Anayasa’nın, “Devlet aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” olarak ifade edilen 41. maddesi, AKP tarafından hazırlanan yeni Anayasa taslağının kamuoyuna yansıyan halinde yer almıyor.
Eğer bu yasal düzenleme hayata geçerse, Sağlık Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü’nün de (AÇSAP) kapatılmasının yolu açılacak.
Taslakta olmayan madde
Mevcut Anayasa’nın “Ailenin Korunması” başlığında yer alan 41. maddesi şöyle diyor:
“Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.”
Yeni anayasa taslağının kamuoyuna yansıyan halinde ise aileye ilişkin düzenleme sadece 43. maddede yer alıyor. Ve bu madde aynen şöyle:
“Ailenin toplumun temeli olduğu ifadesiyle evrensel sosyolojik ve ahlaki bir gerçekliğe işaret etmekte, bu gerçekliği normatif olarak düzenlemeye tabi tutarken, Anayasa’nın ve evrensel hukuk normlarının temel ilkelerinden biri olan eşitlik ilkesini vurgulamakta ve ailenin bu nitelikleri ile her türlü korumadan yararlandığı belirtilerek devletin görevlerinin genel çerçevesi çizilmiş olmaktadır.”
Burada da görüldüğü gibi devlet, aile planlaması alanını tamamen terk ediyor, “aileyi korumak” biricik hedef haline geliyor.
Televizyon kanallarında sunucusundan katılımcısına kadar “herkese bir evlenme cüzdanı” kampanyasına dönüşen programların tesadüf olmadığının da bu şekilde altını çizmek isterim.
Önceki akşam Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı’nın (TAP) Diyarbakır’da yürüttüğü “Güvenli Annelik Programı” yararına düzenlediği klasik müzik gecesinde en çok tartışılan konu, “TÜİK verileri” ve Başbakan Erdoğan’ın “Her aileye en az üç çocuk” önerisiydi.
Ülkenin kalkınmışlık ölçütü olarak betimlenen “kişi başına milli gelir” hesaplarının nüfus politikasıyla doğrudan orantılı olması rastlantı değil.
Bu nedenle olsa gerek, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) eski adı olan Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) başkanlarından Yaşar Yaşer, emekli olduktan sonra TAP Vakfı Genel Koordinatörlüğü’nü üstlenmişti.
Yaşer, Anayasa’dan çıkarılan “aile planlaması” kavramına vurgu yapıyor. Yaşer, “Sağlık Bakanlığı’ndan bize verilen bilgilere göre, anayasal düzenlemeye paralel olarak, AÇSAP’ların kapanması ve aile çocuk sağlığı hizmetlerinin tedavi amaçlı bir müdürlük çatısı altında yürütülmesi planlanıyor. Aile planlamasının amacı, kadınların istedikleri sayıda ve istedikleri aralıklarla çocuk sahibi olmalarını sağlamak Sağlık Bakanlığı’nın ve hepimizin öncelikli görevi olmalı” diyor.
Akdağ’ın desteği
Yaşer’in bu sözleri, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın, Sağlık-Sen yöneticilerini kabulde yaptığı konuşmasının arka planını aydınlatıyor.
AÇSAP’lardan sorumlu olan Akdağ, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle Başbakan Erdoğan’ın Uşak’ta dile getirdiği “Her aileye en az üç çocuk” önerisini şu sözlerle destekliyor:
Erdoğan’ın değişmediği nokta
“Yıllardır ülkemizde birileri vatandaşlara çocuk yapmayın şeklinde bir telkinde bulundular. Bu yanlış bir telkindir. Ortalama olarak bir ailenin 2 çocuk veya daha aşağısında çocuğu olursa nüfusumuz ihtiyarlar ve o zaman başka problemlerle karşı karşıya kalırız.”
Milli Eğitim Bakanlığı ve Halkevleri ile de ortak projeler yürüttüklerini belirten Yaşer, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) 5 merkezde Kadın Sağlık Merkezleri’nin (KSM) açılması projesine destek verdik.
Buradaki hemşirelerin eğitimini üstlendik. Bizden sonra projeye devam eden İBB, KSM’lerin sayısını ilçe belediyelerden gelen talep üzerine 30’a çıkardı. Ancak hizmet alanını sağlık kontrolleriyle sınırladı. Kadınların üreme hakkı konusunda bilgilendirme taleplerine cevap verilmiyor” bilgilerini de ekliyor.
Yaşer, Erdoğan’ın AKP Genel Başkanı olduğu dönemde (2002) Sultanbeyli İlçe Teşkilatı’nda yaptığı bir konuşmada, nüfus planlaması konusundaki çabaları “vatan hainliği” olarak değerlendirdiğini de hatırlatıyor.
Erdoğan o günlerde “Bu milletin çoğalması lazım. Biz böyle düşünüyoruz. Sakın ha, Allah ne verdiyse...” diyordu. Bugün de Başbakan farklı kelimelerle de olsa 2002’deki görüşünü yineliyor