ERDOĞAN'E TEŞEKKÜR ETTİ
Orhan Uğuroğlu, bugün Yeniçağ gazetesindeki köşesinde dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
"Özgür gazeteciliğimden asla geri adım atmam çünkü mesleğime aşığım" diyen Uğuroğlu, "Kaçmayın şerefsizler, gelin erkekçe dövüşelim diye bağırdım. 50 yıllık gazeteciden korktular arkalarına bakmadan kaçtılar. Bu zavallıları bana gönderenler de korkak insanlardır, kahpe, kalleş insanlardır" dedi.
Uğuroğlu, kendisi birçok siyasi kişiliğin arayıp geçmiş olsun temennisinde bulunduğunu da ifade ederken, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un da kendisini arayarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçmiş olsun dileklerini ilettiğini söyledi.
Altun'un, "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Erdoğan'ın 'Üzüntülerini ve geçmiş olsun' dileklerini iletiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı menfur saldırı haberini alır almaz gerek Adalet Bakanı Sayın Abdülhamit Gül'e gerek İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu'ya gerekli talimatları vererek azmettiricilerin de ortaya çıkartılması talimatını verdi. Çok geçmiş olsun" dediğini aktaran Uğuroğlu, yanında olan herkese teşekkür etti.
Uğuroğlu, "İyi ki varsınız. Verdiğiniz güç ile dimdik ayakta, görevimin başındayım…" dedi.
Orhan Uğuroğlu'nun yazısı şu şekilde:
"Tam 50 yıldır özgür gazeteciyim. Yazılarımı takip edenler bilirler. Merhum Babam Faik Uğuroğlu, merhum abim Alirıza, canım kardeşim Saruhan evlatlarım Alper ve Alp ile kızım Nilay da gazeteci.
Mesleğimi inançla, gururla, onurla yapıyorum.
Hepiniz biliyorsunuz; malum, kara haber tez duyulur, mübarek Cuma günü alçakça bir saldırıya maruz kaldım.
"Öldürmek" kastı ile saldıran 3 kişi, "Bahçeli hakkında yazıyorsan hesap vereceksin… Ülkücüler hesap sorar… Geber, geberteceğiz" diye sloganlar atarak arkamdan saldırdılar.
Enseme yumruk ya da çok sert bir cisimle vurup, tekme atıp çelme takarak yere düşürdüler.
Yerde daha kolay saldıracaklardı ki fırlayıp kalkarak elimdeki pazar arabasını savurarak onlara vurdum.
Polis!.. diye bağırdım kaçmaya başladılar.
Komşu, camdan araba olduğunu gösterince cep telefonum ile şoförün ve aracın resmini çekmek istedim.
Ancak çok hızla "öldürmek" kastı ile aracı üzerime sürdü ve sağ kalçama ve baldırıma şiddetle çarpıp yere düşürdü.
***
Değerli okurlarım,
Ben 18 sene basketbol oynadım. Askerliğimi Komando Asteğmen olarak yaptım.
Vatan hainleri ile, teröristlerle Yüksekova'da asteğmen olarak defalarca çarpıştım.
Kollarımda Kütahyalı Mehmet Günaydın şehit düştü.
Askerlerim, kahraman Mehmetçiklerim yaralandı.
14 terörist etkisiz hale getirildi 1981'de…
Bu vatan hainlerinden korkmadığım gibi böyle pusucu alçaklardan da asla ve asla korkmam.
Allah'a verilecek bir can borcum var. Onu da Allah'tan başka kimse alamaz.
Asla korkmam, korku duygusu bende yoktur.
Özgür gazeteciliğimden asla geri adım atmam çünkü mesleğime aşığım.
Ben gazeteciyim, gazeteci olarak da Allah nasip ederse çalışarak, üreterek bu hayata veda etme azmindeyim.
***
Değerli okurlarım,
Evet, biraz büyüdüm 70 yaşına geldim ama bana saldıranlardan daha cesurum.
Onlar korkak zavallı maşalar.
Kaçmayın şerefsizler, gelin erkekçe dövüşelim diye bağırdım.
50 yıllık gazeteciden korktular arkalarına bakmadan kaçtılar.
Bu zavallıları bana gönderenler de korkak insanlardır, kahpe, kalleş insanlardır.
Yüzüme bakamazlar, ortaya çıkamazlar…
- Türkiye'de özgür medya olmazsa, demokrasi olmaz,
- Demokrasi olmazsa fikir özgürlüğü olmaz,
- Fikir özgürlüğü olmazsa diktatörlük olur,
- Diktatörlük olursa özgür yargı olmaz,
- Özgür yargı olmazsa Adalet olmaz,
- Adalet olmazsa devlet olmaz, olamaz…
***
Değerli okurlarım,
Beni arayarak dedi ki;
"Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Erdoğan'ın 'Üzüntülerini ve geçmiş olsun' dileklerini iletiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı menfur saldırı haberini alır almaz gerek Adalet Bakanı Sayın Abdülhamit Gül'e gerek İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu'ya gerekli talimatları vererek azmettiricilerin de ortaya çıkartılması talimatını verdi. Çok geçmiş olsun" dedi.
Sayın Altun'un sözlerini haber olarak da okuyabilirsiniz.
- Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun'a,
- Adalet Bakanı Sayın Abdülhamit Gül'e,
- Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'ye,
- CHP lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na,
- İlk arayan İYİ Parti lideri Sayın Meral Akşener'e,
- Gelecek Partisi lideri Sayın Ahmet Davutoğlu'na,
- Saadet Partisi lideri Sayın Temel Karamollaoğlu'na,
- Demokrat Parti lideri Sayın Gültekin Uysal'a,
- Genç Parti Onursal Başkanı Sayın Cem Uzan'a,
- Büyük Birlik Partisi lideri Mustafa Destici'ye,
- Doğru Parti lideri Rıfat Serdaroğlu'na,
- AK Parti Grup Başkanvekili Sayın Bülent Turan'a,
- AK Partili eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'a...
Her partiden yüzlerce milletvekiline ve özellikle Ankara Valisi Sayın Vasip Şahin nezdinde beni evimde gibi ağırlayan ve müthiş destek vererek suçluları yakalayan Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün kahraman polislerime şükranlarımı sunarım.
Arayan kahraman Türk askerilerine; muvazzaf ve emekli ordu mensuplarına teşekkürlerimi ve minnet duygularımı sunuyorum.
Aileme, can dostlarıma da gösterdikleri destek nedeniyle diyorum ki;
- İyi ki varsınız. Verdiğiniz güç ile dimdik ayakta, görevimin başındayım…
***
Olay sonrasında polis, sağlık raponu alınması için beni devlet hastanesine götürdü. Doktor beyin tomografisi çekilmesini istedi. Başörtülü bir hanım kızım beni televizyondan tanıdı ve olayı sordu.
3 kişinin saldırdığını söyledim.
Tomografi çekimi bittikten sonra bilgisayarda sonuca bakarken beynimde hasar olup olmadığını sordum. Beynimde hasar olmadığını belirtti.
Dedim ki: Bana saldıran 3 kişi de tomografi çektirseler acaba beyinleri nasıldır?
Hanım kızımın cevabı çok anlamlıydı; "Onlarda beyin yok ki!.."