Türkiye'nin ilk ve tek Sanatçı Yaşam Evi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Darülaceze Müdürlüğü tarafından, 2011'de açıldı. 11 kadın ve 19 erkek olmak üzere toplam 30 sanatçının bulunduğu Sanatçı Yaşam Evi'nde Türk Sineması ve tiyatrosunun önemli baş yapıtlarında rol almış bir döneme damga vurmuş sanatçılar yaşıyor.
'BU ZAMANA KADAR HEP YALNIZDIM'
Sanattan hiç kopmadan dolu dolu bir 52 yıl geçirdiğini söyleyen Meral Küçükerol bu sanatçılardan birisi. Son 2 yıldır Sanatçı Yaşam Evi'nde yaşadığını belirten Meral Küçükerol, "Burası İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı. Buradan çok memnunum ve her şey çok güzel. Gün içinde kültürel ve sosyal birçok faaliyetimiz oluyor. Bir hayvansever olarak burada kedilerle ilgileniyor, onları besliyorum. Kendimi kedilere adadım. Böyle mutlu mesut yaşıyoruz. Bu zamana kadar hep yalnız yaşadım. Yalnızlıktan nefret ederim. Burada sanatçı arkadaşlarım, güzel dostlarım var. Onlarla bir arada hoşça vakit geçiriyoruz" dedi.
SANAT AŞKI HUKUK FAKÜLTESİNİ BIRAKTIRDI
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 3'üncü sınıf öğrencisiyken sanat aşkı nedeniyle konservatuara gitmeye karar veren usta oyuncu Atilla Pekdemir sınav zamanı turnelerde olduğu için okulu bırakmak zorunda kaldığını söyledi.
1963'te tiyatroyla birlikte sanat hayatının başladığını anlatan Atilla Pekdemir, "Hemen hemen oynamadığım tiyatro kalmadı. Tiyatroya profesyonel olarak 'General Çöpçatan' ve 'Generalin Aşkı' oyunları ve Münir Özkul ile birlikte başladım. Hala tiyatro aşkım devam ediyor. Sinema filmlerinin çoğunu Zeki Alasya, Metin Akpınar ve bizim kadroyla birlikte Devekuşu Kabare tiyatrosuyla çektik. Onun haricinde Eşkıya, Devrim, son zamanlarda Düğün Dernek'te oynadım. En son TRT'de Adını Sen Koy dizisinde oynuyordum. Çocuklar beni hala Selena dizisinden tanıyor. Yolumu kesip 'Muktedir Amca, Muktedir Amca' diye sesleniyorlar" ifadelerini kullandı.
Pekdemir, Sanatçı Yaşam Evi'nde kalmayı tercih etmesinin sebebini ise şu sözlerle açıkladı: "Burada yaşayan arkadaşlar benim '100 yıllık' diye tabir edebileceğim can ciğer sanatçı arkadaşlarım. Bir gün Meral Küçükerol'u ziyarete geldim. Baktım ki burada çok güzel bir yaşam var. Burası gerçekten bir yaşam evi. Buraya gelince çok şaşırdım. 5 yıldızlı bir otel gibi. Her sabah tansiyonumuzu ölçüyorlar. Sağlığımızı kontrol ediyorlar. Ben bunları gözlemledim. Her şeyden önce sağlıkla ilgileniyorlar."
'HER GÜN SAĞLIK KONTROLÜMÜZ YAPILIYOR'
Bizimkiler, Yeditepe İstanbul, son olarak da Çukur gibi popüler dizilerde rol alan Hikmet Karagöz, felç geçirdikten sonra Sanatçı Yaşam Evi'nde kalmaya başladığını söyledi. Karagöz, "1964 yılında 18 yaşında profesyonel oldum. Haldun Taner'in 'Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım' oyunuyla profesyonel hayata başladım. Uzun yıllar Bodrum'da yaşadım. Zaten tüberküloz atlatmıştım. Oradayken sol bacağıma felç geldi. Ben nereye bacak oraya durumuna geldim. Sonra buraya gelmemi söylediler. Burası çok güzel hastanesi, hemşireleri var. Her gün sağlık kontrolümüz yapılıyor. Kızım da onay verdi. Beni buraya yerleştirdiler. Ben şimdi çok memnunum" dedi.
'ANLAYIŞSIZ FİLMCİLER VAR'
Mahallenin Muhtarları'nın Kemikkıran Kadriyesi Sanatçı Yaşam Evi'nde hayatını senaryo okuyarak geçtiğini ifade eden Mehtap Anıl, "Beni fotoromana seçtiler. Fotoromanın ardından hemen bir film teklifi geldi. Ayşecik Zeynep Değirmencioğlu ile birlikte. Sık sık film teklifleri aldım. Her tiplemeyi yaptım. Her milletin şivesiyle birlikte muvaffak oldum. Burada monoton bir hayat var. Odanda oturuyorsun, televizyon seyrediyorsun, senaryo okuyorsun. Burada bir iki tane film yaptım. Fakat burasını Darülaceze olduğunu biliyorlardı. Amerika'ya çağırıldım ama uçağa binemediğim için vazgeçtim. Sonra onlar da bana 'zaten biz Darülaceze'den oyuncu alamayız' dediler. Senaryo da yukarıda. Bu bana çok koydu. Bu kadar anlayışsız filmci olursa diğer insanlar ne yapar" diye konuştu.