Dışişleri Bakanı Adullah Gül, “Dünya, kandırılmışlığının hesabını Rumlardan sormalı ve Kıbrıs Türklerine uygulanan ambargolar kaldırılmalı" dedi.Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı'nın 31. yılı kutlamaları çerçevesinde Lefkoşa'daki Dr. Fazıl Küçük Bulvarı'nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatının 31. yılında KKTC'de olmaktan mutluluk ve onur duyduğunu belirtti.
Gül, “Barış Harekatı, Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesinde bir dönüm noktasıdır. 20 Temmuz hepimiz için ulusal bir gündür. 20 Temmuz hepimizin bayramıdır. Bu mutlu günün haklı gururunu yaşamaktayız” dedi.
Kıbrıs Türk halkının, Barış Harekatı'nın sağladığı huzur ve güven ortamında kalkınma hamlelerini sürdürdüğünü kaydeden Gül, “KKTC çoğulcu demokrasisi ve çağdaş devlet yapısıyla emin adımlarla ilerlemektedir. Sağlanan başarılar övgüye değerdir ve bizim için iftihar vesilesidir. Dünya da hayranlıkla izlemektedir” ifadesini kullandı.
“ÖNEMLİ BİR DÖNEMDEN GEÇMEKTEYİZ”
“Kıbrıs Türkünün geleceği açısından önemli bir dönemden geçildiğini” ifade eden Gül, “İçinde bulunduğumuz bu dönem, milli davamız olan Kıbrıs meselesinde birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olduğu bir dönemdir” dedi.
“Kıbrıs Türk halkının bugünlere, Türkiye ile beraberlik ve dayanışma içinde ulaştığını” vurgulayan Gül, şöyle devam etti:
“Yaklaşık yarım asırdır el ele, yürek yüreğe sürdürülen hukuk ve özgürlük mücadelesinde, birlik ve beraberliği muhafaza etmek esas olmuştur. Bugün bize düşen görev, yolumuza aynı inançla devam etmektir. Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs Türkünün 1974 öncesindeki sıkıntılı günlere tekrar dönmesine müsaade etmeyecektir. Bu temel anlayış geleceği de biçimlendirecektir.”
Abdullah Gül, “Kıbrıs sorununun kalıcı ve adil bir çözüme kavuşturulmasının, Kıbrıs Türk tarafının ve Türkiye Cumhuriyeti'nin müşterek arzu ve hedefi olduğunu” belirterek, “Kıbrıs Türk halkının her zaman barış ve uzlaşıdan yana olduğunu bütün dünyaya gösterdiğini” vurguladı. Gül, şöyle konuştu:
“Ancak bu durum, Kıbrıs Türk halkının haklarından her ne pahasına olursa olsun fedakarlık yapacağı anlamına da asla gelmez. Buradan vermek istediğim mesaj, Kıbrıs Türklerinin barışçı, uzlaşmacı tavrının kesinlikle yanlış anlaşılmaması ve kesinlikle bir teslimiyetçi veyahut da sıkışmışlıktan dolayı ne pahasına olursa olsun bir çözüm yanlısı şeklinde anlaşılmamasıdır. Medeni dünyanın uzlaşmacı tavrını Kıbrıs Türkleri göstermiştir. Göstermeye de devam edeceklerdir. Ama şüphesiz ki bunun bir sınırı olacaktır, bir ölçüsü olacaktır. Varılacak çözümün, Kıbrıs Türkleri ve Rumlarının barış ve güvenlik içinde, siyasi eşitlik ve eşit ortaklık temelinde yan yana yaşayabilecekleri bir ortam sağlaması gerekmektedir.”
“KIBRIS KONUSU, ADANIN GERÇEKLERİNDEN AYRI DÜŞÜNÜLEMEZ”
“Kıbrıs konusunun, adanın gerçeklerinden ayrı asla düşünülemeyeceğinin” altını çizen Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sorunu çözmenin yolu, tecrit politikalarından değil, karşılıklı saygı ve güvenden geçer. Çözüm; eşit statüye, iki kesimliliğe, Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin devamına ve Türk-Yunan dengesinin korunmasına dayanmalı ve BM çerçevesinde bulunmalıdır.”
İki tarafın ortaya koydukları ve sergiledikleri tutumun bütün dünya tarafından yakın bir şekilde izlendiği ve değerlendirildiği umudunu dile getiren Gül, “Rum tarafının yıllardır gerçekleri çarpıtarak Kıbrıs Türk tarafını ve Türkiye'yi uzlaşmazlıkla suçlama politikası da mesnetsiz kalmıştır.”
“DÜNYA HESABINI SORMALI”
Türk tarafının, bütün dünyanın üstünde uzlaştığı bir plana ”evet” diyerek üstüne düşeni yaptığını ifade eden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Plan Türk tarafının beklentilerini tamamen karşılamasa bile, uzlaşma adına bu yapılırken, diğer tarafın da yıllardır dünyayı nasıl kandırdığı, yıllardır, 'barış, çözüm, adayı birleştirme' adı altında bütün dünyayı nasıl kandırdığı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Eminim ki dünya bu kandırılmışlığın şokunu yaşarken, bunun hesabını sormalıdır.
