Nevin Bilgin'in sorularını yanıtlayan Seyit Yücel'in  açıklamaları şöyle:

Zafer Partisi ırkçı bir parti mi? İdeolojik olarak nasıl tanımlarsınız?
-Bizırkçı bir parti değiliz. Bize yönelik ırkçısuçlamasıyla saldırı düzenleyenler aslında ‘’Arap ırkçılığı’’
yapanlar. Daha geçen hafta İstanbul’da Canan Çimen isimli vatandaşımız bir Suriyeli tarafından
katledildi. İzmir’de, Gaziantep’te, Hatay’da Kocaeli’de yine vatandaşlarımız katledildiler. Sınırdan elini
kolunu sallayarak geçen insanlar Türkiye için milli güvenlik sorunu demek, ne idüğü belirsiz bu
sığınmacı ve kaçaklar hem güvenlik hem ekonomi hem de demografimiz açısından çok büyük sorun
teşkil ediyor.
Türkiye’de 13 milyondan fazla sığınmacı ve kaçak var ve büyük çoğunluğunu iktidarın yanlış
politikalarıyla Suriye’den gelenler oluşturuyor. Suriye dışında Afganistan, Pakistan, Irak, Mısır, Libya ve Afrika ülkelerinden göç ile gelen yabancıların sayısı 13 milyonu geçmiş durumda milli güvenliğimiz,
kamu düzenimiz ve kamu sağlığı büyük bir tehdit altında. Bu durum Türkiye’de ciddi bir güvenlik ve
asayiş sorunu yaratmış durumda gençlerimiz kadınlarımız her türlü saldırı tehdidiyle karşı karşıya.
Kaçak ve sığınmacılar arasına sığan çok sayıda Selefi cihatçı terörist ülkemize yerleşti.

Türkiye Işid’in karargahı haline geldi 20 binden fazla mensubu olduğu düşünülüyor. Peştun nüfus ile birlikte tehditler daha da artmış durumda. Bu stratejik göç mühendisliği projesi iç savaş riski taşıyor ve ulusal
güvenliğimizi tehdit ediyor. Biz partimiz kurulduğu ilk andan beri bu tehlikeyi her yerde dile getirdik ve
dile getirmeye devam ediyoruz.
Bu insanların kültürleri bizden çok farklı, Türk vatandaşının doğum oranının yaklaşık 5 katı doğum
oranları var ve bu insanlara vatandaşlık veriliyor. Bu demografimizin bozulması, 20 yıl sonra
Suriyelilerin çok rahat birşekilde kendi vekillerini, kendi belediye başkanlıklarını seçebilmesi demek.
Bu durum Türk milletinin kaderini Suriyelilerin belirleyebilmesi demek. Biz Zafer Partisi olarak bu
duruma karşıyız. Bu kadar sayıda sığınmacının olması demek ve bu kişilere vatandaşlık verilmesi
demek ulus devlet kimliğimize dinamit döşemektir. Biz Zafer Partisi olarak bu duruma karşıyız. Evet
Suriye’de savaş vardı ve geldiler fakat bu misafirlik fazla uzadı. 13 Milyon sığınmacı ve kaçak demek
hem ekonomik hem de kültürel anlamda Türk milleti için sorun teşkil etmekte. Bugüne kadar
Suriyeliler için harcanan 155 Milyar dolara Türk milleti için neler yapılabilirdi biz Zafer Partisi olarak
gittiğimiz her yerde bunu milletimize anlatmaya ve büyük bir tehlikenin önüne geçmeye çalışıyoruz.
Bu ırkçılık mı? Yaptığımızziyaretlerde gördüğümüz bir gerçek var mesela, Suriyeliler vergi ödemeden
çok rahat bir şekilde iş yeri açabiliyor biliyorsunuz, konuştuğumuz vatandaşlarımız Suriyelilerin
Suriyelilerden alışveriş yaptığını ve kendi içlerinde ekonomilerini döndürdüklerini söylüyor. İşte biz
Zafer Partisi olarak Türkiye’de Arap ırkçılığını engellemek için mücadele ediyoruz. İktidarı; “Suriye ile
görüşmeyiz”den, “istihbarat düzeyinde görüşüyoruz”a, getiren Zafer Partisi’nin sığınmacı sorununu
gündeme getirmesidir.
