Yapılan uyarı esnasında Çinli yetkili Ma, Tayvan'ın provokasyonları ve dış güçlerin müdahalelerinin gelecek yıl artabileceğini de belirtti.
Çin'in Tayvan İşleri Ofisi sözcüsü Ma Xiaoguang, basına verdiği demeçte, Çin'in Tayvan ile barışçıl bir şekilde yeniden birleşmeye çalışmak için elinden gelenin en iyisini yapmaya istekli olduğunu, ancak bağımsızlık konusundaki kırmızı çizgilerinin aşılması durumunda harekete geçileceğini söyledi.
Ma açıklamasında, "Tayvan'da bağımsızlık isteyen ayrılıkçı güçler provokasyonlarına devam ederse, güç uygularsa ve hatta herhangi bir kırmızı çizgiyi geçerse, sert önlemler almak zorunda kalacağız" ifadelerini kullandı.
Bağımsızlık yanlısı güçlerin provokasyonunun ve "dış müdahalenin" önümüzdeki aylarda "daha keskin ve daha yoğun" hale gelebileceğini belirten Ma, "Gelecek yıl, Tayvan Boğazı durumu daha karmaşık ve şiddetli hale gelecek" dedi.
Çin-Tayvan gerginliği
Tayvan Adası, İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda Japon işgalinin sona ermesi ve Çin egemenliğine geçmesinden bu yana, bölgedeki gerilim merkezlerinden biri olarak öne çıkıyor. Tayvan ile Çin anakarası arasındaki cepheleşme, 1949’dan bu yana geçen 70 yılı aşkın sürede bölgede çok sayıda çatışma ve askeri gerilime yol açtı.
İkinci Dünya Savaşının sona ermesinin ardından, Tayvan'da 1895’teki Birinci Çin-Japon savaşından bu yana süren Japon işgali son buldu. Ada, o sırada Çin Cumhuriyeti’nde iktidarda olan Milliyetçi Parti (Koumintang/KMT) himayesine verildi.
Ne var ki ülkede o sırada Çin Komünist Partisi (ÇKP) ile KMT arasında kanlı bir iç savaş patlak vermişti. Savaş, 1949’da Komünistlerin kesin zaferiyle sonuçlandı. Mao Zıdong önderliğindeki ÇKP, 1 Ekim’de Pekin’de Çin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) kuruluşunu ilan etti.
Yenik düşen KMT mensupları ise Komünistlerin deniz gücünün zayıf olmasından yararlanarak Tayvan Adası’na çekildi. Çan Kay-şek liderliğindeki partizanlar, 1912’de kurulan Çin Cumhuriyeti’nin (ÇC) egemenliğinin adada devam ettiğini ileri sürerek Aralık 1949’da Taipei’yi geçici başkent ilan etti.
1971’e kadar geçen sürede hangi hükümetin Birleşmiş Milletlerde (BM) Çin’i temsil edeceği tartışmalı olmayı sürdürdü. Çin Cumhuriyeti, Kuzey Atlantik Paktı (NATO) ülkelerinin büyük bölümü tarafından Çin’in meşru temsilcisi olarak kabul edilmeyi sürdürürdü. Öte yandan Varşova Paktı ülkeleri, bağlantısız ülkeler ve İngiltere ile Hollanda bazı Batılı ülkeler Çin anakarasını kontrol eden Halk Cumhuriyeti’ni Çin'in meşru temsilcisi olarak tanımayı seçti.
"İki Çin" olarak adlandırılan bu dönem, sonraki yıllarda çok sayıda ülkenin diplomatik ilişki tercihini Çin Cumhuriyeti'nden Çin Halk Cumhuriyeti'ne çevirmesi ve 1971'de BM Genel Kurulu'nda yapılan oylamada Pekin hükümetinin Çin'in tek meşru temsilcisi kabul edilmesiyle sona erdi.
Birinci, İkinci ve Üçüncü Boğaz krizlerine sahne olan Tayvan-Çin diplomasisi günümüzde de gerilimini sürdürmekle beraber yeni krizin kapıda olup olmadığı konusu da sıklıkla gündeme geliyor.