Bunun hesabının da sorulmasının zamanı gelmiştir. Bunun hesabının sorulmasının en iyi yolu Türk tarafına şimdiye kadar uygulanan, haksız, hiçbir mesnedi olmayan ambargoların kaldırılmasıdır. Bir gün bu ambargoları uygulayanlar utanacaklardır, içine düştükleri durumdan. Nasıl geçen sene aldatıldıklarının farkına vardılarsa, şimdi onun gereğini yapmaları gerekmektedir. Dolayısıyla Kıbrıs Türklerinin de Türkiye'nin de bütün dünyaya anlatmak istediği budur.”
Dışişleri Bakanı Gül, “Bu çerçevede Kıbrıs Türkleri, tüm dünyayla doğrudan ticaret yapabilmeli, herhangi bir kısıtlama olmaksızın doğrudan uçuşlar ve seyahatler yine başlatılabilmeli ve Kıbrıs Türkünün bu tecrit edilmiş politikası sona ermelidir” dedi.
Gül, bu böyle devam etse de, Türkiye'nin sonunda kadar Kıbrıs Türklerinin yanında olacağını belirterek, Kıbrıs Türklerine bu haksızlığı yapanların başları yerde eğik olacağını, Kıbrıs Türklerinin asla bir bunalmışlık içerisine girerek pes etmeyeceğini söyledi.
EKONOMİK POTANSİYEL
Kıbrıs Türk halkının ekonomik kalkınma ve büyümeyi sağlayacak potansiyele sahip olduğuna inandıklarını, bu yolda Kıbrıs Türklerini yalnız bırakmayacaklarını kaydeden Gül, “KKTC'nin kalkınması, Kıbrıs Türk halkının, yaşadığı büyük sıkıntı ve güçlüklerin ardından hak ettiği refah düzeyine kavuşması, bizim için öncelik teşkil etmektedir” dedi.
Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyeliğin ortak bir stratejik hedef olduğunu vurgulayan Gül, “Amacımız, halkımızın geleceğe daha büyük bir güvenle bakmasını sağlamaktır. Bu vizyon doğrultusunda, KKTC ve Kıbrıs Türk halkının AB'ye dahil olma perspektifini destekliyoruz. Ama burada şunu eklemek istiyorum: Bunlar ne pahasına olursa olsun değildir” diye konuştu.
Gül, AB'nin verdiği sözleri tutmasını, Kıbrıs Türkleri gibi Türkiye'nin de beklediğini, AB'nin prestijinin söz konusu olduğunu kaydetti.
“CAZİP BİR TURİZM MERKEZİ ORTAK HEDEFİMİZDİR”
Türk hükümetinin, KKTC ekonomisinin güçlü ve rekabetçi bir yapıya kavuşması yönünde gereken desteği sağlamaya devam edeceğini söyleyen Gül, Kıbrıs Türk halkının refah düzeyinin giderek daha da artacağını kaydetti.
Gül, iki hükümet arasında 2003 yılında imzalanan “Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü” ile 2003-2005 yılları için taahhütte bulunulan 450 milyon dolarlık finansman desteğine ilişkin sürenin, 4 Haziran 2005'te imzalanan Ek Protokol'le 2006 yılına kadar uzatıldığını ve ilave 100 milyon dolarlık finansman desteğinin sağlandığını anımsattı.
“KKTC'yi Doğu Akdeniz'de cazip bir turizm merkezi haline getirmek ortak hedeflerimizdir” ifadesini kullanan Gül, daha sonra şunları söyledi:
ELEKTRİK PROJELERİ
“Bunun için turizm sektöründe kaliteli yatak kapasitesinin artırılması amacıyla yeni bir teşvik ve kredi sistemi uygulanmaya başlanmıştır. KKTC'nin altyapı ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik projelerin uygulanması da hızla tamamlanmaktadır. Bunlara yenileri de eklenmektedir. Bu kapsamda, Güzelyurt'taki ODTÜ kampüsü Eylül 2005 ayında hizmete açılacaktır. KKTC'nin elektrik ihtiyacının karşılanması ve mevcut enerji nakil hatlarının yenilenmesi için çalışmalar sürdürülmektedir. Lefkoşa ve Gazimağusa ilçe merkezlerinin 2025 yılına kadar su ihtiyacını karşılayacak projelere 2005 yılının ikinci yarısında başlanacaktır. Diğer bölgeler için çalışmalar da sürmektedir. Kara ulaşımı için modern yol yapımı, bölgeler itibariyle devam edecektir.”
“TÜRKİYE HER ZAMAN YANINIZDA OLACAKTIR”
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, “Koşullar ne olursa olsun, Türkiye her zaman yanınızda olacaktır. Sorunlar elbirliğiyle aşılacaktır. Bu süreçte en önemli dayanağımız, karşılıklı dayanışma ve işbirliğimizdir” dedi.
Abdullah Gül, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Barış Harekatı'nı gerçekleştiren Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ve Mücahitlere huzurlarınızda bir kez daha yürekten teşekkür ediyorum. Bugünlere ulaşmamızı canları pahasına sağlayan Mücahitlerimizi ve Mehmetçiklerimizi rahmet, gazilerimizi şükranla anıyorum. 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı Kıbrıs Türk halkına ve tüm Türk ulusuna kutlu olsun.”