Zafer Partisi ‘’Atatürk çizgisinde Türk Milliyetçisi’’ bir partidir. Biz, cumhuriyet değerlerine bağlı, üniter
devleti savunan ve devamlılığını sağlamak için mücadele eden bir partiyiz. Sayın Genel Başkanımız
Ümit Özdağ’ın bu konu hakkında söylemiş olduğu çok güzel bir söz var; ‘’Atatürk’ün Altı Ok’u da biziz,
Alparslan Türkeş’in Dokuz Işığı da.’’ Cumhur İttifakına da Millet İttifakına da baktığımızda ‘’Ne Mutlu
Türk’üm’’ diyen tek parti biziz. Bizim mücadelemiz üçüncü bir yolu mümkün kıldı. Türk milleti HDP-PKK
ile Hizbullahçı HÜDA Par arasına sıkıştırılmak istendi ve biz buna izin vermedik vermeyeceğiz.
2.) Suriyeli, Afgan ve Pakistanlı göçmenlerle ilgili parti politikanız nedir?
-Hepsini göndereceğiz. Tabii ki insani koşullarda ve çok iyi hazırlanmış projelerimizle. ‘’Önce Türk
milleti’’ diyerek çıktığımız yolda bugün yaşadığımız sorunların temelini 13 milyondan fazla sığınmacı
ve kaçak oluşturuyor. Sınırdan elini kolunu sallayarak geçen insanlar Türkiye için milli güvenlik sorunu
demek, ne idüğü belirsiz bu sığınmacı ve kaçaklar hem güvenlik hem ekonomi hem de demografimiz
açısından çok büyük sorun teşkil ediyor. Biz partimizin kurulduğu günden beri ırkçısuçlamalara maruz
kalmamıza rağmen Türkiye’nin en büyük sorununun sığınmacı ve kaçak sorunu olduğunu korkusuzca
bıkmadan dile getirdik ve dile getirmeye devam ediyoruz. Bizim sığınmacı ve kaçak sorununu
gündeme taşımamız iktidarın da muhalefetin de sığınmacı politikasını değiştirmesini sağladı ve bu
Zafer Partisi için bir başarıdır. Biz oy kaygısı gütmeden, sözde aydın geçinenlere sevimli görünmeye
çalışmadan milletimizin gerçek sorunlarını gündeme getirdik ve getirmeye devam edeceğiz. Biz Zafer
Partisi olarak ‘’Türk Devletini Türk Milleti’ne geri vereceğiz.’’
3.Sığınmacı politikanız nedir?
Zafer Partisi olarak ‘’Anadolu Kalesi’’ projemizi ülkemizin en büyük sorunu olan sığınmacı ve kaçak
sorununun çözümü için geliştirdik. Bugün 2011 yılında Suriye iç savaşıyla başlayan göç hala devam
ediyor. Suriyelilerin büyük bir bölümüne geçici koruma statüsü verildi ancak bir o kadar da kaçak
Suriye’den ülkemize geldi ve yerleşti. Bu dünya tarihindeki en büyük göç dalgalarından birini yaşıyoruz
demek ve bu durum Türk halkının gün geçtikçe yoksullaşmasına sebep oluyor. Sığınmacılar için
harcanan 2022 sonu itibariyle 144.8 milyar dolar bu ekonomik krizi daha da derinleştirdi. Ev kiraları,
enflasyon ve gıda maddelerinde büyük bir fiyat artışınasebep oldu.
Suriye, Afganistan, Pakistan, Irak, Mısır, Libya ve Afrika ülkelerinden gelen yabancıların sayısı 13
milyonu geçmiş durumda milli güvenliğimiz, kamu düzenimiz ve kamu sağlığı büyük bir tehdit altında.
