MUSTAFA MUTLU
AKP’nin kapatılması gündeme gelince Başbakan, kurmaylarına talimat verdi ve partiler hakkında dava açma yetkisinin hükümete ya da Meclis’e devredilmesi için çalışma başlatmalarını istedi...
Eğer bu girişim hayat bulursa, Meclis “yargı” görevini de üstlenecek!
Aslında Meclis’in şu anda da böyle bir görevi var:
Yargılanmaları istenen milletvekilleri için Meclis Genel Kurulu’ndan izin çıkması gerekiyor...
Ama 2002 seçimlerinden önce “Dokunulmazlıkları kaldıracağız” sözü veren AKP, bırakın dokunulmazlıkları kaldırmayı, milletvekillerinin yargılanmasına bile izin vermiyor...
Hem de muhalefete mensup bazı milletvekilleri ısrarla “Dokunulmazlığımı kaldırın” diye dilekçe verdiği halde!
Onlara izin vermiyorlar; çünkü kendileri de aynı şeyi yapmak zorunda kalacaklarını düşünüyorlar!
Böylece Meclis; AKP yüzünden yargı sürecini sekteye uğratıyor!
İşte size son örnek:
TBMM Adalet-Anayasa Karma Komisyonu, AKP’li üyelerin oyuyla, haklarında savcılıklardan fezleke gelen bazı milletvekillerinin yargılanmasına yine izin vermemiş...
Tam 75 suç dosyası Başbakanlığa iade edilmiş!
***
Diyeceksiniz ki, “Milletvekillerinin kürsü dokunulmazlığı olmalı...”
Doğru... Ama isnat edilen suçların “kürsüyle mürsüyle” ilgisi yok!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlıkla, sahtecilikle, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmakla” suçlanıyor örneğin!
İşi vergi toplamak olan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, “Vergi Usul Kanunu’na muhalefet”le...
Eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu “sahtecilik”le...
Diğer bazı suçlamalar da şöyle:
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker: “Görevi kötüye kullanmak.”
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal: “Hakaret!”
AKP Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu: “Ölüme sebebiyet vermek.”
CHP Hatay Milletvekili Gökhan Durgun: “Kasten adam yaralamak.”
AKP Burdur Milletvekili Bayram Özçelik: “Cumhurbaşkanı’na hakaret.”
DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk: “Terör örgütünün propagandasını yapmak.”
***
Sorarım siz:
Mahkemelere böylesine “adli” konularda bile “yargılama izni” vermeyen AKP zihniyetinin egemen olduğu bir Meclis’e, “parti kapatma davası için izin yetkisi” verilir mi?
Verilirse o izin, böyle bir Meclis’ten çıkar mı?
Çıkmazsa; devletin kendisini koruma yeteneği ortadan kaldırılmış olmaz mı?
Bu yetenek ortadan kaldırılırsa laik, demokratik hukuk devleti ve anayasal düzen sona ermez mi?
Ve son soru:
Yoksa birilerinin amacı zaten bu mu?
***
GÜNÜN SORUSU
Soruyu okurlarımızdan Gizem Sönmez gönderdi:
Çanakkale Deniz Zaferi’nin 93. yılı törenlerine gazilerimiz üniformalarıyla katıldı. Kendilerini gazi sınıfına sokarak sağlık yardımlarından yararlanan milletvekilleri neden “üniformalarını giyerek” tam kadro bu törene katılmadı?
***
Sahte demokratlara birkaç basit soru!
AKP’nin kapatılması davasına karşı çıkanların sarıldıkları tek tez, “demokrasilerde partilerin, sendikaların, derneklerin asla kapatılamayacağı...”
Onlar bunun demokrasiye ve özgürlüğe müdahale olduğunu öne sürüyor...
Sözüm bu “sahte demokratlar”a:
Bu parti tam 62 aydır iktidarda... Bunların iktidarı döneminde:
* Üç parti hakkında kapatma davası açıldı, Yargıtay Başsavcısı’nın elinden dava açma yetkisini almayı o zaman da düşündünüz mü?
* Gıda-İş, Eğitim-Sen ve Emekli-Sen sendikaları için kapatma davası açıldı, onlarca derneğin kapısına mahkeme kararıyla kilit vuruldu, yasaları değiştirmek aklınıza geldi mi?
* Bizzat Başbakan yüzlerce siyasetçiye, yazara, çizere, sendikacıya binlerce YTL’lik dava yağdırarak; muhalefeti sindirmeye çalıştı... Bunu “ifade özgürlüğüne” aykırı bir girişim olarak görüp, bir kez olsun kınadınız mı?
* Gazeteler kapatıldı, internet siteleri engellendi, dergiler toplatıldı, tiyatrolar cezalandırıldı, oyunlar sansürlendi... O zaman da “Bu gibi durumlarda İspanya’da, İtalya’da ne yapılıyor” diye araştırdınız mı?
***
Eğer bu sorulara verdiğiniz yanıt “Evet”se, hepinizden özür diliyorum, demek ki bugün AKP’ye büyük haksızlık yapılıyor!
Ama “Hayır”sa...
İnsafınız kurusun!