CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çin’e gitmeden önce Çin Ulusal Radyosu’nun sorularını yanıtladı. CHP lideri, “Türkiye Suriye ile bir savaşa mı sürükleniyor? Sizce iki ülke arasında bir savaş tehlikesi var mı? Partinizin Suriye sorunuyla ilgili çözüm önerileri nelerdir?” sorusuna, “Türkiye, Suriye krizinde çözüm arayan değil ne yazık ki sorun yaratan bir bölgesel aktör olarak konumdadır. AKP iktidarının Suriye’nin içişlerine karışması, Suriye yönetiminin de buna karşılık olarak Türkiye’ye yönelik söylemlerinin sertleşmesine yol açtı” diyerek şu yanıtı verdi:
“AKP iktidarının, Türkiye topraklarının Suriyeli silahlı muhalifler ve radikal unsurlar tarafından kullanılmasına izin vermesi, Suriye’deki çatışmaların her an ülkemize de sıçrama olasılığını doğuruyor. Bu nedenle, üzülerek söylemeliyim ki, iki ülke arasındaki gerginliği bir çatışmaya kadar götürebilecek elverişsiz bir ortam maalesef var.
Cumhuriyet Halk Partisi, Suriye’deki krize ilişkin aklın ve vicdanın sesi olarak Türkiye siyasetindeki yerini almıştır. Bugüne kadar AKP iktidarına ve kamuoyuna üç çözüm önerisi sunduk. Türkiye’nin öncülüğünde Suriye’deki krizin ulusal ve uluslararası taraflarını içeren bir konferans toplanması önerimizi reddeden AKP iktidarı, TBMM’nin Suriye’deki şiddetin ve akan kanın durmasına yönelik partilerüstü bir tutum almasına da yanaşmadı. Son olarak, Birleşmiş Milletler öncülüğünde bir toplantı yapılması önerimiz de suskunlukla geçiştirildi.”
-“TÜRKİYE İLE ASYA ÜLKELERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN GELİŞMESİ İÇİN HER TÜRLÜ KATKIYI YAPMAYA HAZIRIZ”-
“Dünyanın güç merkezleri açısından baktığımızda Asya’nın dünya siyasetindeki yeri ve ağırlığı artıyor mu? CHP’nin dış politikaya bakışında Asya ülkelerine yaklaşımı nasıl?” sorusuna da Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
“ABD ve Avrupa son yıllarda ekonomik krizlerle boğuşuyor. AB ülkelerinden bir kısmı iflasın eşiğinde, Amerikan yönetimi ise ağırlığını kendi ekonomisini ve iç sorunlarını düzeltmeye veriyor. Böyle bir ortamda, Çin ekonomisinin son yıllarda yüksek büyüme hızlarını yakaladığına, Hindistan, Japonya ve Endonezya başta olmak üzere diğer bölge ülkelerin de artan önemine şahit oluyoruz. Bu da Asya ekonomilerinin yükselmesini ve bir bütün olarak Asya’nın dünya siyasetindeki ağırlığının artmasını sağlıyor. Çin’in dünyanın farklı bölgelerine yayılan yatırımları ve Suriye krizi konusunda BM Güvenlik Konseyindeki belirleyici olan tutumu Çin’in dünya siyasetindeki ağırlığının son dönemdeki göstergeleridir. Ek olarak, uluslararası kuruluşlarda Asya ülkelerinin ağırlığı artarken Asya’daki Şangay İşbirliği Örgütü gibi bölgesel kuruluşların dünya siyasetindeki önemleri de buna paralel olarak artmaktadır. Tarihsel bir bakış açısıyla baktığımızda, Asya’nın siyasetteki ağırlığının arkasında Çin’in yüzyıllardır izlediği barışçıl kalkınma stratejisinin ve Güneydoğu Asya ekonomilerinin II. Dünya Savaşı’ndan sonra yakaladıkları yüksek kalkınma hızlarının olduğunu söyleyebiliriz.
Cumhuriyet Halk Partisi, Asya ülkeleriyle iyi ilişkiler kurmayı ve karşılıklı diyaloğu geliştirmeyi hem bir gereklilik hem de bir zenginlik olarak görmektedir. CHP, 'Yurtta barış, dünyada barış' ilkesi çerçevesinde, dış politikada Asya ülkelerinin toprak bütünlüklerine ve egemenliklerine saygıyı esas alan bir çizgiyi benimsemiştir. Bu bağlamda, Türkiye ile Asya ülkeleri arasındaki ilişkilerin gelişmesi için her türlü katkıyı yapmaya hazırız.”