Bu durum Türkiye’de ciddi bir güvenlik ve asayiş sorunu yarattı. Gençlerimiz kadınlarımız her türlü
saldırı tehdidiyle karşı karşıya. Kaçak ve sığınmacılar arasında çok sayıda Selefi cihatçı terörist de
ülkemize yerleşti. Türkiye Işid’in karargahı haline geldi, Türkiye’de 20 binden fazla mensubu olduğu
düşünülüyor. Peştun nüfus ile birlikte tehditler daha da artmış durumda. Bu stratejik göç mühendisliği
projesi iç savaş riski taşıyor ve ulusal güvenliğimizi tehdit ediyor. Biz partimiz kurulduğu ilk andan beri
bu tehlikeyi her yerde dile getirdik ve getirmeye devam ediyoruz.
Anadolu Kalesi projemiz, koruma statüsündeki yabancı ve kaçakların, ülkelerine veya başka ülkelere,
emniyet ve güvenle dönmelerine ilişkin usul ve esasları düzenleyen aynı zamanda yeni göçlerin de
gelmesini engelleyecek bir proje. Anadolu Kalesi projesiyle, tarihin en büyük ve en hızlı geri göç
projesini hedefliyoruz. İlk olarak Şam ile uzlaşma sağlayacağız. Türkiye-Rusya-İran arasında imzalanan
Astana Mutabakatı uyarınca, Suriyelilerin ülkelerinde nereden geldiler ise oraya güvenli dönüşleri
konusunda bir anlaşma olacak.
Suriyeliler için, “Geçici Koruma” statüsü belirlenmiş durumda. Anadolu Kalesi Projesiyle Geçici
Koruma kararı, Cumhurbaşkanınca kaldırılacak ve Suriyelileri, 1 yıl içinde Suriye’ye geri yollayacağız.
Projemizin uygulanması için, Merkez ve Taşra teşkilatlanmasını da yeniden düzenleyeceğiz. Yabancı
ve kaçakların geri dönüşü İçin Cumhurbaşkanı Yardımcısını görevlendirilecek ve Yabancı İşlemleri
Yüksek Kurulu oluşturulacak. Sınır dışı işlemlerine ait günlük iş ve işleyişi günlük sınır dışı
operasyonlarını sevk ve koordine etmek için, İçişleri Bakanlığı ve Bakanlık müsteşarını
görevlendireceğiz. İçişleri Bakanlığı bünyesinde Yabancı İşlemleri Operasyon Merkezi kurulacak.

İllerde yabancılar için yapılacak işlemlerden valiler sorumlu olacak. Her ilde, Vali sorumluluğunda Yabancı
İşlemleri İl Çalışma Grubu teşkil edilecek.
Bu çalışma grubunu 7 gün 24 saat esasına göre çalışacak şekilde örgütledik. Çünkü artık kaybedecek
vaktimiz yok. Yabancı İşlemleri İl ve İlçelerde, Geri Gönderme Merkezleri vasıtasıyla yapılacak.
Düzensiz göç ile sınırları yasa dışı yöntemle bireysel veya toplu şekilde geçmiş kaçakların sevk işlemleri
devamlı bir faaliyet olacak. Tespit edilenler hemen sınır dışı edilecek.
Geçici Koruma statüsünün sona ermesi ile yabancılara sunulmuş olan sağlık, eğitim hizmetleri, sosyal
haklar ve çalışma izinlerine dair ayrıcalıkları derhal sona erdireceğiz. İkamet ve çalışma izinlerini de
iptal edeceğiz. Geçici Koruma altındaki yabancıların evlerine sevk işlemlerinde, Türkiye-Suriye Arap
Cumhuriyeti sınırına yakın alanda ikamet edenlere öncelik vereceğiz.
Suriyelilerin kendi vatanlarına dönmeleri ile 5 yıl süre ile görev yapacak “Türk-Rus-AB ülkesi üye
Gözlem Grubu” oluşturulacak ki insan hakları ihlalleri yapılmasın. Bu grubun Suriye’de görev yapması
sağlanacak. Ülkemizde sayıları 2 milyona yaklaşan Afgan da var. Onların geri dönüşü için İran ile
anlaşma yapacağız. Afganlar kaçak oldukları için gözaltına alınacak ve trenler ile Afganistan’a intikal
etmeleri sağlanacak.
