CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’yi savaşa götürecek hiçbir belgenin altına hiçbir CHP’linin imza atmayacağını belirterek, “Biz savaş istemiyoruz. Çocuklarımızın kanlarının Arap çöllerinde dökülmesini istemiyoruz” dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Suriye tezkeresine neden “hayır” dediklerini anlattı. Suriye’deki olaylar bu kadar büyümemişken 6 Şubat 2012 tarihinde, hükümete Türkiye’de bir uluslararası konferans düzenlenmesi konusunda çağrı yaptıklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Biz çatışmayı körükleyen değil, çatışmayı sonlandıran, barış iklimi yaratan bir devlet olarak öne çıkmalıyız. Çünkü biz her zaman savaşa karşı çıkan bir devletiz, böyle olması lazım. Bizim bu teklifimizi ellerinin tersiyle ittiler” dedi. 18 Nisan 2012’de ise Suriye konusunda TBMM olarak ortak bir deklarasyon yayınlaması yönünde bir öneri sunduklarını ve deklarasyon metnini de gönderdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, bunun da kabul edilmediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Şimdi kalkmışlar ortak iradeden, ulusallılıktan söz ediyorlar. Sen kim, ortak irade kim, sen ne anlarsın ortak iradeden? Sen kendi iradeni milletin ortak iradesini sanıyorsun. Egon bu kadar şişkin sesin. O egon senin başına bela zaten. Önce ondan kurtulman lazım” dedi.
-“BU ÜLKEYİ SAVAŞA GÖTÜRECEK HİÇBİR BELGENİN ALTINA HİÇBİR CHP’Lİ İMZA ATMAZ”
CHP olarak sorumluluklarını sonuna kadar yerine getireceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Çünkü biz ülkemizi, insanımızı seviyoruz. İnsanımızın kanının Ortadoğu çöllerinde dökülmesini istemiyoruz. Bedel ödemek istemiyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’a Suriye konusunda gönderdiği mektubu da hatırlatırken, “Bu da kabul edilmedi. Şimdi diyorlar ki ‘niye bize destek vermiyorsunuz?’ Bu ülkeyi savaşa götürecek hiçbir belgenin altına, hiçbir CHP’li, ülkesini seven hiçbir kişi imza atmaz” dedi.
CHP olarak bütün çabalarını, yolu, yöntemi gösterdiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Yanlış yapıyorsun’ dedik, ‘Ben doğru yapıyorum, ben biliyorum’ dedi. Sen biliyorsan, ülkeyi nereye getirdiğini daha iyi gör. Türkiye’yi savaşın eşiğine getirdin sen” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, “Bana bir Allah’ın kulu desin ki, şu nedenle biz Suriye’yle savaşmak zorundayız’ Böyle bir şey yok. Neden yok, taşeronluk görevini üstlenenler zaten düşünemezler, bağımsız karar veremezler. Ama biz düşünüyoruz, biz bağımsız düşünüyoruz, ülkemizin çıkarları doğrultusunda düşünüyoruz. O nedenle biz bu tezkereye ’hayır’ dedik” ifadelerini kullandı.
-ÇİÇEK’E: “BUNUN ADI VATANA İHANETTİR”-
Konuşmasında TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e de yüklenen Kılıçdaroğlu, “Siz bir parlamento düşünebiliyor musunuz, karar almadan yabancı bir ülkenin askerleri Türkiye Cumhuriyeti topraklarında konuşlanacak ve parlamento sesini çıkarmayacak. Sayın Cemil Çiçek’e sesleniyorum; Meclis Başkanı olarak görev yapacaksanız Özgür Suriye Ordusu’nun Türkiye’ye hangi koşullarla, hangi parlamentonun kararıyla geldiğini çık bize anlat. Meclis koltuğunda oturmak güzel olabilir. Başkanlık koltuğu da güzel olabilir. Ama unutmamak lazım, bu ülkenin Anayasası var. Anayasaya göre yabancı bir ülkenin askerlerinin gelip Türkiye’de konuşlanmanın yolu parlamentonun karar almasına bağlıdır. Aldı mı karar, almadı. Bunun adı vatana ihanettir. Hesabı sorulacaktır.
