Topuz, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın, dün 23 Nisan özel oturumunda Genel Kurul'da yaptığı açıklamalara sert yanıt verdi. Topuz, Arınç'ın "Türkiye'de rejim sorunu değil, rejimin sahibi olma tartışması vardır" açıklamalarının ülkeyi İran'a benzetme çabasının yansıması olduğunu belirterek, "Türkiye İran'a benzerse mutlu olacak. İran'da nasıl Ahmedinejad varsa Türkiye'de de Bülentnejad var" diye konuştu. Dün TBMM'de konuşma yapan bir gencin meslek liseleriyle ilgili istekte bulunmasına da değinen Topuz, AKP'yi "PKK gibi çocukları kullanmak"la suçladı.Topuz, Arınç'ın bu şekilde konuşmaya devam etmesi durumunda tarafsızlığını kaybedeceğini ve makamını boşaltması gerektiğini söyledi.
ARINÇ TARAFSIZLIĞINI YİTİRDİ
Arınç'ın, sadece dünkü değil, son zamanlardaki konuşmalarında Meclis Başkanlığı'nın tarafsızlık kimliğini zedeleyen bir tutum içinde olduğunu savunan Topuz, bunun, TBMM İçtüzüğünde ve Cumhuriyet geleneklerinde yeri olmadığını söyledi.
Meclis Başkanlığı'nın, Meclis'in birliğini temsil eden, tarafsız yönetilmesini sağlayan bir makam olduğuna işaret eden Topuz, Meclis Başkanı'nın, başbakan, cumhurbaşkanı ve bir siyasi parti lideri olmadığını kaydetti. Topuz, Meclis Başkanlığı'nın, bir siyasi polemik yapma, sağa-sola buyruk verme, devletin kurumları, Anayasası ile mücadele etme yeri olmadığını ifade etti.
“ARTIK TAHAMMÜL EDİLEMEZ NOKTAYA GELMİŞTİR”
“Sayın Meclis Başkanı, bu kimliğini, seçildiği günden bu yana bir tarafa bırakarak, hep farklı bir kimlik içinde görülmüştür” diyen Topuz, şöyle konuştu:“Bugün geldiği noktada Meclis Başkanı'nın bu kimliği, Meclis Başkanı kimliği değildir. Meclis Başkanı, görevlerini saptırarak, sanki icradan, yürütmeden sorumluymuş gibi, yürütme adına konuşuyormuş gibi oluyor. Bazen yürütmeyi eleştirme noktasına geliyor, bazen siyasi parti sözcüsü ve liderlerini eleştirmeye kalkıyor. Artık bu tahammül edilemez bir noktaya gelmiştir.
Meclis Başkanı, önce Meclis'in düzenli çalışmasını sağlamakla yükümlüdür. Onları yerine getirmemiş bir Meclis Başkanı'nın, kendisine ait olmayan alanları yönetmeye kalkışması, hele ideolojik, Anayasa'ya ters bir takım iddiaların sahibi haline gelmiş olması, esef verici bir olaydır. Tarih bunu olumlu bir nokta olarak kaydetmeyecektir.”
"ARINÇ, TEMEL YASALARDA SEYİRCİ KALIYOR"
Meclis Başkanı'nın görevlerinin, İçtüzük'te belirlendiğini, bu görevler arasında, komisyon çalışmalarını hızlandırmanın yer aldığını anımsatan Topuz, komisyonlarda yığılı onlarca kanun tasarı ve tekliflerinin olduğunu ifade etti.
Topuz, Meclis Başkanı'nın, dokunulmazlık dosyalarıyla ilgili hiçbir duyarlılık taşımadığını, dokunulmazlık dosyalarının dönem sonuna bırakılmasına seyirci kaldığını, yargının çalışmasına engel olduğunu, yargı organlarıyla kavga ettiğini savundu.
Arınç'ın, temel yasa uygulamasına da seyirci kaldığını öne süren Topuz, milletvekillerinin yazılı soru önergelerinin çoğunu geri çevirdiğini, kendisine sorulan sorulara halen yanıt vermediğini söyledi.
Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın, yasama-yürütme-yargı arasındaki dengelerle ilgili, bazı haklı değerlendirmelerde bulunduğunu belirten Topuz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“TBMM'NİN GÜNDEMİNİ BAŞBAKAN TAYİN EDİYOR”
“Öte taraftan şunu unutuyor: TBMM, yürütmenin baskısı, yönlendirmesi altında. Buna karşı, Meclis Başkanı'nın herhangi bir duyarlılığı yok. TBMM gündemini Başbakan tayin etmektedir. Meclis Başkanı'na ait yetkileri, Sayın Başbakan kullanmaktadır. Örneğin tatil dönemindeki olağanüstü Meclis toplantısı çağrımızda, Meclis'in hangi gün toplanacağını, Brüksel'den Başbakan ilan etmiş, Sayın Meclis Başkanı buna da seyirci kalmıştır.
TBMM, büyük ölçüde yürütmenin denetimi altına sokulmuştur, yürütmenin denetimi altında ve Meclis'in sayısal çoğunluğunun tahakkümü altında yürütülmektedir. Sayın Meclis Başkanı bu konularda yeterli duyarlılık göstermemektir. Ama kendine ait olmayan konularda pek çok duyarlılığı sergilemekte, kendisi için sakınca görmemektedir.
Sayın Meclis Başkanı'nın egemenlik anlayışı, bir kere seçim yapıldığında ortaya çıkan parlamento aritmetiğinin, her şeyi yapmaya muktedir olduğu anlayışına dayanmaktadır.”