İş zıvanadan çıktı sanırım.
Bu terör belasından kurtulmak için yeni yollar denenmeye başladı.
Şimdi herkes birbirine “Selamünaleyküm” derse, bu “tılsımlı” kelimeyi kullanırsa terör belası sona erecekmiş.
Bunu müjdeleyen (!) de sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu.
“Stratejik Derinlik”in mucidi.
Yani dış politikada derinlik kazanacakken, tam da dibe vurduğumuzun habercisi…
Davutoğlu Ahmet gibi bir başbakanı Allah her ülkeye nasip etsin.
Her ülkeye lazım.
Kesinlikle başa getirildiği ülkede Davutoğlu gibiler fakirliği dibe (!) vurdururlar.
Fert başına düşen milli gelir tavan (!) yapabilir.
İşsizlik yüzde 1’lere inebilir.
Kalkınma hızı yüzde 10 ne demek yüzde 15’lere yükselebilir.
Enflasyon sıfırlanır...
Terörün beli kırılabilir.
Ne kırılması, kökü kazınır.
Davutoğlu bu, ne yapacağı beli olur mu?
Devletin teröristleri defetmek, hendekleri yerle bir etmek için giriştiği iç savaşta, harabeye döndürülen Diyarbakır’ın Sur ilçesi Toledo’ya döndürülebilir.
Bunun içinde bu yöre SİT alanı ilan edilecekken, kamulaştırılarak TOKİ’nin ellerine teslim edilebilir.
Daha neler eklenebilir ki?
Başbakanımız ekonominin canlanması için eve kapanan halkımıza “Korkmayın sokağa çıkın” çağrısı yapıyor.
Elhak doğrudur.
Halkın evde ne işi var.
Sokaklara çıkmalı.
Yetmedi AVM’lere hücum etmeli.
Yetmedi teröre inat ihtiyacı olmayan her şeyi satın almalı ki, ekonomi canlansın.
Başbakanımız öylesine iyi niyetli ki “ Bundan böyle seçim bölgem olan Konya’dan daha çok Diyarbakır’a gelsem beni kabul eder misiniz?” diye sormadan edemiyor Diyarbakır halkına.
Halkımız “Ederizzzzz” diye yanıt veriyor.
Yandı Konya’lılar.
Başbakanları Konya’ya az gelirse ne olacak halleri?
Başbakan Davutoğlu, ülke güllük gülistanlıkmış gibi davranıp, beşuş çehresiyle etrafa gülücükler dağıtmıyor mu, bu profiline bayılıyorum.
Yarın seçim olsa gider Konya’da oy veririm (!) ona.
Ne olacak ki…
Böyle başbakanlara gerçekten ihtiyacımız varmış…
Ama nedense ben son zamanlarda Davutoğlu’na baktıkça çok gülüyorum.
Bakıp bakıp…
Durup dururken bile gülüyorum.
Ben de bir “ arıza “ var galiba.
Benim bu halime acıyanlara, tez elden sormam gerek:
“Çok mu belli oluyor?