TBMM Başkanı Köksal Toptan, Türkiye'de demokrasinin geliştirilmesi durumunda, bugün yaşanan pek çok sorunun gerilerde kalacağını belirterek, ''Şimdi bizlere düşen, geçmişe takılıp kalmadan ülkemizin ve milletimizin geleceği için en doğru olan kararları almak, çalışmaları hayata geçirmektir'' dedi. Meclis Başkanı Toptan, TBMM'nin 23. Dönem 2. Yasama yılına ilişkin yasama, denetim ve yönetim faaliyetlerini içeren ''Değerlendirme Toplantısı'' yaptı. Yoğun bir tempoda görev yapan Meclisin, aynı zamanda siyasi, hukuki ekonomik ve toplumsal tartışmalarla dolu bir yasama yılını geride bıraktığını ifade eden Toptan, ''Ülkemizin zaman kaybetmesine neden olan bu süreçte Meclisimiz, büyük bir demokratik olgunluk içerisinde üzerine düşen görevleri başarıyla yerine getirmiştir'' diye konuştu.
TBMM Başkanı Toptan, sonuç itibarıyla Türk demokrasinin başarılı bir sınav verdiğini, tüm kurum ve kurallarıyla görevlerini yerine getirdiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
''Şimdi bizlere düşen, geçmişe takılıp kalmadan ülkemizin ve milletimizin geleceği için en doğru olan kararları almak, çalışmaları hayata geçirmektir. Vizyonu, gücü, hayalleri ve toplumsal dinamikleriyle Türkiye'nin enerjisini gereksiz iç tartışmalara, toplumsal gerilimlere harcamaması gerekir. Herkesin yaşananlardan dersler alarak, kısır çekişmelerden vazgeçmesi ve demokratik olgunlukla ülkesi ve milleti için el ele vermeye ve dayanışma içerisinde hareket etmesine ihtiyacımız var. Önümüzde, Büyük Önder'in hepimize gösterdiği çağdaş uygarlık hedefine ulaşma yolunda, Cumhuriyetimizin 100. yıl vizyonu bulunmaktadır.
Hiç şüphesiz TBMM, yeni dönemde yürüteceği çalışmalarla da bu vizyonuna yakışır önemli hizmetler yapacak, demokrasimizin daha da kökleşmesinde sarsılmaz bir güç kaynağı olacaktır. Bu kadar yüksek temsil oranıyla ve çeşitli yapısıyla Meclisimizin çözemeyeceği hiçbir sorun yoktur. Yeni dönem Meclisimizin AB hedefine uygun şekilde demokrasimizi ve ekonomimizi güçlendirerek toplumsal barışa ve kaynaşmaya büyük katkılarda bulunacağına inancım tamdır. Türkiye'nin değişiminde itici ve yönlendirici gücü olan Meclisimiz, ülkemizin temel sorunlarını çözme, demokrasiyle taçlanmış Cumhuriyetimizin tüm niteliklerini koruyup ilelebet yaşatma konusunda gayretle çalışmaktadır, bundan sonra da çalışmaya devam edecektir.''
-''MİLLETE YENİ HEDEFLER GÖSTERMEK GÖREVİMİZ''-
Meclis Başkanı Toptan, iktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplum örgütleriyle, güçlü basınıyla ve halkla hep birlikte özgürlükleri daha da genişleterek Türkiye'nin; insanlarının yüzü gülen, kalkınmış ve demokrasisi güçlenmiş bir ülke haline getirilmesi gerektiğini bildirdi.
