Hain, sinsi ve yayılmacı bir enfeksiyonun esiri olmuş ateşler içinde yatıyorum hastane odasında.
Asistanım Necla, sessizce yanıma yaklaşıp telefonumu uzattı ve kısık bir sesle
“Kemal Kılıçdaroğlu arıyor” dedi.
*
Telefonu kulağıma götürdüm.
“Geçmiş olsun Ahmet Bey” dedi Kemal Kılıçdaroğlu dinamik ve enerjik bir ses tonuyla...
Bense zorlanarak ve hırıltılar içinde “Aman efendim, çok teşekkürler” falan diyebildim.
*
Beni “geçmiş olsun” diye arayan ilk ve tek siyasetçiydi Kemal Kılıçdaroğlu...
Üstelik hakkında yazdığım onca olumsuz, hatta ayarı biraz fazla kaçmış onca olumsuz yazıya karşın...
*
Ateşler içinde kıvranırken bile...
Bir kez daha o meşhur cümleyi sayıklamak durumunda kaldım:
“Kemal Kılıçdaroğlu iyi bir insan...”
*
Biraz iyileşip yarım yamalak da olsa sosyal medyaya ucundan kıyısından girmeye başlayınca...
Ortalıkta dolaşan bir paylaşımdan öğrendim ki...
Kemal Bey, kendisine hakaret ettiği için mahkemeye verdiği kişinin 18 yaşından küçük olduğunu fark edince davayı geri çekmiş.
Ve kendisine hakaret eden çocuğa da çok ama çok zarif bir mektup yazmış.
*
Mektubu okudum.
Ve yine sayıklar gibi şöyle dedim:
“Kemal Kılıçdaroğlu gerçekten iyi bir insan...”
*
Ve dün...
Habertürk’e konuşan İlhan Kesici’nin şu demecini okudum:
“Benim başkanlık için adayım Kemal Kılıçdaroğlu’dur.”
Ve başladım acı acı gülümsemeye...
*
Acı acı gülümsedim.
Çünkü...
Gustave Le Bon diye Fransız bir amcamız var, onun yaklaşık 70 yıl önce kaleme aldığı “Kitleler psikolojisi” adlı kitabı geldi aklıma...
*
Gustave Le Bon adlı amcamız, o kitabında şu üç şeyin altını çiziyor kalın kalın:
- BİR: Kitleler, iyiliği zayıflığın bir şekli olarak kabul ederler.
- İKİ: Bu yüzden iyiliğe karşı ilgisiz görünürler.
- ÜÇ: Kitleler asıl olarak kuvvete saygı duyarlar.
*
Ne diyordu Niğde’nin İçmeli köyünden çıkan ünlü halk ozanımız Ali Ercan Beyefendi “Adaletin bu mu dünya” adlı eserinde:
“Kötülerinsin sen dünya / İyileri öldüren dünya”
Yazının tamamını okumak için tıklayınız