimizden alınmak istendi. Hakkımızda idari ve cezai soruşturmalar başlatıldı. Savcılığa ifade verdik. Medyanın denetiminden sorumlu bir anayasal kurumun kendi üyesine yönelik bu tavrı ne acı değil mi? Üst Kurul Başkanı her seferinde basın açıklaması yapan üyenin cezalandırılması gerektiğini söylüyor. Biz ise yeni dönemde basın açıklaması yapan RTÜK üyesinin buna hakkı olacağını söylüyoruz.