Ülkemizde bulunan ve sayıları 2 milyona yaklaşan Afrika kökenli insanların vatanlarına da dönmeleri
için ise Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı tarafından etkili bir sınır dışı
işlemini derhal yürürlüğe koyacağız

Özellikle İstanbul burada önemli rol oynuyor. Anadolu Kalesi
Projesi; bir yandan 13 milyon sığınmacı ve kaçağın ülkelerine dönmelerini sağlarken diğer yandan da
yeni göçlerin Türkiye’ye yönelmesini engelleyecek. Sınır güvenliği engel, tahkimat, gözetleme, keşif ve
gereken hallerde askeri angajman kuralları uygulayacağız. Ottawa Antlaşması’ndan çekileceğiz,
sınırlarımıza yeniden mayın döşeyeceğiz.
4.)Başkent’ten adaysiniz, Ankara’da göçmenlerin yaşadığı yerlere gidip seçim çalışması yaptınız mı?
Geçmişte çok yaptık. Önder mahallesi, Karapürçek gibi yerlere. Pazar videolarımızın çoğu oralarda
çekildi hatırlamanı isterim. Ayrıca geçen yıl Önder Mahallesi’nde öldürülen Türk çocuğunun
cenazesine de sadece biz gittik katıldık Önder mahallesi nde Suriyelilerin öldürdüğü Türk çocuğunun
cenazesi biz o mahallelerle irtibatı hiç kesmedik. Seçim kampanya süresince de sıklıkla
gideceğim elbette.
5.)İYİ Parti, MHP ve BBP’den farkınız nedir?
ATA İttifakı ve Zafer Partisi olarak; Millet ve Cumhur ittifakının Hüdapar ve HDP üzerinden “benim
bölücüm senin bölücünden iyidir” anlayışına son vererek Türk Milletine üçüncü bir yolun da mümkün
olduğunu gösterdik. Biz Türk Milliyetçilerini adaysız bırakmayacağız demiştik ve bırakmadık da.
Bizim için etnik bölücü ya da İslamcı bölücü terör örgütünün hiçbir farkı yok. Bugün geldiğimiz
noktada PKK ile iltisaklı HDP ile aynı masaya oturan sözde milliyetçi İYİ Parti’den de Hizbullah’la iltisaklı
olduğu alenen ortada olan HÜDA Par ile aynı ittifakta bulunan MHP ve BBP’den farklıyız. Biz bu yola
çıkarken Türk milliyetçilerini adaysız bırakmayacağız diyerek, üçüncü bir yol daha var diyerek çıktık
hiçbir kirli pazarlığın ortağı olmadık. Bütün partiler oy kaygısı güderken biz Cumhuriyet değerleri ile,
Atatürk ile, İstiklal harbi ile, 1924 anayasası ile sorunu olanlar Zafer Partisi’ne oy vermesin dedik. Belki
de Türkiye’de şu kişiler bize oy vermedin diyen tek partiyiz. Bu değerler bizim asla taviz
vermeyeceğimiz değerlerdir. Altılı Masanın birkaç ay önce yayınlanan mutabakat metninde tek kelime
Türk ve Atatürk geçmiyor, Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı biz her türlü milliyetçiliği ayaklar
altına aldık Diyen Tayyip Erdoğan. Bizim MHP’den de İYİ Parti’den de BBP’den de farkımız budur. Hiçbir
Türk milliyetçisi bu değerlerin tahrip edilmesine, yozlaştırılmasına ayaklar altına alınmasına müsaade
etmez. Gururla söylüyorum ki bugün Türkiye’de ‘’Ne mutlu Türk’üm’’ diyen tek parti Zafer Partisidir.
Türk milliyetçileri yüce Türk milletinin desteği ile Türkiye’nin seçimine damga vuracak.