''Türkiye'de demokrasiyi geliştirdiğimiz sürece bugün yaşanan pek çok sorunun da gerilerde kaldığını hep beraber göreceğimize yürekten inanıyorum'' diyen Toptan, şöyle devam etti:
''Ne kadar ağır ve güç olursa olsun, demokrasi içerisinde çözemeyeceğimiz sorun, aşamayacağımız engel yoktur. Milletimize yeni hedefler, yeni açılımlar, yeni vizyonlar göstermek bizim görevimizdir. Türkiye'nin enerjisini tüketen kısır tartışmalardan kurtularak bir an önce demokratik standartları yükselten, özgürlükleri genişleten çağdaş bir Anayasaya kavuşması gerektiğine inanıyorum. Bunun için Meclisimizin önümüzdeki yasama yılında, tüm kesimleri içine alan geniş katılım ve mutabakatla yeni bir Anayasanın hazırlanması için çalışacağı umudunu taşıyorum. Yüce Meclisimiz, bugüne kadar ülkemizin önünde yeni ufuklar açan, kaderini belirleyen bir çok kararı aldı, bundan sonra da almaya devam edecektir.
Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerini sürdüren bir ülke olan Türkiye'nin demokrasisinin teminatı Meclisimiz, bu tarihi misyonunu yeni dönemde de yerine getirecektir. Bu konuda Cumhuriyetimizin kurucusu, Meclisimizin ilk Başkanı Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve O'nun ilkeleri en büyük rehberimizdir.
Parlamentomuzun önümüzdeki dönemde bizden beklenen sağduyu, hoşgörü, karşılıklı saygı ve uzlaşma anlayışı içerisinde, ayrışılan değil, ortak buluşulabilen noktaları aramaya çalışarak faaliyetlerini sürdüreceğine yürekten inanıyorum.''
''HERKESİN, TSK GÜNLÜK SİYASETİN DIŞINDA TUTLMALI
Toptan, 23. Dönem 2. Yasama Yılını değerlendirme toplantısında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın Türkiye'ye yapacağı ziyaretinde ''Anıtkabir'i ziyaret etmemesi' ile ilgili görüşlerinin'' sorulması üzerine Toptan, Dışişleri Bakanı ve diplomatların bu konuda gerekli değerlendirmeleri yaptığını söyledi.
Köksal Toptan, ''Mevcut tabloda Anayasa değişikliği için muhalefetin belli istekleri var. Nasıl bir uzlaşma sağlanacak, Meclis Başkanı olarak siz üzerinize düşeni nasıl gerçekleştireceksiniz? Uzlaşma Komisyonu kurulmasından bir sonuç elde edilebilir mi?'' sorusuna yanıt verirken, başta Anayasa, arkasından TBMM İçtüzüğü olmak üzere bazı konularda gelecek dönemde Parlamentoda yoğun çalışma yapılacağını umduğunu belirterek, bu nedenle yeni yasama yılı başında partiler arasında ortak noktaların tespiti amacıyla bazı çalışmalar yapılması için Başkanlık olarak üzerlerine düşen görevi yapacaklarını bildirdi. Toptan, ''Önümüzdeki günlerde size daha ayrıntılı bilgi verebilirim ama şu anda söyleyebileceğim sadece bu. Ama o konuda mutlaka bir gayret içerisinde olacağım'' dedi.
Bir soru üzerine, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Edibe Sözen'in gençleri korumaya ilişkin teklifini ya da önerisini görmediğini kaydeden Toptan, bunu görmeden değerlendirme yapmasının yanlış olacağını ifade etti. Konuyu bugün bir gazetede haber olarak gördüğünü belirten Toptan, bunun dışında bilgisi olmadığını söyledi.
