Halk TV'de hakkındaki iddialara yanıt veren gazeteci Veyis Ateş, "Benim bir teknem hiçbir zaman olmadı. Beni Cihan Ekşioğlu davet etti. Bahsedilen sıralarda zaten tatildeydik. Paramount Otel'den daha lükslerini de gördüm" dedi.
Halk TV'de İsmail Saymaz'ın sorularını yanıtlayan gazeteci Veyis Ateş, hakkındaki iddialara yanıt veriyor.
Ateş'in açıklamalarından satır başları şöyle:
- İlk gün sana dedim ki bir süre daha konuşmayacağım ama söz konuşmaya karar verirsem ilk sana konuşacağım dedim, bu yüzden teşekkür ederim. Halk TV'ye teşekkür ederim, ekranlarını bana açtığı için. Ben de bir sürü sorular aldım, ben de şunu istiyorum ki olmayan, atlanan bir şey olursa cevap vermek isterim.
- Sezgin Baran Korkmaz'la ben Temmuz 2020'de, 20'leri olabilir, meşhur Paramount Otel'e davetli olarak gittim. Ben zaten Bodrum'da tatildeydim. Arkadaşımın teknesindeydim. Ben o tekneye bindikten, İstanbul'a döndükten sonra orada çekildiğim bir fotoğrafı attım, Instagram'a koydum. Bizim aramızda geçen diyalogla, benim bir teknem yok. Benim arkadaşlarımın teknesi. Paramount Otel'e Cihan Ekşioğlu beni davet etti. Bir defa gittim. Ya cuma ya da cumartesi pazar akşamı, para ödemedim, davetli olarak gittim. Bu ve benzer otellere davetli olarak zaten gittim. Daha lükslerine de gittik, gördük. O günün kaldığım sabahın ertesi sabahı kahvaltı sofrasında biri yanıma geldi, merhaba ben Sezgin Baran Korkmaz dedi. Tanışma bir. Temmuz dediysem, eylül ekim gibi olabilir, bir balıkçının kapısında bir kez daha tanıştık. Bu ikinci. Sonrasında aradan...
- O tatil buraya gelecek tatili ne zaman, bir kez daha tatile gitmek istemişim. Arkadaşlarımızla kendi Instagram hesabımda goy goy yapıyoruz. Bakılsın bugüne kadar tekne almış mıyım, satmış mıyım. İş adamı bir arkadaşımın iş adamı bir arkadaşıyla teknede fotoğrafım var, onu da linç ettiler.
- Savcılığa başvuracağım, soruşturulsun isteyeceğim. Herhangi bir şekilde servet çoğalması, aşırı zenginleşme var mı hepsini buyursunlar araştırsınlar.
- (Sezgin Baran Korkmaz) Kasım-Aralık olabilir, yurt dışına çıktıktan iki hafta sonra bir ortak tanıdığımız dedi yurt dışında, seni aramak istiyor dedi. Ben dedi çok mağdur edildim dedi. Tarihini hatırlamıyorum, 5 Ocak olamaz. Ben aramadım, o aradı beni. Senden ricam, sayın bakan beni yanlış anlıyor, ben şöyle mağdur edildim, lütfen bu mesajımı iletir misin? Ben yarın-bugün gidebilirim, gittiğimde iletirim dedim. İki üç hafta sonra gittiğimde Sayın bakan Sezgin Baran Korkmaz diye biri var, beni aradı dedim. Keşke açmasaydın dedi. Dedim böyle böyle şeyler var, kesinlikle doğru değil dedi. Sezgin Baran Korkmaz mağdur olduğu için görüşmeyi kabul ettim.
- Bunu kabul etmemin sebebi çoluğum çocuğum burada, Türkiye'de, yalnız kaldım, yanlış anlaşıldım dedi, bu bana ulaşıyor. Şu bakanlıkta, şu tayinlerde bana telefon geliyormuş ya bana, çoluğum çocuğum var, insanlar bu tür durumlarda arayanlarda yardımcı olmaya çalışırım.
- İsmail bilmiyorum neyden arandığını, mağduriyetini iletiyor bana, ben de iletiyorum. O beni arıyor, diyorum ki böyle böyle... Bugüne kadar niye çıkmadığım meselesini ayrıca konuşacağız ya, üstümde Habertürk gibi bir kurumun adı vardı. Daha bugüne kadar niye konuşmadığımı da anlatacağım.