Kılıçdaroğlu, CHP’li milletvekillerinin Hatay’daki Apaydın Kampına gitmeseydi, orada Özgür Suriye Ordusunun konuşlandığını Türkiye’nin öğrenemeyeceğini belirterek, “Yabancı gazetelere, dergilere, televizyonlara röportaj veriyorlar; ‘Türkiye’deyiz diyorlar, biz gidiyoruz ‘içeriye giremezsiniz’ diyorlar. Sayın Cemil Çiçek’e bir daha soruyorum, TBMM milletvekillerinin Türkiye coğrafyasında giremediği bu kampın hesabı sen sordun mu? Bunu hesabını vereceksin” dedi.
-“BU DENGESİZ TABLOYU ORTAYA KOYMAK İÇİN İLERİ DERECEDE ‘GERİZEKALI’ OLMAK LAZIM”-
Kılıçdaroğlu Suriye konusunda Türkiye’nin yalnız kaldığını belirtirken şöyle devam etti:
“İnsafsızlık da yapmayalım, o kadar yalnız kalmadık. Türkiye’nin yanında Hamas var, Meşal var, Barzani var, Katar var, Suudi Arabistan var. Denklemin bir tarafında bunlar var. Denklemin öbür tarafında, Suriye’nin yanında; İran var, Rusya var, Çin var, Brezilya var. Dünyanın nüfusunun yarısından fazlası denklemin öbür tarafında. Bu denkleme bizi mahkûm eden hükümete ne denir? Türkiye Cumhuriyetini böyle bir denklemin içine sokmak stratejik derinlik midir, stratejik körlük müdür? Böyle anlamsız bir dengenin içine Türkiye’yi sokan bir süreci bizim başımıza bela eden, çapsızlığı artık dünyada bilinen ve alay konusu olan bir Dışişleri Bakanıyla yola çıkılırsa Türkiye’nin geldiği nokta bu olur. Bunu yapmak için, bu dengesiz tabloyu ortaya koymak için engin diplomasiye gerek yok. Bunu yapmak için ileri derecede ‘geri zekalı’ olmak lazım.”
-“SEN NE ANLARSIN DERSTEN”
Kılıçdaroğlu, daha önce pek çok tezkere geldiğini, onlara ‘evet’ dediklerini belirtirken, “Ama bu tezkereye ‘evet’ demeyiz. Biz savaş istemiyoruz. Çocuklarımızın kanlarının Arap çöllerinde dökülmesini istemiyoruz. Başka işimiz, gücümüz mü yok bizim” diye konuştu.
Uluslararası sularda 9 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı şehit edildiğinde, Kuzey Irak’ta Türk askerlerinin başına çuval geçirildiğinde tezkerenin gelmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bir buçuk milyon Iraklı Müslüman hayatını kaybetti, binlerce Müslüman kadına tecavüz edildi, Başbakan Amerikan askerlerine başarılar diledi. Şimdi kalkmış bize ders veriyor, sen ne anlarsın dersten, sen ne anlarsın demokrasiden, özgürlükten, sen hiçbir şeyden anlamazsın. Sen sadece cama bakarsın ve konuşursun, indiğin andan itibaren de unutursun” dedi.
-“ORDUYU NİYE BU KADAR BESLİYORUZ O ZAMAN”-
Türkiye’yi güçlü kılan tezkere değil, Türkiye’yi güçlü kılanın demokrasi, batıya dönük yüzü olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
“Türkiye’yi güçlü kılan, senin alay ettiğin bu ülkenin entelektüel gücüdür. Sen ne anlarsın Türkiye’nin gücünden. Tezkere olunca Türkiye güçlü olacakmış, tezkere olunca savaşa hazır olacakmışız. Tezkere olmayınca bu ülke savaşa hazır değil mi? Niye bu kadar orduyu besliyoruz o zaman?” diye konuştu.