-YAŞ KARARLARI-
TBMM Başkanı Toptan, ''YAŞ kararlarında ihraç çıkmaması tartışma yaşandı. CHP ile Genelkurmay arasında da tartışma yarattı. Hem ihraç kararı çıkmaması hem de Genelkurmay Başkanı'na emekliliğinde kullanılmak üzere alınacak zırhlı araç konusu... Siyaset ile askerin bu yöndeki tartışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''Spesifik olarak CHP ile Genelkurmay arasındaki tartışma konusunda bir değerlendirme yapmam. Bunu doğru da bulmam... Ancak, hepimizin, herkesin tüm milletimizin gözbebeği olan TSK'nın günlük siyasetin dışında tutması gerekir. TSK, yıllardan beri Türkiye'nin güvenliği, terörle mücadele adına çok büyük bir mücadeleyi büyük bir özveriyle, çok da fazla şehit vermek suretiyle yerine getirmeye çalışmaktadır. Böyle olunca, elbette TSK da bu devletin bir kurumudur. TSK ile ilgili çeşitli görüşler de elbette ki bu özgürlük ortamında dile getirilebilir, eleştiriler yapılabilir. Ama bunları yaparken, kurumsal olarak TSK'nın yıpranmasına neden olabilecek söz ve davranışlardan kaçınmak gerekir. Bunu herkes, hepimiz için söylüyorum. Bu vesilelerle, büyük hizmetler yapan ve son YAŞ kararıyla emekli olan komutanlarımıza teşekkür ediyor ve bundan sonraki yaşamlarında sağlıklı ömürler diliyorum, yeni gelen komutanlara da başarılar diliyorum. Sanıyorum bu tartışmalar kısa zamanda yerini daha dikkatli olmaya sevk edecektir. Bu konuda ayrıntılı; çok öze inen, çok spesifik değerlendirme yapmayı da doğru bulmuyorum.''
-REKTÖR ATAMALARI-
Toptan, ''Rektör atamalarıyla ilgili tartışmalar var. Üniversitelerde türbana karşı çıktığı için bazı rektörlerin atanmadığı görüşler var. Siz bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine, konuyla ilgili yasanın Milli Eğitim Bakanlığı döneminde yapıldığını hatırlatarak, ondan önceki dönemde ise YÖK'ün 3 aday belirlediğini, Cumhurbaşkanının bu adaylar arasından atama yaptığını anımsattı.
1992 yılındaki değişiklikle, üniversite öğretim üyelerinin de seçim sürecinde söz sahibi yapılmasını istediklerini kaydeden Toptan, bu nedenle üniversitelerin 6 aday seçmesini, YÖK'ün bu 6 adayı 3'e indirmesini, Cumhurbaşkanının önüne bu adaylardan üçünün adının götürülmesini uygun bulduklarını ifade etti.
Mevcut sistemin tartışılabileceğine işaret eden Toptan, şunları söyledi:
''Elbette, bu sistem tartışılabilir. Ama mevcut anayasa düzeni içinde o tarihte daha iyi bir yol ve yöntem bulamadık. Kabul etmek lazım ki üniversitelerimiz, her sene, her dönem biraz daha iyileştirmek suretiyle bu haklarını da iyi kullandılar. Genelde de hem YÖK hem de cumhurbaşkanları, üniversiteden çıkan o iradeye önemli ölçüde özen gösterdiler. Ama anayasa ve yasa, 6 adayın üniversite tarafından tespit edilmesini, YÖK'ün 6 adayı 3'e indirilmesini, Sayın Cumhurbaşkanının da o 3 kişiden birini atamasını öngörmektedir.
O nedenle, 'YÖK ve Sayın Cumhurbaşkanına ait olan bu yetkiyi tartışmamak lazım gelir' diye düşünüyorum. Elbette tek tek ele aldığınız zaman herkesin beğenmediği, sevinmediği ya da sevindiği atamalar ortaya çıkmış olabilir. Daha önceki cumhurbaşkanlarımız da bu haklarını kullanmışlardır. Anayasa ile verilmiş bir hakkın nasıl kullanılacağına, neye göre cumhurbaşkanlarının böyle bir tercihte bulunduğuna biz karışamayız, karışmamamız lazım. O zaman dönüp bize derler ki 'Anayasa böyle... Cumhurbaşkanı ve YÖK'e bu hakkı veriyor, değiştirin Anayasayı, nasıl doğruysa öyle bir düzenleme yapın, rektörler de ona göre seçilsin.' Bu mevcut anayasal düzen böyle kaldığı takdirde, Sayın cumhurbaşkanlarının yapmış olduğu tercihlere saygı göstermek gerekir diye düşünüyorum. Bu onların takdiridir. Anayasanın kendilerine verdiği takdir haklarını kullanmaktadırlar. Ona ilave başka yorum yapmamak lazım diye düşünüyorum.''
