HASAN PULUR
Nedense bu konu hep tartışılır, çok gerekliymiş gibi, başka konu yokmuş gibi.
Ali Kemal, Kurtuluş Savaşı’na ve önderlerine İstanbul’daki gazetesinde her gün saldıran, hatta küfreden biri...
Sanırız bu tespite kimsenin itirazı olamaz...
Kimi “hain” diye lanetlese de, kimi -hele bugünlerde- oh çekip “Kalemine sağlık” dese de gerçek bu...
Ama bu gerçek, onun moda deyimle “yargısız infazla” öldürülmesinin gerekçesi olamaz.
* * *
KURTULUŞ Savaşı’na inanmış, desteklemiş, içinde yer almış Türk halkının Ali Kemal’e taktığı lakap nedir bilir misiniz?
“Artin Kemal!”
Neden “Andon Kemal” değil de, “Albert Kemal” değil de “Artin Kemal?”
Şimdi konumuz bu değil!
Ali Kemal neler yazmıştır da “hain” diye damgalanmış, ya da “Artin Kemal” lakabı takılmıştır?
Bir örnek:
“Dün gazetelerde okuduk; Mustafa Kemal ve hempaları Eskişehir’de karargâhlarını kurmuşlar, Karabekir’ler, Kazım’lar, Nurettin’ler, Ali Fuat’lar, Salahattin’ler sözde kolordularının başına geçip Yunanlılara karşı büyük taarruza hazırlanıyorlarmış. Bu çılgınca teşebbüsün acı sonucu ne olacaktır, size bir kelimeyle özetleyelim: İzmihlal!.. Gene izmihlal!.. Daima izmihlal!..
Çünkü Yunanistan’ın orduları var... cephanesi var...
Savaş araç ve gereçleri var, sonuçta İngiltere gibi büyük bir yardımcısı var. Bütün bunlardan başka Yunan halkıyla devletinin düşünce, emel ve gaye birliği var.
Bizim serserilerin ise yoksunlukları her bakımdan yürekler acısıdır. Bütün bunların dışında, gaddarlıkları ve haydutlukları nedeniyle Anadolu halkının can düşmanı olmuşlardır.”
* * *
“İzmihlal” Arapça kökenli kelime, “yıkılma, çökme, yok olma” demek.
O tarihte Ankara’da bir insan, Mehmet Akif, Türk milleti için İstiklal Marşı’nı yazıp “Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal” derken İstanbul’daki Ali Kemal “izmihlal”i hangi anlamda kullanıyor, görüyorsunuz.
Ali Kemal’e “hain” diyenler haksız mı?
* * *
LAKİN “Ali Kemal”i linç etmek veya ettirmek, işte bu kabul edilemez.
Ali Kemal, Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra Beyoğlu’nda berberden iki sivil polis tarafından kaçırılır, tekneyle İzmit’e götürülür, “sakallı” Nurettin Paşa’nın emriyle sokakta üzerine saldırılır, bıçakla, taşla, sopayla vurulur, öldürülür.
Ankara, bu feci olayı hiç hoş karşılamaz.
Ali Kemal yazılarından dolayı yargılanır, mahkûm olabilir, hatta o günün şartları içinde asılabilir de...
Ama bu yapılan...
* * *
ORHAN Karaveli, son kitabında Ali Kemal’i yazıyor ve tartışıyor. (x)
Ali Kemal “Basın şehidi” midir?
Şehit sıfatını, “dini” anlamda kullanıyorsanız, “Vatanı uğruna savaşırken ölenlerden başka kimse şehit olamaz.”
Ama günümüzde yazdıkları ve inançları uğruna öldürülenlere “şehit” deniyor, Ali Kemal de inandıklarını yazmış ve linç edilmiştir.
Onun öldürülmeden önce kendini sorguya çeken Necip Ali Küçüka’ya söyledikleri de unutulmamalı:
“Ben milletimi ve onun kahramanlığını anlayamamıştım, hatam burada” der.
Orhan Karaveli’nin kitabında da, televizyon sohbetinde de, ısrarla sorduğu şu:
“Yalnız Ali Kemal mi?”
Ve ekler:
“Belki de bir günah keçisiydi.”
Bu soru dün için de geçerlidir, bugün için de, yarın için de...
Neyzen Tevfik der ki:
“Hayâ edenleri dönmedi yurda
Utanmayanları döndü, hepsi de burada.”
———————
(x) Doğan Kitap