TGC Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada “Yayın yasağı basın özgürlüğüne müdahale ve sansür niteliği taşıdığı için kaldırılması yönünde dava açıyoruz. Asıl olan yayın yasağı değil, halkın haber alma hakkıdır” denildi.
Açıklamada şu görüşler yer aldı:
“Basının toplumsal barışı sağlamada denetim görevi görmesi ve dördüncü kuvvet olarak adlandırılması elbette boşuna değildir. Suruç’taki vahşet gibi Ankara katliamının da sorumlularının bulunması ve gelişmelerin aktarılmasında kamu yararı vardır. Bu haberlerin yapılması kamu adına denetlemedir.
Çoğulcu, özgürlükçü, demokratik toplumlarda, düşünceyi açıklama özgürlüğü, sadece genel kabul gören ve zararsız ya da önemsiz addedilen düşünceler yönünden değil, aynı zamanda halkın bir kısmı tarafından benimsenmeyen kural dışı, hatta endişe verici düşünceler için de geçerli olmalıdır.
Kamuoyuna yansıyan olay ne kadar vahim olursa olsun halkın haber alma hakkı zedelenmemelidir. Aksi halde basın, kamuoyunun gözü kulağı olma şeklindeki hayati rolünü oynayamaz. Gerçekleri öğrenmek, bilmek herkesin hakkıdır. Bu hak zedelendiğinde gerek yargı hakkında gerek olay hakkında gerçek olmayan, spekülasyona dayanan bilgiler ortalıkta dolaşmaya büyümeye başlayacaktır ki asıl tehlike de bu olacaktır. Dolayısıyla asıl olan yasak değil, halkın haber alma hakkının sağlanmasıdır. 10 Ekim Ankara Katliamı ile ilgili getirilen yayın yasağı kararı bu nedenlerle hukuka ve yasaya aykırıdır. Yayın yasağı basın özgürlüğüne müdahale ve sansür niteliği taşıdığı için kaldırılması yönünde dava açıyoruz."