Gıda Güvenliği Derneği Başkanı, “İnternette dolaşan sağlıkla ilgili bütün o e-mail’leri inceliyoruz, şimdiye kadar biri bile ismi verilen profesör tarafından yazılmış çıkmadı” diyor
Türkİye’de gıda sektörünün yüzde 70’i kayıt dışı... Yüzde 30’u oluşturan kayıtlı gıda üreticileri ise rakiplerinin kaçak güreştiği sektörde bir de yanlış bilgilendirme yapan e-mail zincirleri ve eksik bilgiye dayanan sağlık haberleri ile mücadele ediyor.
Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner bu mail’lerin tamamının yanlış bilgilendirme olduğunu vurguladı: “İnanın biz internette dolaşan sağlıkla ilgili tüm mail’leri inceliyoruz, daha bir tanesi bile doğru çıkmadı. Hepsinin altında bir profesörün ismi olur biliyorsunuz, bu profesörleri arıyoruz, tümü ”İsmimi kullanmışlar, ben böyle bir yazı yazmadım” diyor.
Peki bu mail’ler niye atılıyor? Saner’in verdiği bilgiye göre bu tip mail’ler yurtdışına mail adresi satanlar tarafından gönderiliyor ve hızla yayılıyor. Bir mail birkaç adrese gittikten sonra çarpan etkisiyle binlere, yüzbinlere ulaşıyor, zincirin bir noktasında maili atan kişiye geri dönüyor ve o zamana kadar gezdiği tüm mail adreslerini ele veriyor. Bu kişiler yurtdışında “Türkiye’den satılık e-mail adresi” diyerek bu mail adreslerini satarak para kazanıyor. Birçok insan da gıda alışkanlıklarını bu yanlış bilgiler ışığında yeniden şekillendiriyor.
Tavukta hormon olur mu
Sağlık şu anda herkesin en hassas olduğu konu. Bu nedenle yanlış bilgilendirme yapan e-mail’ler büyük bir hızla yayılıyor ve bu yanlış mailler nedeniyle kayıt içindeki gıda üreticileri büyük töhmet altında kalıyor. Bu mücadelede bazı firmalar dava yoluna gidiyor, dedektif gibi maili dolaştıran kişiyi arıyor, bazı firmalar ise sektör olarak dernekleşerek ’Hayır bütün bu bilgiler yanlış’diyor.
Margarin üreticilerinin “Margarin bitkiseldir, söylendiği gibi kolestrol yapmaz” diyerek kurduğu MÜMSAD bu konuda en son örneklerden biri. Asıl savaşı kuş gribi sırasında veren markalı tavuk üreticileri de Türkiye’de yüzde 90’ı kayıtiçinde olan tek sektör olarak, kendilerini savunmak için Sağlıklı Tavuk Bilgi Platformu’nu kurdu. Platformun ve CP Türkiye’nin Başkan Yardımcısı Nezih Gencer, “Kuş gribi sırasında sektörümüz kendini yeniden var etti. Markalı üreticiler olarak biz kayıt içindeyiz ve sürekli denetleniyoruz. Düzenli olarak tavuklarımızdan örnekler alınıyor. Bugüne kadar bir tek tavuğumuzda bile sağlığa zararlı bir maddeye rastlanmadı. Bırakın hormon gibi zararlı katkı maddeleri vermeyi, tavuğa verdiğimiz yemi bile sterilize ediyor, tertemiz kümeslerde besliyoruz. Hayvansal proteinin çok az tüketildiği ülkemizde tavuk çok sağlıklı ve çok ucuz bir ürün. Tüm çiftliklerimiz günde 24 saat tüketicilerin denetimine açık” diyor.
Tek çıkar yol marka
Batılı ülkeler sağlıklı beslenmek için organik ürünlere yöneliyor. Türkiye’de ise organik ürünlerden bile şüphe edilen, kayıt dışının kayıt içini zorladığı bu ortamda biz ne yapacağız? Veteriner Halk Sağlığı Derneği Bilim Kolu Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere bu soruyu, “En temel önlem, açık satılan her türlü gıda ürününden uzak durmak, denetlenen, markalı ürünleri kullanmak” sözleriyle cevaplandırıyor.
DEHŞET VERİCİ BİR HİKAYE
Biz neler yiyoruz?
AB Gıda Güvenliği Programı, ürünlerinde sağlığa zararlı tarım ilacı kalıntısı çıkan ülkeleri alarm programına alıyor. Burada Türkiye tüm dünyada 2006’da en kötü üçüncü ülkeyken 2007’de ikinciliğe yükseldi. Yani ürünleri en çok alarm veren ikinci ülkeyiz. Tarım ilacı kalıntısı hepimizin sağlığını tehdit ediyor.
Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Saner, şu dehşet verici hikayeyi anlattı: “Muğla’da bir tarım ürünleri ihracatçısıyla karşılaştım. Ürününde yüksek düzeyde zirai ilaç kalıntısı çıkmış, Avrupa’ya ihraç edememiş. ’Ne yapacaksınız, iç pazara mı verdiniz?’ dedim. ’Yok, o kadar yüksek çıkmadı, Makedonya’ya satacağım’ dedi. Bazı üreticiler, zararlı kalıntı düzeyi hiçbir ülkenin almadığı kadar yüksekse, o ürünü iç pazara veriyor. İç pazarda bir denetim yapılamıyor.”