6-Partinizin göçmen projeleri dışında ekonomi, sağlık gibi alanlarda ne gibi projeleriniz var?
Zafer Partisi’ne Suriyelileri göndermekten başka projesi yok diyenlere bakmayın. Herkes tarafından
da bilinen, medyanın Zafer Partisine uygulamış olduğu bir ambargo var ve biz bu sebeple
projelerimizin tamamını halkımıza ancak sosyal medyada ya da sokaklarda anlatabiliyoruz. Evet,
birçok sorunun temelini oluşturan sığınmacı ve kaçak sorunu bizim önceliğimizi oluşturuyor. İktidarın
da muhalefetin de sığınmacılara bakış açısını ve sığınmacı politikasını değiştirmemizin sebebi de
sığınmacı sorununu tüm hatlarıyla anlatabilmemiz. Fakat bizim elbette ki tek projemiz sığınmacılar
değil. Her biri alanında uzman kadromuzla hukuk, milli güvenlik, eğitim, ekonomi, tarım, ticaret
alanlarında birçok projemiz var.
Biz Zafer Partisi olarak bugün geldiğimiz noktada en büyük sorunlardan birinin hukukun
uygulanmaması ve yargının bağımsızlığını kaybetmesi olduğunun farkındayız ve bu anlamda da
öncelikle bunu tahsis etmek için çalışıyoruz.
Ana hatlarıyla projelerimizden sizlere bahsetmek istiyorum:
4 Bölge 4 Deniz ulaşım sistemi projemiz, Türkiye’de sanayileşme adına yeni bir dönem başlatacak bir
proje. Taşımacılık avantajları sebebiyle Marmara Bölgesinde yoğunlaşan sanayileşmeyi bu projemizle
Türkiye’nin geneline dağıtmayı planlıyoruz. 1500 km yeni ve hızlı demiryolu yapmayı inşa edeceğiz.
Son dönemde yaşamış olduğumuz deprem felaketini de çok önemli bir uyarı görüyoruz ve yaklaşan
Marmara depremine de böylece güçlü bir önlem almak istiyoruz. Türkiye gibi büyük bir coğrafyaya
sahip ülkenin sınırlı sayıda bölgesine nüfusu ve ekonomik kaynakları yığmak, gerçekleşecek bir
felakette ülkeye sarılamaz yaralar açabilir. Bu yüzden ülkemizin her bölgesinde, o bölgeye özgü
ekonomik projelerimiz var. Örnek verecek olursak ağır sanayimizi Ankara’dan Bursa’ya uzanan bir
hatta taşıyacağız. Zonguldak’ı önemli bir liman şehri yapacağız ve bu bölgeye de demiryolu ulaşımını
sağlayacağız. Erzincan’dan başlayarak Van ilimize uzanan bölgede hayvancılığa dayalı güçlü bir
ekonomik kalkınma projesi hazırladık. Topraklarımızı da değerlendirmek istiyoruz. Dünyanın en
verimli topraklarına sahibiz, fakat saman bile ithal ettiğimiz zamanlar oldu. Bu kabul edilebilir değil.
Biz Konya’dan Mardin’e uzanan hatta büyük bir tarımsal üretim ve ticaret hedefliyoruz. Harran Ovası
ve Çukurova bu bölgeye merkez teşkil edecek. Üretim artınca ve 13 milyon yabancı ülkelerine
gönderilince büyük ölçüde üretim fazlamız olacak ve böylece hem fiyatlar düşecek hem de ihracatta
patlama yaşayacağız.
Köhne siyasetçiler ve partiler yerel boyutta düşünüyor. Biz ülkemizi küresele de hazırlayacağız.
Küresel çapta hızla yaklaşan bir iklim krizi ve kıtlık var. Bu doğrultuda yenilenebilir enerjide patlama
yaşayacağız. Her bölge için bir üretim havzası oluşturacağız. Bir şey dikkatinizi çekti mi? Tüm bu
projeler için işgücü lazım öyle değil mi? Bizim ülkemizde bu fazlasıyla var ve güçlü nüfusumuz ile hem
işgücü sıkıntısı çekmeyeceğiz hem de işsizliği çok ciddi boyutlarda düşüreceğiz.