-“GELİŞEN İLİŞKİLERİN HALKLARIN YAŞAM KALİTESİNE DE YANSIMASINI DİLİYORUZ”-
CHP Genel Başkanı, Türkiye ile Çin ilişkilerinin gelişme potansiyelini nasıl gördüğüne dair soruya verdiği yanıtta da iki ülkenin, üst düzey ziyaretlerle birbirlerine verdikleri önemi gösterdiğini, ilişkilerin ticari ve ekonomik boyutunda da dinamik bir gelişim yaşandığını, Türkiye’nin Uzak Asya’daki en büyük, dünyada ise üçüncü büyük ticaret ortağı olan Çin’le ilişkilerinin yüksek gelişme potansiyeli taşıdığını belirtti. Kılıçdaroğlu, "Dileğimiz, bu gelişmenin sürmesi ve iki ülke arasında gelişen ilişkilerin halklarımızın yaşam kalitelerine olumlu ve adil bir şekilde yansımasıdır” diye konuştu.
“Çin Komünist Partisi 18. Ulusal Kongresi 8-13 Kasım günlerinde yapıldı. Bu vesileyle, ÇKP’nin geçen 10 yılda siyasi ve ekonomi alanlarındaki çalışmalarını ve ÇKP’nin bundan sonraki gidişatını değerlendirir misiniz?” sorusuna da CHP lideri, “Çin Komünist Partisi kongrelerinin Çin’in ekonomik ve siyasi geleceği açısından önemli olduğunu biliyorum” diyerek şöyle devam etti:
“ÇKP delegelerinin Parti’nin Merkez Komitesini, onların da ÇKP Politbürosu’nu belirlediği bu ulusal kongreler ülke siyaseti için belirleyici öneme sahip. 18. Ulusal Kongre’deki konuşmasında, Devlet Başkanı ve ÇKP Genel Sekreteri Hu Jintao’nun sosyal yapının iyileştirilmesine ilişkin reformlar kapsamında, yolsuzlukla mücadelenin, sürdürülebilir, çevreye duyarlı ve yenilikçi ekonomik kalkınmanın sağlanmasının, kapsamlı, etkin bir sosyal güvenlik sistemin tesisinin ve parti liderlerinin belirlenmesindeki kriterlerin önemini vurgulamasını önemli ve olumlu buluyorum. Hatta Hu Jintao’nun konuşmasındaki birçok noktanın sosyal demokrasinin ilkelerine olan yakınlığı da beni sevindirdi.
Geçtiğimiz 10 yılda, ÇKP, izlediği siyasetle, Çin’in barışçıl büyümesini devam ettirdi. Çin’i küresel pazara daha fazla entegre ederken, bölgesel üstünlüğünü de sürdürmesini sağladı. Önümüzdeki yıllarda, Çin’in yükselişini sürdüreceğini düşünüyorum. Hızlı büyümenin getirdiği enerji ihtiyacının da etkisiyle, Çin’in, Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafyada daha aktif rol oynayacağını söyleyebilirim. Ekonomik gelişmelere paralel
olarak, insan hakları ve özgürlükler alanında yükselen talepler ve demokratikleşme beklentilerinin de Çin’i etkileyeceğini öngörüyorum.”
-“SİYASETÇİ KİMLİĞİMLE İLK DEFA GİDİYORUM”-
Çin’e yıllarca önce bir bürokrat olarak gittiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Siyasetçi kimliğimle ilk defa gidiyorum. Dolayısıyla, 12 Ocak’ta başlayacak ziyaretimiz partimiz ve ülkemiz açısından çok önemli. Bunun için heyecanlıyım. Çin hakkındaki izlenimlerimi özetleyecek olursam şunları sıralarım: son yıllarda hızla büyüyen Asya ekonomilerinin itici gücü, yükselen bir küresel güç, piyasa ve kapitalizmi kendine özgü bir şekilde ayırabilen, karma bir anlayışa sahip, ekonomik gelişmesini silahlanmaya değil daha fazla kalkınmaya ayıran, Birleşmiş Milletlere sorumlu ve ölçülü yaklaşımlarıyla önemli katkılar veren, dünyanın dört bir tarafındaki Çinlilerin avantajını da kalkınma stratejileri için ustalıkla kullanabilen ve bölgemize ilişkin olarak Suriye halkının iradesine saygı gösteren bir ülke ve soydaşlarımız olan Uygur Türklerinin vatanı” dedi.
“Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerin artmasını memnuniyetle karşılıyor, ikili ilişkilerin derinleşmesinde büyük katkısı olan Çin halkına şükranlarımı sunuyorum” diyen Kılıçdaroğlu, “CHP heyeti olarak yapacağımız ziyaretin Çin halkıyla aramızdaki bağları güçlendirmesini, derinleştirmesini ve kültür başta olmak üzere ekonomi dışındaki alanlara da taşımasını diliyorum. Çin, uygarlığın gelişmesine geçmişte büyük imzalar atmış bir ülkedir. Çin halkı insanlığın geleceğine de katkılar yapmaya devam edecektir” dedi. (ANKA)