- Böyle bir gaflet, böyle bir dalaletten dolayı... Şu başıma gelenlere bakar mısın? Ben 2006'dan beri haber anlatan bir insan olarak böyle bir yanlışa düşmüş bir insan... Hata bu telefona cevap vermek. Biz Sayın bakana mesajını ilettim, sayın bakan bana böyle diyor, şöyle diyor temasımız olmamış. Aradan geçti, tekrar arandım, abi çok zor durumdayım, benim bu hikayeden çıkmam lazım... Dedim ki bu işlerin yargı, hukuk yolları... Dedi abi bunun lobileri var, temasa geçelim, derdimizi anlatalım... Avukat ordun yetmemiş ki buraya gelmişsin. 'Abi ne gerekiyorsa yapayım, ne gerekiyorsa vereyim, benim çoluğum çocuğum burada... Şöyle yapayım böyle yapayım...' Bu konuşma 7 Ocak... Bu 7 aylık zaman diliminde ben 10 milyon euro istemişim değil mi? Bu zaman kadar neredeyiz bir. İki, Sezgin Baran Korkmaz bana bir mesaj atmış, Emre Uslu'nun attığı bir tweet... Diyor ki Veyis Ateş SBK'dan 10 milyon TL koparmış, onu da İbrahim Kalın'la paylaşmış, altında SBK'nın arabası. Aradım, 'Abi Allah bu FETÖ'cülerin belasını versin, görüyor musun neler oluyor'... 10 milyon euro'luk bir talep bir talep aramızda geçmedi. Diyelim ki istedim, geldi ya bana, kaç para yapıyor, nereye saklayabilirim. İstemedim diyorum. Madem benim böyle bir telefon konuşmam var, nerede?
- (Klikler ve lobilerin geçtiği konuşma) Abi madem bu iş olmuyor ya, bu adam bana diyor ki 'Bu memlekette lobiler var, klikler var...' Ne anlarsın? Devletin bakanı diyor ki konu kapalı, gelecek yargıya teslim olacak. Ben diyeceğim ki, lobiler klikler var gönder bana 10 milyon euro ben bu işi çözerim. Böyle bir konuşmamız yok. (İsmail Saymaz: Ben bu konuşmayı dinledim. Sen konuşmada diyorsun ki, beklenti ve isteklerini göstermen lazım. O da diyor ki samimiyetimi nasıl göstereceğim abi. Sen de diyorsun ki onlar da çok güçlü pozisyonda olduğu için olur mu olmaz mı sormadım diyorum. Ben dinledim. Sen bu görüşmeyi yapmışsın. Bunu nasıl açıklıyorsun?) 10 milyon euro istemiş miyim, böyle bir kayıt var mı, ben kendi ellerimle götüreyim. Benim 7 aydan beri çıkmayan sesim, çıkmayan konuşmam, neresi önü, neresi arkası bilmediğim bir konuşma. Ben 10 milyon euro istemedim, böyle bir konuşmayı yapmadım. (Saymaz: Sana söz ettiğim meblayı istiyorlar dedin mi?)
- Bakan, bana keşke Sezgin Baran Korkmaz'ın telefonunu açmasaydın dedi.
- 10 milyon euro'luk bir talep aramızda geçmedi. İstemedim. Madem böyle bir telefon konuşmam var. Nerede? Diyelim ki 10 milyon euro'yu ben istedim, ben 10 milyon euro'yu nereye saklayabilirim İsmail?
- Bu benzeri hikayeleri Balyoz'da, 17-25 Aralık'ta görmüştük.
- Nereye sokacağım ben bu parayı? Nereye teslim edeceğim?
