Özellikle Doğu ve Güneydoğu'da yasadışı gösterilere katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan çocuklar, "örgüt propagandası" ve "örgüt adına suç işlemek" suçlarından yargılanıyor.
Çocuk mahkemelerinde değil, ağır ceza mahkemelerinde.
Ve yaşlarına bakılmaksızın 10, hatta 20 yıla kadar hapis cezalarına çarptırılıyorlar.
Birkaç yerel uygulamanın dışında onları mahkeme yerine okula ya da işe sevkedecek bir çalışma da yok.
Diyarbakır Barosu'nun yaptığı araştırmalarda, 1987 ile 2004 arasında bu davalara bakan Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nde iki bini aşkın çocuğun yargıladığı belirlendi.
DGM'ler kapandıktan sonra da bu davalar, özel yetkili ağır ceza mahkemelerine devredildi.
Ancak bu değişimin ardından çocuk sayısında kısa sürede ciddi artış meydana geldi. DGM'lerde 14 yılda 2601 çocuğu yargılamıştı. Ağır ceza mahkemelerinde ise bu sayıya ulaşmak sadece 4 yıl sürdü.
Peki terör olayları 90'lı yıllardan daha az olduğu halde, verilen cezalar neden artıyor?
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, çocukların bu denli ağır cezalara çarptırılmasını hakim ve savcıların yaklaşımına bağlıyor, "DGM'leri arar hale geldik" diyor.
Tanrıkulu, "Hem güvenlik güçleri hem yargıçlar daha hoşgörülüydüler ama bugün için bunu söylemek mümkün değil. Mevzuat hakimlere geniş taktir hakkı veriyor onlar da bunu cezadan yana kullanıyor. Etnik algı yüzünden adaletli ve kamu vicdanına uygun kararlar beklemek doğru değil" dedi.
Çocuklar İçin Adalet Girişimi'nin hazırladığı rapora göre, sadece Diyarbakır'da son 2 yılda 78 çocuk, toplam 175 yıl hapis cezası aldı.
Ancak dosyalardan bir bölümü temyiz için Yargıtay'a gönderildi. Bu nedenle mahkumiyet kararları ile ilgili henüz kesin bir veri yok.