Bedenimiz ve ruhumuz; bilinmeyen bir uyum içerisinde, olaylara, dışarıdan gelen olumsuz etkilere ve zararlı maddelere karşı bizi, çoğu zaman farkına varmasak da birlikte koruyup, savaş veriyorlar. Fiziksel rahatsızlıklarımız psikolojimizi olumsuz etkilerken, psikolojik problemlerimiz de bize fiziksel rahatsızlıklar olarak yansıyabiliyor. Psikolojik sorunlar en sık baş ağrısı, bulantı, tansiyon problemleri, hormonsal değişimler, sindirim sistemi rahatsızlıkları gibi fiziksel sorunlar olarak ortaya çıkabiliyor. Bu olumsuz belirtiler ilerleyen zamanlarda daha ağır fiziksel rahatsızlıklara dönüşüp, sağlığımızı olumsuz etkileyebiliyor.
Psikolojimizi en sık etkileyen hastalıkların başında kronik hastalıklar geliyor. Kronik hastalıklar tedavi sürecinin uzun olması, diğer bir ifade ile hayat boyu tedavi görmemizi gerektiren hastalıklar oldukları için psikolojimizi fiziksel rahatsızlıklar karşısında zayıf düşürebiliyor. Hayatımızın akışında da durum aslında çok farklı değil. Tahmin edilebileceği gibi her birimiz, her olumsuz durumda aynı sabrı ve anlayışı gösteremeyebiliyoruz. Direncimizin düştüğü, savaşçı ruhumuzun saklandığı zamanlarda psikolojik sıkıntılarımız da açığa çıkmaya başlıyor.
Kalp rahatsızlıkları, diyabet, bağışıklık sistemi hastalıkları, kanserler, sinir sistemini etkileyen hastalıklar, madde bağımlılığı gibi rahatsızlıklar, hayatımızın akışını etkileyen önemli sağlık problemleri arasında sayılabilir. Bu hastalıklar ne yazık ki hayatımızdan önemli bir zamanı ayırmamızı gerektirir ve tedavi sürecinin ağır olması nedeniyle yaşam enerjimizi azaltır. Tüm bunlara ek olarak, aklımızda sonumuzun ne olacağına dair soru işaretleri oluşur. Psikolojik sorunlar, genellikle hastalığın ilk evrelerinde ya da inatçı hastalık süreçlerinde ortaya çıkar. Hastalığı kabullenme ve hastalıkla birlikte yaşama alışma dönemlerinde ortaya çıkan bu tip psikolojik sorunlara kısaca uyum sorunu ismi verilebilir.
Ömür boyu ilaç kullanma gereği insan psikolojini en derin etkileyen sebeplerden bir diğeridir. Özellikle Şeker hastaları, Sara hastaları, Kanser tedavisi gören kişiler ve Astım hastalarında ilaca bağımlı yaşama duygusu daha sık görülmektedir. Bunların yanı sıra, kan şekeri uzun süreden beri kontrolsüz yükselme gösteren, sara krizleri sıklaşan, ikinci kalp krizini geçiren insanlarda da ölüm korkusu, ruhsal sorunlara neden olabilir. Çocuk hastalarda içe kapanma belirtileri, yetişkinlere oranla daha sık görülebilirken, tedavi süreçleri de zaman zaman yetişkinlere nazaran daha uzun sürebilir.
Kronik hastalıklara sahip insanların psikolojik destek almaları gerekliliği günümüzde desteklenen konular arasında yer alıyor. Bu nedenle hastanelerde özellikle çocuk servislerinde hastalıklar ile mücadele aşamalarında morallerini yükseltmek amacıyla etkinlikler düzenleniyor. Yetişkin hastalar kendileri gibi aynı hastalıkla mücadele eden insanlarla buluşturulup, grup terapileri ile yaşanılan zorluklar ve verilen savaş dile getiriliyor. Hastalıkla mücadele eden kişilerin, kendileri gibi bu zor yolda ilerleyen insanlarla tanışmaları psikolojik olarak kendilerinde de başarma azmini körüklediği yapılan araştırmalarda görülmektedir. Uzmanlar, psikolojik sorunlarla baş etmenin hastalıkla ilk tanışıldığı gün başladığını, kişilerin, hastalıklarını ne kadar kısa sürede kabullenebilirlerse tedavi süreçlerinin o denli kolay aşılabildiğini belirtiyorlar. Özellikle kronik hastalıklarda edinilmesi gereken yeni hayat tarzlarına daha kolay adapte olmalarının, normal yaşamlarını sürdürmede ve hayatları hakkında yeni kararlar alırken daha mantıklı bir yol seçtiklerinin de altını çiziyorlar.
Fiziksel rahatsızlıklar insanlarda genellikle Depresyona neden oluyor. Bilindiği gibi depresyon, kişide kalıtımsal, çevresel ya da hormonsal bozukluklar sonucu oluşan çöküntü durumu olarak açıklanabilir. Hastalıklar depresyonu tetiklerken, bir yakınını kaybetme, boşanma davaları, başarısızlıklar, hayal kırıklıkları gibi durumlar da hastaların depresyona girmesini kolaylaştırıyor.
Ailemizde ya da çevremizde kronik hastalıklar ile mücadele eden insanlarla karşılaşmamız oldukça olası. Onlara karşı göstereceğimiz ilgi, bizim için küçük; ancak onlar için oldukça anlamlı olabilir. Hastalıklarla mücadelede yakınların sabrı oldukça önemlidir. Yakınların morallerinin yüksek olmasının, hastanın iyileşme süresini olumlu etkileyeceği unutulmamalıdır. Hastalığı tanımak ve tedavi süresince görülebilecek zorlukların önceden bilinmesi de tedavi sürecinde oldukça faydalı olabiliyor.