Sezgin Baran Korkmaz, Veyis Ateş'in açıklama yaptığı yayına bağlandı:
"Veyis, avukatım üzerinden benimle iletişim kurmaya çalıştı. Veyis Bey beni aradı, belli lobilerle görüştüğünü söyleyerek 10 milyon euro istedi. İnsanlar gözaltındayken, arkadaşlarım gözaltındayken sen benimle bu pazarlığı yaptın. Bu şerefsizliktir"
- Bu insanlarda utanma ve arlanma duygusu olduğunu düşündüğüm için, kaydı Veyis Bey'in çalıştığı haber kanalındaki bir kişiyle paylaştım. Bu konunun neden bu noktaya geldiğini anlatmak istiyorum. Beyefendi benim kendisini aradığımı, hayatın olağan akışına da çok aykırı, benim zekamla da dalga geçiyor. Benim hukukçu bir arkadaşım üzerinden defalarca ulaşmaya çalışmış. Ben de Veyis Bey ile konuştuğumda kendisi bana bu konuda yardımcı olabileceğini söyledi. Ailemin, çocuklarımın ne kadar güç durumda olduğunu anlattım. O da beni çok iyi naladığını ve yardım etmek istediğini söyledi. Görüşmesini de gerçekleştirdikten sonra beni arayıp... Eğer ki Veyis Bey ben bu konuşmayı yapmadım diyorsa, ben ilk uçakla Türkiye'ye gelmeye namus ve şeref sözü veriyorum. Siz bana bir gazeteci söyleyin, arayıp hemen ona dinleteyim. Veyis Bey'den sadece doğru olanı istiyorum. Görüşmeyi dinlediniz, bana niye soruyorsunuz.
- Üstadım, Veyis Bey beni Ankara'ya gitmeden bir gün önce arayıp bir görüşme yapacağını söyledi. Ben seni anlıyorum dedi. Telefon konuşmasından sonra dönüş yolunda beni aradı, görüşmelerimi yaptı, başka başka şeyler söyledi, başkalarını da zan altına sokmak istemiyorum. Bu laflar bana inandırıcı gelmiyor. Bana bu işi halledebileceğini, benimle uğraşan bir lobinin bana bunu yaptığını, kendisinin aracı olduğunu, bu nasıl olacak dediğimde istedikleri meblayı vermemiz gerektiğini, meblanın ne olduğunu söylediğimde 10 milyon euro olduğunu açık açık söylemiştir. Beni aradığı zaman insanlar gözaltındaydı. Ben bu konuşmayı kimseyle paylaşmayacaktım, avukatlarımla konuştuk, savcılığa gidecektim ve savcılığa suç duyurusunda bulunacaktım.
Ateş şöyle devam etti:
- Sizin arkadaşlarınız gözaltında mı hatırlamıyorum, beni ilk arayan siz misiniz Sezgin Bey? Avukatı mı beni aramış, benim sayın bakana, Habertürk gibi bir kurumla yollarımı ayırmama sebep olan hata... Bakan bana 'Sana anlattığı gibi değil o işler' dedikten sonra bunun arkadaşları mı şey yapılmış, ben avukatını mı aramışım, 10 milyon euro mu istemişim, 1 dolarını, 1 Euro'sunu mu almışım? Az önce sana kaç TL'lik kirada oturduğumu, kaç paralık arabaya bindiğim, ne olduğunu, hepsini anlattım. Hepsi araştırılsın ki ben nasıl bir yalıda oturuyormuşum, nasıl bir harcamam varmış, nasıl bir para trafiği yönetiyormuşum... Sen, ben, hepimiz o yayındaydık. O yayında da üstünde bu kadar baskı vardı değil mi? Sayın bakanı aldığımız yayında, sonrasının arkasından bir sürü yazı yazıldı... Ya ne olduysa, ben İçişleri Bakanı'yla yayın yaptıktan sonra Sedat Peker yayına çıkıyor -bu arada benim adım Veyis, Veysi değil-. Salı günü grup toplantısında sayın Devlet Bahçeli 23 gündür bakanla ilgili bir açıklama yoktu, açıklama yapıyor, sayın Cumhurbaşkanı çarşamba açıklama yapıyor yanlış değildir. Çarşambadan itibaren ben Sedat Peker'in iddialarının arasında bulunuyorum.
- Sayın Bakan beni aradı, ben Habertürk'e çıkmak istiyorum dedi. Türkiye'nin meşru hükümetinin İçişleri Bakanı üzerinden bu devletin Cumhurbaşkanı'na, hükümetine operasyon çekilirken bu organizasyonu ben yapmışım, eski hukukumuzdan dolayı beni aramış.
- Erdal Aras, DYP İstanbul İl Yönetiminde beraber çalıştık. Erdal Aras da yönetimdeydi, yardımcısı değildim. Erdal Aras, biz yayın arasındayken 'insan da biraz bizden bahseder' diye şakalaştık. Erdal Aras, bu ülkenin meşru, aranmayan adamlarından biri. Peker'in adamı mı bilmiyorum. Ben bunu Sedat Peker'den öğrendim. O zaman telefon açtığında da bilmiyordum.