Batasuna Davası, yalnızca İspanya'nın değil Avrupa'nın da gündemini uzunca bir süre işgal etmiş bir süreçti. Batasuna Partisi, 2003 yılında İspanya'daki Yüksek Mahkeme'nin kararıyla yasadışı ilan edilmişti.

Batasuna'nın yasadışı ilan edilmesinin gerekçesi, İspanya'nın Bask bölgesinin bağımsızlığı için silahlı mücadele yürüten ETA örgütünün siyasi kolu olması.

Parti, ilk etapta konuyu İspanya'daki Anayasa Mahkemesi'ne götürerek, yasadışı ilan edilme kararına itiraz etti. Bu mahkemeden de itiraz başvurusuna olumsuz yanıt gelince bu kez konu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşındı.

AİHM, Önce Haziran ayında kapatılma kararına onay verdiğini açıkladı. Batasuna bu karara da itiraz etti.

Ve Strasbourg'da bulunan mahkeme, Kasım ayında bu itirazı da reddettiğini ilan ederek, Batasuna'nın yasal mücadelesine de son noktayı koymuş oldu.

AB'DEN TEPKİ GELEBİLİR

Parti kapama, Avrupa'da çok ciddi tartışmalar doğuran bir konu. Üstelik bu, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'ye en ağır eleştirileri yönelttiği meseleler arasında başı çekiyor.

AB'nin DTP'nin kapatılma kararına, hele de Demokratik Açılım tartışmalarının sürdüğü ve dünyanın desteğini aldığı bir dönemde kapatılmasına tepki gösterdiğini görmek şaşırtıcı olmaz.

AB'de parti kapatılması yasak değil. Ancak "demokratik değerlerin" korunabilmesi için bazı kriterler belirlenmiş durumda.

İŞTE PARTİ KAPAMA KRİTERLERİ

Venedik Kriterleri olarak bilinen bu koşullar kısaca şöyle:

1- Bir partinin, söz konusu ülke Anayasası'nda belirtilen hak ve özgürlüklerin, devletin yapısı, bekası ve düzeninin ihlali için şiddete başvurmaları gerekir.

2- Siyasi partilerin açıkça şiddeti kullandıkları ve demokratik sistem için tehlikeli oldukları ispat edilmeli.

3- Irkçılık ve yabancı düşmanlığı şiddet eylemleri ile bir tutulmaktadır. Siyasi partilerin kapatılabilmesini sağlayan eylemle bağlantı kurulması şarttır.

AB'nin belirlediği bu kriterler, Avusturya'da aşırı milliyetçi parti lideri Jörg Haider'in yasaklanmasına da dayanak oluşturmuştu.