Askeri alanı unutmadık. Türk Ordusu gibi binlerce yıllık bir geleneği FETÖ ve ortakları kumpaslarla
çökertmek istediler. Bu kumpaslarla yıkılmayan ordumuzu biz çok daha güçlü bir hale getireceğiz.
Yaklaşan bir küresel savaş var, askeri hastanelerimizi açacağız. Kuleli Askeri Lisesi tekrar geleceğin
kahramanlarını yetiştirecek. Orduyu siyasetten arındıracağız, bu konuyu beka meselesi olarak
görüyoruz. Uzman erbaşlarımıza ve astsubaylarımıza görmezden gelinen hakları misliyle verilecek.
Eğitim alanında Türkiye’yi üst liglere ulaştırma hedefimiz var. Masrafları ciddi ölçüde azaltacağız. Biz
gençlerimize bedava internet gibi basit şeyler vaat etmiyoruz, ‘prangalarınızı birlikte kıracağız’
diyerek onların dertlerine ortak olmayı ve çözüme kavuşturmayı vadediyoruz. Gençlerin kendilerini
anlamayan kişiler tarafından yönetilmesine şiddetle karşıyız. Türk gençliği, ulu önder Atatürk’ün bize
mirasıdır ve Türkiye Cumhuriyeti’ni bu mirasın göklere çıkaracağından şüphe bile duymuyoruz.
Özetlemek gerekirse,
‘4 BÖLGE 4 DENİZ’ projemiz ile birlikte ekonomik kalkınmayı memleketin dört bir yanına yayacağız.
‘İSTANBUL 3.0’ projemizle kaçınılmaz Marmara depremine yönelik ciddi önlemler alacağız, bu kentin
herhangi bir felaket ya da saldırı durumunda büyük zararlar görmemesi ve ülkenin zor duruma
düşmemesi için önlemler alacağız.
‘YENİLENEBİLİR ENERJİ’ projemizle ülkemizi küresel doğal afetlere hazırlarken, kıt enerji kaynaklarına
güçlü alternatifler yaratarak Türkiye’yi enerji krizlerine hazırlarken aynı zamanda doğamızı da
koruyacağız.
‘KENDİ KENDİNE YETERLİ TÜRKİYE’ projemizle ilk aşamada ithalatı bitireceğiz ve ardından üretimdeki
artış ülkemizi ihracatta güçlü bir boyuta ulaştıracak.
‘ÇELİK MİĞFER’ ile birlikte Türk Ordusu’nun son 20 yılda ciddi ölçüde tahrip edilen disiplinini geri
getirerek ciddi iyileştirmelere gideceğiz ve ordumuz tüm caydırıcılığıyla yenden parlayacak.
‘ANADOLU KALESİ’ projemiz ile dünya tarihindeki en hızlı kontrollü geri dönüş projesini devreye
sokacağız ve ülke için her alanda ciddi bir sorun oluşturan 13 milyon yabancıyı ülkelerine
göndereceğiz.
‘TERTEMİZ TÜRKİYE’ projemiz ile dünya genelinde ciddi boyutlara ulaşan madde bağımlılığına karşı
ülkemizi koruyacağız. Uyuşturucu belasının Türk gençlerini ele geçirmesine izin veremeyiz.
‘CAN DOSTUM’ projemiz ile dünyamızı paylaştığımız hayvan dostlarımızın haklarını da sonuna kadar
savunacağız.
Ayrıca ülkenin kurucu değerleri olan Atatürk ilke ve inkılaplarına tam bağlılığı geri getireceğiz. Yani o
özlenen Türkiye Cumhuriyeti’ni, Türk Milletine geri vereceğiz.
Bizi sadece ‘Suriyelileri göndermekten başka bir vaatleri yok’ olarak göstermek isteyen paralı
medyaya inat biz sesimizi milletimize duyurmaya var gücümüzle devam ediyoruz. Güçlü bir Türkiye
için bilim, birlik, barış diyoruz.