Alman arkeologlar, Etiyopya'da (Eski Habeşistan) Aksum'da efsanevi Seba Melikesi Belkıs'ın sarayının kalıntılarını ortaya çıkarmayı başardı.
Almanya'daki Hamburg Üniversitesi'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Alman arkeologlardan oluşan ekip, M.Ö. 10. yüzyıldan kalma sarayın kalıntılarını bir Hıristiyan krala ait sarayın kalıntılarının altında buldu.
Seba Melikesi'nin sarayının, Musevi Kralı Hazreti Süleyman'dan olan oğlu Kral Menelik tarafından yıkıldığı ve hayranı olduğu Akyıldız'a (Sirius yıldızına) dönük biçimde yeniden inşa edildiği sanılıyor.
Etiyopya'nın batısındaki Aksum kentinde kazılar ve araştırmalar 1999'da başlamıştı. Araştırmalar, Etiyopya'nın kökenlerinin yanı sıra Etiyopya'daki Ortodoks Kilisesi'nin kökenlerini ortaya çıkarmaya yönelikti.
Seba Melikesi Belkıs
Etiyopya'da, Hıristiyanlık ve Ortodoks inançları çok önemli. Habeş halkı M.S. 4'üncü yüzyılda Aksum Kralı Ezana ile Hıristiyanlığı kabul etti ve Ermenilerden sonra ya da onlarla birlikte Hıristiyanlığı resmen kabul eden ikinci halk oldu.
Habeşistan Hıristiyanlığında çok özel farklılık olduğu biliyor ve öyküsü şöyle anlatılıyor:
Habeşistan'ı Yemen ile birlikte başkent Aksum'dan yöneten Seba Melikesi Belkıs, bir gün Musevi Kralı Hz. Süleyman'ı Kudüs'te ziyaret eder.
Değişik mitolojik ögelerle örülü bir gece birlikte olurlar. Seba Melikesi'nin döndükten sonra bir oğlu olur. Oğluna İbn-el Melik ismini verir. İbn-el Melik daha sonra Habeşistan'da Süleyman Hanedanını kuracak olan I. Menelik olarak bilinecektir.
Seba Melikesi Belkıs, Etiyopya dilinde "Nigist Saba", İngilizce de ise "Queen of Sheba" olarak adlandırılıyor.
İslam'da Belkıs
Arap kaynaklarında "Belkıs" olarak adlandırılır. Kuran'daki öyküsü Eski Ahit'tekine oldukça benzerdir.
Hüdhüd kuşu, hayvanlarla konuşabilen Süleyman Peygamber'e Saba adlı bir ülkeye gittiğini ve oradaki halkın güneşe taptıklarını söyler. Süleyman melikeye kendisine itaat etmeye davet eden bir mektup gönderir.
Melike adamlarına danışır. Onlar "Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savaş erbabıyız; buyruk ise senindir, artık ne buyuracağını sen düşün" derler. Melike, elçileriyle Süleyman'a hediyeler gönderir. Süleyman hediyeleri küçümser ve Allah'ın kendisine çok daha iyilerini bahşettiğini söyler.
Cinlerden biri gidip melikeyi getirebileceğini belirtir. Süleyman'ın bilgili adamlarından biri de "Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm" der. Bu zatın, Süleyman'ın veziri Âsaf bin Berhiyâ veya Hızır olduğu rivayet edilir.
Kimin getirdiği belirtilmez. Melike gelince onun krallığının da Süleymanın ki gibi olup olmadığı sorulur. Melike aynı olduğunu söyler. Daha sonra Süleyman'ın camdan köşküne girince zemini su sanarak eteklerini toplar. Süleyman onun su değil billur olduğunu belirtir.
Rivayete göre Süleyman Peygamber bilgisine çok güvenen melikeyi şaşırtmak için camdan zeminin altından su akıtmış ve içine balıklar koymuştur. Bunu yapmaktaki amacı melikenin bilgisini zorlamak ve onu ilahi irşadı kabule hazırlamaktır.
Melike "Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmişim. Süleyman'la beraber âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum" der ve İbrahim geleneğinden gelen tek tanrılılığı kabul eder.
Bazı İslamî efsanelerde Belkıs'ın kocasının Yasir Yan'am olduğu, Belkıs'ın güneşin kız kardeşi olduğu ve babasının annesini kurtaran El Hadhad isminde bir cin olduğu söylenir.