Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
34,2564
EURO
37,1893
IMKB
9.026,000
ALTIN
3.059,880
 
Hava Durumu ANKARA
19 / 28 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
YAZARLAR NASIL ÜNLÜ OLDU...
YAZARLAR NASIL ÜNLÜ OLDU...
 
Bir yazarak olarak isminizi duyurmak istiyorsanız, ünlülerin ilk heyecanları size ışık tutabilir. İşte ünlü isimlerin yazarlığa ilk adımları nasıl attıklarının ilginç öyküleri:
 
17.12.2004 - 13:33

Her satırını zevkle okuduğunuz, belki bitmesini bile istemediğiniz, elinizden düşüremediğiniz kitapların ünlü yazarları yayın dünyasına ilk adımlarını biraz cesaret, şans ve tesadüfle attılar.

Ünlü bir yazar olmanız için hikayelerini okuyup cesaret duymanız, yazdıklarınızı hemen bir dosyada toplayıp yayın evlerine göndermeniz gerekiyor...

Ya da isterseniz tam tersini yapın ve buruşturup çöpe atın.

Örneğin Ece Temelkuran kendi deyimiyle "paspas" gibi kullanıldığı stajyer gazetecilik yıllarında bir ekranda haberini yazarken, diğer ekranda ilk kitabını tamamlamaya çalışıyordu. Kitabına son noktayı koymasıyla sayfaları kırmızı dosyasına yerleştirmesine kadar geçen süre içinde, ne kadar sürdüğü meçhul bir cesaret toplama süresi var.

Selim İleri ilk kitabını tanıdıklarının eczane kasasından "topladığı" paralarla bastırabildi.

Pınar Kür yayınevine gönderdiği kitabının basıldığını kitapçıda alışveriş yapan ablasından öğrendi.

"Erdal Öz kitabım için 'Bu bir Türk romanı değil!' demişti"
ALEV ALATLI


Hiçbir yayınevine kitap götürmek durumunda kalmadım. İlk romanım "Yaseminler Tüter mi Hâlâ?" Yazko'dan çıktı. Metni ilk okuyanlardan birisi rahmetli Emil Galip Sandalcı'ydı. Teşvikiye'deki evinde kitabın son sayfalarında karşılıklı ağlaştığımızı hatırlıyorum. Yazko bir kooperatif hüviyetinde olduğu için, beğenildi-beğenilmedi meseleleri de yoktu. Yine de Erol Toy'un "Bu bir ilk roman filan değil, bu bir epik" diye yüreklendirmesi vardı ki, halen minnetle anarım... 1983-84 yazının bir ayını Caddebostan Plajı'nda Cemil Meriç ve ailesiyle birlikte geçirdim. Yıllar içinde sarsılmaz bir dostlukla bağlanacağım Kezban Akçalı ile ilişkimizi başlatan da bu yaz oldu. Yazdığımı görmek istedi. Metni alıp Erdal Öz'e götürüyor. Erdal bir sayfayı bitiriyor, ikincisini veriyor. "Çok iyi bir çeviri!" diyor Erdal. Kezban atlıyor, "Hadi, yayımla! Ama haberin olsun, çeviri değil telif!" Öz'ün cevabı: "Telif belki ama bu bir Türk romanı değil!"

"Şiirlerim yayıncının önerisi ve isteğiyle basıldı"
ATAOL BEHRAMOĞLU


Yayımlanan ilk şiir kitabım "Bir Ermeni General" 1965'te, o sırada üniversite öğrencisi olduğum Ankara'da, Toplum Kitabevi'nin sahibi sayın Remzi İnanç tarafından, onun önerisi ve isteği ile yayımlanacak eserler arasında yer aldı. Bu ilk kitabı, sevgili Memet Fuat'ın da yayınları arasında yer alan "Bir Gün Mutlaka" (1919) izledi. Memet Fuat yönetimindeki Yeni Dergi'nin şairlerindendim ve kitabımın orada yayımlanması doğaldı. Sonraki birçok şiir kitabım ve öncekilerin yeni basımları değerli yayıncı Oğuz Akkan'ın, şiir kitabı yayıncılığına da yenilikler getiren Cem Yayınları arasında basıldı. "Bir Gün Mutlaka"yı izleyen kitabım, "Yolculuk, Özlem, Cesaret ve Kavga Şiirleri", çoğunlukla, 1970'te başlayan ve kesintisiz dört yıl sürecek bir yurtdışı yaşantısının ürünleridir. Bu kitabın dosyasını Türkiye'ye, bu yurtdışı yolculuğunun o sıradaki durağı Moskova'da ilk kez karşılaşıp tanıştığımız (bu tanışıklık yaşam boyu sürecek bir dostluğa dönüşmüştür) Orhan Apaydın'a göndermiştim. Ve kitap Cem Yayınevi tarafından benim yokluğumda, yayınevi sahibi ya da yöneticileriyle henüz tanışmamışken yayımlandı.

