Sırbistan, Gürcistan ve Ukrayna’daki turuncu devrimleri, CIA’nın yan kuruluşlarının yaptığını bilmeyen yok. Zaten Mark MacKinnon’un, Yeni Soğuk Savaş kitabında belirttiği gibi, NED (Demokrasi İçin Ulusal Bağış) adlı çete organizatörü kuruluşu tasarlayanlardan Senatör Allen Weinstein, “Bizim bugün NED olarak yaptığımız, 25 yıl önce CIA tarafından gizlice yapılıyordu” demektedir.
***
NED, NDI ve IRI gibi kuruluşlar ile Soros’un Açık Toplum Enstitüsü’nün ortaklaşa sürdürdüğü plân çok açık.
Turuncu devrim yapacakları ülkedeki muhalifleri arayıp buluyorlar. Yaptıkları görüşmeler sonucunda önce büro masraflarını veriyorlar, sonra gazete, dergi çıkarmalarını, radyo ve televizyon kurmalarını sağlıyorlar.
Gençleri, hangi temalar üzerinde eğitmeleri gerektiğini, ABD’de sadece bu işler için çalışan kuruluşlarda belirlenen sloganlar çerçevesinde gösteriyorlar.
Seçimlere çok büyük önem veriyorlar. İktidarın yıpratılması için çok özel sloganlar üretiyorlar. Seçim sandıklarından çıkan sonucun muhalefet aleyhine ilan edilmemesi için sandık kurulu tutanaklarını takip ederek, anında dünya basınına bildirecek bir ekip oluşturuyorlar.
Sonra gösterilere başlatıyorlar. 20 kişi, 200 kişi, 2000 kişi, 20 bin kişi, derken 50 bine, 100 bine, hatta Ukrayna’da olduğu gibi bir milyon göstericiye kadar ulaşabiliyorlar.
Sırbistan’da yetiştirilen Otpor adlı örgütün militanları daha sonraki turuncu devrimler için Gürcistan’a, orada işleri bittiğinde de Ukrayna’ya gönderildi. Üçünde de başarılı oldular.
Otpor’un yöntemleri Türkiye’de de aynen uygulanıyor.
Açık Toplum Enstitüsü, Açık Radyo gibi uygulamalar aynen tekrarlanmıştır. Farkındaysanız son günlerde ağızlarında düdüklerle bazı uyduruk eylemler yapan gençler var. İşte bunlar adeta serada yetiştirilen ruhsuz eylemcilerdir. Cep harçlığına vatanlarını satmaktadırlar!
Fakat Türkiye’de Sırbistan, Gürcistan ve Ukrayna tipi turuncu devrim yapılamayacağını bilen ABD, önce programını CFR’nin gönderdiği turuncu parti AKP’yi destekledi. Tıpkı, yukarıdaki üç ülkenin muhalif liderlerine yaptığı gibi daha hiçbir sıfatı olmadığı halde Tayyip Erdoğan’ı başkan düzeyinde ağırlayarak öne çıkardı. Seçimi kazanmasını sağladıktan sonra da bir taraftan ülke ekonomisini devraldılar, diğer taraftan, Türkiye’yi içinden çıkılmaz bir şekilde borçlandırdılar. Düzenin yürümesi için ekonomiyi sıcak para ile ayakta tuttular. Halen de tutuyorlar.
***
Demek ki, asıl turuncu devrim Türkiye’de yapılmıştır. Fakat yine de Türkiye’nin savunma mekanizmaları, direnç gücü vardır.
İşte son zamanlarda gördüğümüz uygulamalar, Türkiye’nin sivil direncini tamamen etkisiz bırakmaya dönüktür.
Peki, Türk ordusunu ne yapacaklar?
Türk ordusu, NATO ordusu olsa da milli ordu niteliğini korumaktadır. Dolayısıyla ordu ile halk arasında sorun çıkarmaları gerekiyor ki ordunun etkinliği ve direnç gücü de kırılsın!
28 Şubat ve 27 Nisan bildirileri ve türban tartışmaları, yazık ki buna hizmet etmiştir.
Bu bildirileri hazırlayanlar, sosyal psikolojiyi hiç bilmeyecek kadar cahil olmadıklarına göre, Türk ordusu ile Türk halkının arasını açmak için mi çalıştılar? Kutlu Doğum ile 23 Nisan Milli Egemenlik Bayramı’nı aynı güne denk getirenler, Sabetaycı olduğu bilinen profesörlerle güya milli mesaj vererek halkın milliyetçilikten veya ulusalcılıktan soğumasını sağlayanlar, bu emri kimden alıyordu?
Milli ve dini değerleri karşı karşıya getirmek operasyonunu kim akıl etmişti?
Sadece laikliği gözeterek, milli birlik ve beraberliğini korumuş bir ülke var mıdır?
***
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, CIA’nın yan kuruluşu olan kuruluşların, turuncu devrim operasyonuna hazırlanmasını daha ne kadar seyredecek?
Soros çetesi soruşturması ne zaman açılacak?
Bir taraftan milliyetçilerin, ulusalcıların ve ordunun direnci kırılmak istenirken, diğer taraftan Soros çetesinin sokaklara hakim olarak TBMM’yi işgal etmesini mi bekleyeceğiz?
ARSLAN BULUT