''YENİ ANAYASA YAPIMINDA DOKUNULMAZLIK DA ÜZERİNDE
DURULMASI GEREKEN ÖNEMDEDİR''
''Anayasa Mahkemesinin Anayasa değişiklikleriyle ilgili verdiği karar nedeniyle üzerinde bir baskı unsuru hissedip hissetmediği'' sorusuna, ''Hayır'' diyen Toptan, Türkiye'de Anayasa değişiklikleriyle ilgili tartışmaların yıllardan beri yapıldığını hatırlattı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın açıklamasından sonra değil, öncesinde Anayasa değişikliklerinin daha çok tartışıldığını ancak bir türlü hayata geçirilemediğini anlatan Toptan, ''Yapılacak Anayasa değişiklikleri çalışmalarını, Anayasa Mahkemesi kararları ve Başkanın açıklamalarıyla ilişkilendirmemek lazım'' dedi.
Toplumun hemen hemen tüm kesimlerinin yeni Anayasa yapımı konusunda görüş birliği içinde olduğunu belirten Toptan, ''Yapılacak iş, bu görüş birliğini, uzlaşılan bir metin haline getirmeye çalışmaktır. Biz de önümüzdeki yasama yılında bunu yapmaya çalışacağız'' diye konuştu.
Bir gazetecinin ''Gerginliklerden kaçınılması yönünde bir çağrı yaptınız. TBMM Başkanı olarak yeni yasama yılı başında, iktidar ve muhalefet liderlerini bir araya getirme gibi bir programınız var mı? Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, partilerin kapatılmasını zorlaştıracak Anayasa ve yasal düzenlemelerin yapılması çağrısı yaptı. Bu da gündeminizde olacak mı?'' sorusu üzerine Toptan, şöyle konuştu:
''Gerektiğinde... Tabii siyasi parti liderlerimiz birbirleriyle diyalog içerisinde olan, zaman zaman konuşan değerli ve saygın kişiler, toplumun önderleri... Gerektiğinde elbette bir araya da gelirler.
'Anayasa değişikliği mutlaka gündeme gelmelidir' sözüm, Anayasa Mahkemesi Başkanının sözleriyle çok bağlantılı değil. Öteden beri yeni bir Anayasa yapılması gerektiğini tartışıyor, konuşuyoruz, daha demokratik bir anayasa yapılmasından söz ediyoruz. O nedenle yapılacak Anayasa değişikliğini, salt siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştırıcı önlemleri düzenler noktasıyla örtüştürmeye çalışırsak yanlış bir değerlendirme yaparız ve amacımızdan da saparız. Yapılacak görüşmelerde, öyle bir düzenleme ihtiyacı ortaya çıkarsa onu Parlamento değerlendirir ve gereğini yapar ama başlangıç noktamız o değil.''
-''YORUM GETİRMEMİZ DOĞRU OLMAZ''-
Bir gazetecinin rektör atamalarına ilişkin olarak ''Oy ve katılım noktasında çok söylemi olan bir Cumhurbaşkanımız var, siyasetten geliyor. Önceki Cumhurbaşkanımız ile kıyasladığımızda, aslında bu seferki seçmen iradesinin önümüzdeki dönemlerde bu kadar olmamıştı, yüzde 50'ye yakın bir oynama var. Üniversitelerden istifalar var. Cumhurbaşkanı'nın herkesi kucaklayıp kucaklamayacağı konusunda uzun süredir devam eden tartışma vardı. Bu çerçevede daha orta yolcu bilinen bir Köksal Toptan, 'oya daha çok önem verilseydi' diye düşündü mü? sorusuna Toptan, gülerek, ''Sayın Cumhurbaşkanının takdirine bizim müdahale etmemiz zaten söz konusu olamaz da çok da yorum getirmemiz doğru olmaz diye düşünüyorum'' dedi.
