Gölbaşı`ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı inşaatı ihalesiyle ilgili yolsuzluk davasının sanıklarından Binbaşı Ercümenthan Cengiz, 'Güneydoğu`da komutanlarım bana `cengaver` diyordu. İddianamede, Müteahhit Ali Osman Özmen`in fedaisi oldum. Bu aşağılayıcı suçlamaya kabul etmiyorum' dedi.
Genelkurmay Askeri Mahkemesi`nde görülen davanın bugünkü duruşmasına 26 sanık ve bazı sanık avukatları katıldı. ``Görevi kötüye kullanma`` ve ``rüşvet alma`` suçlarından yargılanan Emekli Albay İlker Kırdım suçlamaları kabul etmedi. Usulsüz keşif artışlarına yol açarak müteahhite haksız çıkar sağladığı iddialarını da reddeden Kırdım, beraatını talep etti.
Görevini kötüye kullandığı iddiasıyla yargılanan Emekli Albay Tuncer Mescigil de suçlamaları reddetti ve beraatını istedi.
Suçun işlendiği iddia edilen dönemde Milli Savunma Bakanlığı İnşaat Emlak Başkanlığı`nda kontrol mühendisi olan Binbaşı Ercümenthan Cengiz, ``görevi kötüye kullanma`` ve ``rüşvete aracılık etme`` iddialarına karşı savunma yaptı.
Görevli olduğu dönemde bütün işleri, üstündeki komutanların emir ve direktifleri doğrultusunda yerine getirdiğini ifade eden Cengiz, komutanlarını suçlamadığını, projelerin bu kişilerin de içinde yer aldığı titiz çalışmalarla ortaya çıkarıldığını söyledi.
Müteahhit Özmen`in kendisinin nikah şahitliğini yaptığını ve Özmen ile bunun dışında bir ilişkisi olmadığını savunan Cengiz, iddianamede de konunun ``beşeri ilişki`` olarak değerlendirilip herhangi bir menfaat ilişkisine yer verilmediğini belirtti.
Özmen`in, Rizeli olan eşinin hemşehrisi olması nedeniyle şahitlik yaptığını ve nikahta bir bilezik taktığını belirten Cengiz, ``Bu, bir memur için hatırı sayılır bir hediye olabilir ancak bir işadamı için menfaat karşılığı olarak kabul edilemez`` dedi. Güneydoğu Anadolu`da terör eylemlerinin yoğun olduğu dönemde görev yaptığını ifade eden Cengiz, ``yol güvenliği olmayan yerlerde, görevime sivil araçlarla gidip geliyordum. Komutanlarım bu yüzden bana `Cengaver` diyordu. İddianamede Askeri Savcı tarafından `Fedai` ilan edildim. Bu aşağılayıcı suçlamayı kabul etmiyorum`` diye konuştu.
Binbaşı Cengiz, duruşmada okunan savcılık ifadesinde de nikah şahitliği ile ilgili olarak ``Bugün baktığımda bu durumu uygun bulmuyorum`` dedi. Ercümenthan Cengiz`in avukatı Kemal Karabulut da savunmasında nikah şahitliğinin Türk toplumu tarafından önemsendiğini belirterek, cumhurbaşkanları, başbakanlar, milletvekilleri ve üst düzey bürokratların işadamalarının çocuklarının nikah şahitliklerini yaptığına dikkati çekti.
Müvekkilinin bu ilişkiden dolayı suçlanamayacağını savunan Karabulut, Cengiz`e yönelik ``görevi kötüye kullanma`` suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığını öne sürdü.
Daha sonra söz alan Özmen`in avukatı Mustafa Bir, Askeri Savcı Binbaşı Zekeriya Duran`ın üzerinde anlaşmazlık olan kesin hesap konusunda idarenin hatalarının savunma konumuna girdiğini iddia etti.
Davanın temelini kesin hesapların oluşturmadığına ve bu konudaki anlaşmazlığın hukuk mahkemelerinde görüldüğünü anlatan Bir, ``Askeri Savcı`nın geçen duruşmadaki `Müteahhit firma 4. ve son ihalenin kesin hesabında borçlu çıkacak` demesi objektif bir tutum değildir. Askeri Savcı tarafsızlığını şüpheye düşürecek davranışlar içindedir`` diye konuştu.
İddia makamının sanıkların aleyhine olduğu kadar lehine olan delilleri de toplamakla görevli olduğunu dile getiren Mustafa Bir, askeri savcının artık tarafsız olmadığı gerekçesiyle davadan çekilmesi gerektiğini söyledi.
Bir, müvekkilinin 107.9 trilyon liralık mal varlığına hukuka aykırı bir şekilde tedbir konulduğunu ileri sürerek, tedbirin kaldırılmasını talep etti.
Bunun üzerine söz alan Askeri Savcı Binbaşı Duran, ilk 3 ihaledeki imalatların birbirlerine aktarılması nedeniyle 4. ve son ihalenin de zorunlu olarak Özmen`e verildiğini söyledi. 4. ihale kapsamında yer alan malzemelerin pahalı fiyatlandırıldığını anlatan Duran, gerçek bir piyasa araştırması halinde ortaya çıkacak kesin hesabın idarenin yararına olacağını kaydetti.
Binbaşı Duran, Avukat Bir`in tarafsızlık eleştirilerini yanıtlarken de ``Hazine zararıyla ilgili kamu menfaatlerini koruma `yanlışlığını` yapmaya ve taraf olmaya devam edeceğiz`` dedi.
Daha sonra sanıklar sorguların tamamlanma aşamasına gelindiğinden duruşmalardan vareste tutulmalarını talep etti. Özmen`in avukatı Bir, vareste talebini açıklarken ``Müvekkilimin sağlık durumu buraya gelince daha da bozuluyor. Yaşı itibariyle bu stresi kaldıramıyor`` dedi.
Mahkeme heyeti Özmen`in mal varlığındaki tedbirin kaldırılması talebini reddederek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 7 Ekim`e erteledi.