Et balık kurumu alanına kurulan çadır kentte. Birçok yatalak hasta çadırlarda barınıyor.
Hastaların karşı karşıya kaldıkları sorunların başında ise tedavilerinin düzenli yapılamaması.
Bu hastalardan biri de Et balık kurumu bahçesine kurulan çadır kentte yaşayan Naif Çallık, Naif bey 52 yaşında beş çocuk babası, evde çalışacak kimseleri yok en büyük çocuk 16 yaşlarında. 5 çocuk ve anne baba bir çadırda yaşıyor.
Baba Naif Çallık doktorların yanlış teşhisi sonucu yatalak hale gelmiş, tedavi için gittiği hastanede bel fıtığı teşhisi konulmuş ama ağrılar dinmeyince ve uygulanan tedavi sonuçsuz kalınca başka doktorlara gitmiş ve Naif Çalık’a omuriliğinde Timur olduğu söylenmiş.
O gün bu gündür Naif Bey yatalak bir yaşam sürdürüyor. Et balık kurumu bahçesine kurulan çadıra vardığımızda. Naif dayıyı yarı çıplak bir halde battaniyeden kurulmuş yatağında buluyoruz.
Naif dayı hayatından bezmiş bir halde yüzünü çeviriyor ve “aman vücuduma dokunmayın” diyor sonrada başlıyor serzenişlere “deprem öncesi de büyük acılar yaşıyordum ama şimdi bu çadıra hapsedildim. Çalışanım yok sesimi duyurun. Çocuklarıma sahip çıkın.”diyor.
Sadece dertlerini dinleyebiliyoruz Naif beyin. Çözüm konusunda da sesini duyuracağımız sözünü verip çadırda ayrılıyoruz.”
Naif beyi yazgısıyla baş başa bırakıp başka bir çadıra geçtiğimizde karşılaştığımız dram Naif beyin dramından farklı değil. Adı Nedim 40 yaşlarında. Yedi nüfusu var o da astım hastası. Çadırda oturamadığı için dışarıda kalıyor. Çadırda alanı dar olduğu için nefes almakta zorlanıyor.
Onunda talebi sahipsizlik, gerekli tedaviyi alamadığı ve ilaç temin edemediği.
Ama çadır kentte yaşanan dramlar sadece Naif beyin le bitmiyor. Çadır kentin bir bölümüne elektrik verilmiyor. Trafo patlamış ve onlarca çıplak kabloyla günlerdir yerde kalıyor ve yüzlerce çocuk her saat orada gelip geçiyor.
Trafonun tamir edilmesi için yetkililere başvurulmuş ama gelen giden yok.
Yani çadır kentler bir yığın tehlikeyi, dramı, trajediyi bağrında barındırarak Vanlı depremzedelere ev sahipliği yapıyor.