"Kitabımı Orhan Pamuk'un da çok beğendiğini söylediler"
ECE TEMELKURAN


Cumhuriyet gazetesinin Ankara bürosunda muhabirdim. Stajyerlerin çok çalıştırıldığı; paspas haline getirildiği dönemlerdi. Bir bilgisayarda haber yazarken diğerinde ilk kitabımı yazıyordum: "Bütün Kadınların Kafası Karışıktır". Bitirince, kırmızı bir dosyaya yerleştirdim sayfaları. Dosyayı da sarı zarfın içerisine koydum. "Boğulacaksan büyük denizde boğul" diyerek, dönemin en büyük yayınevi İletişim'e gönderdim ilk kitabımı. Aslında yıllar sürebiliyor bu süreç ama bir ay sonra bana cevap geldi. Bir akşam televizyonda Can Kozanoğlu'nu izliyorum, telefonum çaldı. Arayan kişi "Ben Can Kozanoğlu" demez mi! "Kitabınızı yayımlamak istiyoruz, İstanbul'a gelir misiniz?" Öylesine komik yani. İki gün sonra İstanbul'daydım. Yayınevine girdim, bir editörün yanında bekliyorum. Can geldi. Beni daha büyük bir yaşta bekliyormuş. Kitabımı çok şaşırtıcı bulduklarını, Orhan Pamuk'un da çok beğendiğini söyledi.
O gün sözleşmeyi imzaladık. Sonra da kitabım basıldı. Yayımlandığı gün çok kar yağıyordu, gazeteden çıktım, kitapçıya gidiyorum, o anı olabildiğince uzun geçirmek istiyorum. Kitapçıya girince hayal kırıklığına uğradım; yüzlerce kitap, benimki onların arasında incecik. Bir tane alıp çıktım.

"Yaşar Nabi'nin müstehcen bulup basmaktan çekindiği bölümü oturup baştan yazdım"
ERDAL ÖZ

"Odalarda", yayımlanan ilk romanım. Yıl 1960. Daha önce bir-iki roman denemem olmuştu ama bir süre sonra yırtıp atmıştım. O yaşlarda yazılanları yırtıp atmak iyidir. Pek çok şeyi yırtıp atmanın, aslında, her yaşta doğru olduğu kanısındayım. "Odalarda"yı yazdığımda 23-24 yaşlarındaydım. O yaşlarda "Odalarda"yı yazmakla kalmamış, bir mektup eşliğinde Ankara'dan, Varlık Yayınları arasında çıkması dileğiyle, İstanbul'a, Yaşar Nabi'ye postalamıştım. Şimdi, yıllar sonrasında, o mektupları yeniden okuyunca hem şaşırıyorum hem de utanıyorum. O zarif insanla, o büyük yayıncıyla ne kadar didişmişim, ne kadar üzmüşüm o güzel insanı. Sonunda bıktırmış olmalıyım ki, 1960 Haziran'ında -evet, hem de Varlık Yayınları arasında- basılmıştı kitabım. Yaşar Nabi dayanamamış, ilk fırsatta okumuş romanımı. Yaşar Nabi'nin müstehcen bulup basmaktan çekindiği bölümü oturup baştan yazdığım günleri çok iyi hatırlıyorum. Ancak, yeniden yazdığım bölüm, -nedense- bir öncekinden biraz daha "erotik" olmuştu. Yaşar Nabi o bölümün yeni biçimini -sanırım- okumadan 1960 Haziran'ında yayımladı kitabımı.