Türkiye’yi Ortadoğu’da güçlü kılanın, hayranlık uyandıranın iradesinin tek olmaması, çoğulculuk demokrasi anlayışı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bunların yıkmaya çalıştığı ne kadar değer varsa Türkiye’nin gücü de o değerlerdir. Siz hiç bir demokraside bütün dünyaya savaş açan bir tezkere gördünüz mü? Hem taşeronluk yapacaksın ondan sonra da döneceksin CHP’ye en sert söylemlerle eleştiri getireceksin. Bir şey söylüyorsan bari araştır” dedi.
-“RED OYU VBERDİK, BAASÇI OLDUK”
Kılıçdaroğlu, 1990 yılında Saddam Hüseyin Kuveyt’i işgal ettiğinde, BM kararıyla Amerikalıların asker göndermek için harekete geçtiklerini ve temsilciler meclisinde 183’e 250 oyla Kuveyt’e asker gönderilmesinin kabul edildiğini anlattı. Senatoda ise 52 kabul, 47 red oyu çıktığını belirten Kılıçdaroğlu, “Ama hiç kimse ret oyu verenleri ‘Saddamcı’ diye suçlamadı. Biz red oyu verdik olduk, ‘Baasçı’. Kafaya bakın siz. Bu kafadan demokrasi olur mu? Dünyayı bilmiyor, anlamıyor. Gerçekleri görmeyen, gözleri kör, bataklığa sürüklenmiş, yeşil çimen sahada gidiyorum zannediyor. Tezkere çıkıyor halk reddediyor, ‘doğru değil’ diyor bu, koro halinde başlıyorlar; ‘biz tezkere çıkardık ama Suriye’yle savaşmak istemiyoruz.’ Komediye bakın. Blöfle dış politika olabilir mi? Size kim inanır bundan sonra, kim güvenir? Dünyada yalnız kaldınız zaten” diye konuştu.
-“ESAD KANLA SUSTURUYOR, SEN BİBER GAZIYLA”
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la Başbakan Erdoğan arasında “ne fark var” diye soran Kılıçdaroğlu, “Suriye’de demokrasi yokmuş, onun için gitmemiz gerekiyormuş.’ Sen bir dön kendi ülkene bak, senin ülkende demokrasi var mı? Bugün Türk-İş’ten işçiler Meclise gelmek istemişler, hemen biber gazı. Ne fark eder? Esad kanla susturuyor sen de biber gazıyla. Aranızdaki fark bu” diye konuştu. Türkiye’de gazetecilerin, öğrencilerin hapiste olduğunu, üniversitelerin konuşamadığını belirten Kılıçdaroğlu, “12 Eylül’de Kenan Evren bile bunları yapmaya cesaret edemiyordu” dedi.
-“TARİH ‘HAYIR’ DEDİĞİMİZİ YAZACAK”
Kılıçdaroğlu tezkereye ‘hayır’ demekle çok bir şey yaptıklarını ifade ederek, “Ülkenin tarihine yazılacak bir karara imza attık, ‘hayır’ diyerek. Bütün anaların babaların umudu CHP’dir” dedi. Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri salondan yoğun alkış alırken, “Bu umudu boşa çıkarmayacağız. AKP artık ufku dolmuş bir siyasi partidir, artık kendisi sorun olan bir partidir. Ülkenin geleceği açısından risk taşıyan, otoriterleşen bir partidir. Tek kişi konuşacak diğerleri itirazsız sesini kesecek. Demokrasi bu değil” diye konuştu. Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle tamamladı:
“Neymiş efendim, tezkereyi çıkartıp, beyefendi Şam fatihi olacak. İyi de Şam fatihi olacaksan önce şu çocuklarını bir askere gönder bakalım. Çocuklarını göndermeyeceksin, AKP milletvekillerinin çocukları da gitmeyecekler, onları iyi yerlere göndereceksiniz, bu milletin fakir fukara çocuklarını alacaksın ‘hadi bakalım cepheye.’ Niçin? Beyefendi Şam fatihi olacakmış. Kusura bakma ama bu kafayla gidersen olsa olsa sen Şam babası olursun.” (ANKA/