-''ANAYASA YAPIMCISI MECLİS FİKRİM, ÇOK FAZLA İLGİ GÖRMEDİ''-
Anayasa değişiklikleriyle ilgili çağrısını hatırlatan gazetecinin, ''köklü bir anayasa değişikliğinin Kurucu Meclis tarafından yapılmasını vurguladınız. Şimdi de aynı görüşte misiniz?'' sorusunu Toptan, şu karşılığı verdi:
''Türkiye, Anayasa değişikliği yapacaksa, mevcut anayasanın değiştirilmesine ilişkin usul ve esaslar çerçevesinde bunu gerçekleştirecektir. Türkiye, yeni bir Anayasa yapacaksa, o benim önerdiğim ama üzülerek ifade edeyim, benden başka da çok fazla kişinin pek itibar etmediği ve inanmadığı yolu deneyecektir. O yol ne? Mevcut parlamentonun yanında, bir Anayasa yapımcısı meclis... Kurucu değil, bir Anayasa yapımcısı meclis... Onunla ilgili bir kanun çıkarılır, burada bu meclisin nasıl teşkil edilebileceği düzenlenir. Ben örnek olarak demiştim ki 150 kişilik bir meclis düşünülebilir. Bunun 100'ü seçim yoluyla, 50'si çeşitli sivil toplum örgütlerinin, kamu kurumları ve üniversitelerin temsilcisi olarak gelir. Belli bir süre verilir, örneğin 2 yıl denir. Yeni bir Anayasa yapımı sağlanır, oradan çıkan metin halkoyuna sunulur, kabul edilirse yürürlüğe girer. '1982 Anayasası' yerine, '2009 veya 2008 Anayasası' ortaya çıkmış olabilir. Ama benim bu fikrim çok fazla ilgi yahut itibar görmedi.''
-DOKUNULMAZLIK DOSYALARI-
Toptan, ''Bu yasama yılında da milletvekili dokunulmalık dosyalarıyla ilgili dokunulmazlıkların kaldırılması kararı verilmedi. 22. Dönem'den beri bu devam ediyor. Siz 45 yıllık siyasetçi olarak bunu nasıl değerlendiriyorsunuz, hiç rahatsız olmuyor musunuz?'' sorusuna karşılık, şöyle konuştu:
''Dünyanın bütün demokratik parlamentolarında, yasama organı üyeleri, dokunulmazlık zırhıyla korunmaktadır. Dokunulmazlık; ya yumuşak dokunulmazlık ya da çok sert katı dokunulmazlık dediğimiz iki şekilde ortaya çıkmaktadır. Batı demokrasileri genelde yumuşak dokunulmazlık dediğimiz, parlamenterin yasama faaliyetleriyle ilgili söz ve davranışlarını koruma altına alan bir içerik taşırken, katı dokunulmazlık trafik suçuna kadar bir korumayı kanatlar altına alıyor. Zannediyorum şikayetlerin önemli bölümü de ondan kaynaklanıyor. O bakımdan yeni Anayasa yapımında bu dokunulmazlık hükmünün de üzerinde durulması lazım gelen bir önemde olduğunu düşünmekteyim. Bunun dışında geçmiş uygulamalara baktığımızda genelde yasama dokunulmazlığıyla ilgili gelen dokunulmazlık tezkerelerinin çok büyük bölümünün yasama dönemi sonuna bırakıldığını görmekteyiz. Bu dönemde de Komisyon ve Genel Kurulumuz aynı uygulamayı sürdürmektedir. Ama bu mutlak bir hüküm değil, istediği takdirde istediği kişinin dokunulmazlığını da kaldırabilir. Özünde bizim dokunulmazlık kavramı üzerinde tartışma yapıp, bu katı dokunulmazlıktan daha dar kapsamlı daha yumuşak bir dokunulmazlığa geçmemiz lazım. O doğru olur diye düşünmekteyim.''
Toptan, ''Türkiye'de baştan sona yeni bir Anayasa yapılmasını gerçekçi buluyor musunuz, bu siyasi atmosferde mümkün mü?'' sorusuna, ''Yepyeni bir anayasa için uygun bir konjonktürün olduğunu söyleyemem, o nedenle olabildiği kadar Türkiye'nin daha demokratikleşmesini sağlayacak ve üzerinde geniş uzlaşma sağlanması mümkün olabilecek bir anayasa değişikliği olabilir'' karşılığını verdi.