"İlk romanımı bana haber vermeden piyasaya sürmüşler. Sevinçten havalara uçtum"
PINAR KÜR


İlk romanım "Yarın Yarın"ı tamamladığımda önce E Yayınları'nın sahibi Aydın Emeç'e götürdüm ama dosyayı okuduğunu bile sanmıyorum. "12 Mart konulu romanlara ilgi duymuyoruz" diye kestirip attı. Bunun üzerine Hilmi Yavuz'un önerisiyle Ankara'daki Bilgi Yayınevi'ne götürüp o zamanki yayın yönetmeni Attila İlhan'a teslim ettim. Tunalı Hilmi Caddesi'ndeki bürosuna giderken kalbim fena halde çarpıyor, dizlerim titriyordu... Görüşmeden bir hafta geçmeden kendisinden aldığım mektup umutlarımı daha da artırdı ama son kararı yayın kurulunun vereceğini söylüyordu. O yazı heyecanlar içinde geçirdim. Romanın yayımlanacağı haberi geldi ama zaman belirlenmemişti. Bu sefer daha büyük heyecan. Altı ay sürdü. Bir gün kardeşim elinde kitapla eve geldi. Yani bana haber bile vermeden piyasaya sürmüşler kitabı. Havalara uçtum. O sevinci bir daha hiçbir kitabım karşısında duymadım.

"İlk kitabımı para yürüttüğümüz iki eczane kasasına borçluyum"
SELİM İLERİ


Vedat Günyol hikayelerimi bir kitapta toplamanın, bir şekilde bastırmanın yollarını arıyordu. Kendi yayınevinden, Çan Yayınları'ndan yayımlanmasına olanak yoktu. Çan Yayınları'nın ekonomik gücü neredeyse sıfırdı. Çan Yayınları'nın basımeviyle görüşüldü. Harçlıktan biriktirilmiş bir miktar para var. Atatürk Erkek Lisesi'nde okul müdürümüzün oğlu bugünün televizyon yönetmeni Naci Çelik'ti. Çelik'le iyi arkadaştık, ikimiz de edebiyat tutkunu, kitap kurdu... 1968 güzünde müdürümüz emekli olmuştu. Beyoğlu'nda bir eczane açmıştı: Yeşilçam Eczanesi. Naci babasının kasasından çalıyor, ben de Pendik'e gidip geldikçe teyzemin eczanesinden. Yani "Cumartesi Yalnızlığı" iki eczanenin kasasına çok şey borçludur. Bu şekilde sermayeyi tamamladık. Bin adet basılmıştı. Bunun dörtte birini bile okura ulaştıramadık. Kitaplar Vedat hocanın deposuna kaldırıldı.
MİLLİYET



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


"BİR CEZA AVUKATI'NIN ANILARI" ÖĞRENCİLER İÇİN SAKINCALI BULUNDU...

ŞAİR, YAZAR ŞÜKRAN KURDAKUL VEFAT ETTİ...

YAPI KREDİ YAYINLARININ BAŞINA ALİ İHSAN KARACAN GETİRİLDİ...
»  ERKAN MUMCU, OLİVER STONE İLE GÖRÜŞTÜ...
»  YÖNETMEN OLİVER STONE: PİŞMANIM!!
»  FAZIL SAY'DAN AZARBAYCAN'DA YILBAŞI KONSERİ...
»  DUVARA KARŞI, 2004 AVRUPA EN İYİ FİLM ÖDÜLÜ'NÜ ALDI !!
»  ERKAN MUMCU,OLİVER STONE CEZAEVİ'NDE BULUŞACAK
»  KARİKATÜR OSKARLARI VERİLDİ...
»  TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ'NE İTALYA'DAN ÖDÜL...
»  BAHÇEŞEHİR'E HALK OYUNLARI ÖDÜLÜ...
»  MİLYON DOLARLIK MÜZİKAL ...
»  DÖRT YENİ FİLM GÖSTERİMDE...
»  DAĞINIK KÜTÜPHANE VALİ'Yİ KIZDIRDI
»  ÖZEL TİYATROLARDAN HÜKÜMETE TEPKİ...
»  ECEVİT'TEN SANAT ANILARI...
»  GORA'YA FRANSIZLAR 'FRANSIZ' KALMADI
»  ANKARA BÜYÜKŞEHİR'DEN NAZIM ŞİİRLERİ DİNLETİSİ..
»  KÜLTÜR BAKANLIĞI'NDAN FOTOĞRAF YARIŞMASI...
»  YAZAR ORHAN PAMUK ABD'DE İLK YÜZ'E GİRDİ...
»  SİNEMA FİLMLERİNE KIRMIZI NOKYA UYARISI...
»  "MAHATMA"YI BİLEMEDİ, 550 MİLYAR'I KAÇIRDI...
»  KALBİN ZAMANI’ FİLMİ, FARKLI BİR YÖNÜYLE DE SİNEMA TARİHİNE GEÇECEK
»  DEVLET TİYATROLARI SINAVI ERTELENDİ...
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı Olmalı mı?
Evet
Hayır
İlgilenmiyorum
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.