BBC Türkçe
"Bu adada hayatta kalma mücadelesi veriyorsunuz" diyor 20'li yaşlardaki Nijeryalı öğrenci Lovli.
Gözyaşlarına engel olmaya çalışan Lovli, daha iyi bir yaşam kurmak için kocasını ve iki çocuğunu geride bırakarak nasıl evinden ayrıldığını ve iki yıldır onları görmediğini anlatıyor.
Lovli, sadece Türkiye'nin tanıdığı Kuzey Kıbrıs'taki 120 bin öğrenciden biri. 300 bin nüfuslu bir yer için kalabalık bir öğrenci nüfusu bu.
Ucuz eğitim ve iş vaadi
Yıllar süren siyasi ve ekonomik dışlanmışlık etkisini gösteriyor burada. Ama yüksek öğrenim sektörü gelişmeye devam ediyor; ucuz harçlar, palmiyeli sahiller ve Avrupa'da çalışma vaadi gelişmekte olan ülkelerdeki öğrencileri buraya çekiyor.
2011 öncesinde Kuzey Kıbrıs'ta sadece 6 üniversite vardı. 2019 sonunda bu sayının 30'a çıkması bekleniyor.
Lovli'nin buradaki yaşamı kendisine vaat edilen hayata uymuyordu.
Nijerya'daki kocasının bir arkadaşı Kuzey Kıbrıs'taki üniversiteler için acentelik yapıyordu. Lovli'ye 1.500 dolar karşılığında eğitim görebileceği ve bir iş bulup ailesine para gönderebileceğini söylemişti.
Kuzey Kıbrıs'a geldiğinde, zar zor biriktirmiş olduğu ve eğitim masraflarını karşılayacağını umduğu para sadece ilk taksite yetti.
Eğitim ücreti de dahil ayda 1.000 dolara ihtiyacı vardı, ama sadece temizlik ve yemek işleri gibi düzensiz ve düşük ücretli işlerde çalışabiliyordu, haftanın yedi günü uzun saatler şeklinde.
Nijerya'da bıraktığı ailesine gönderecek parası kalmadığı gibi geri dönecek bilet parası da bulamıyordu.
Onun gibi pek çok kişi aslında Kuzey Kıbrıs'a eğitim amacıyla değil, Avrupa'da çalışma ve ailesi için daha iyi bir yaşam şansı bulmak için gidiyor. Ama bunu sağlamak pek mümkün olmuyor.
Borç ve fuhuş batağı
Kuzey Kıbrıs'ta kendisini zor koşullarda bulan çok sayıda Afrikalı ve Asyalı var.
İsmini vermek istemeyen Zimbabveli bir din adamı, birçok öğrencinin borç veren kişi ve kurumların tuzağına düştüğünü söylüyor. Ödeme vakti geldiğinde ise "işler çirkinleşebiliyor… ve polis müdahale edemeyeceğini söylüyor".
Birçok kadın öğrenci borçlarını "seks ile ödemeye" zorlandıklarını anlatmış ona. Bir evde aylarca zorla tutulup fuhuşa zorlanan bir kadını kurtardığını söylüyor.
"Tehditler, sözlü taciz, bağrışmalar söz konusuydu. Benim kaçacağımı sandılar ama sağlam durup içeri girdim ve kızı çıkardım" diyor.
Söz konusu kişinin hala adada olduğunu ve o tarz yaşama "alıştığını" anlatıyor.
Ambargo altındaki bölge
Kıbrıs, Yunanistan'da iktidarda olan milliyetçilerin desteklediği askeri darbeye karşılık olarak 1974'te Türk ordusunun müdahalesi sonrası ikiye bölünmüş durumda.
1983'te bağımsızlığını ilan ettikten sonra Kuzey Kıbrıs'a uluslararası ambargo uygulanmaya başlandı. Ama ülke Türkiye'den destek alıyor.
Afrikalı ve Asyalı öğrencilerin buraya tek geçiş yolu Türkiye üzerinden uçakla olabiliyor. Kıbrıs'ın iki yakasını birbirinden ayıran Yeşil Hattı aşıp Rum yönetimi altındaki tarafa geçemiyorlar.
Bir de üniversite diplomalarının kabul görmemesi riski var.
Kuzey Kıbrıs uluslararası topluluk tarafından tanınmadığı için buradan alınan bir diplomanın dünya çapında geçerlilik kazanması için hem buradaki Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu (YÖDAK) tarafından hem de Türk kurumları tarafından akredite edilmesi gerekiyor.
Bazı öğrenciler YÖDAK'ın tanımadığı bir eğitim kurumuna denk gelebiliyor. Ama YÖDAK yöneticisi Akile Büke "bu sayının az olduğunu" söylüyor.
Büke, kurumlara denetime gidildiğini, 11 üniversiteden iyileştirici önlemler talep edildiğini belirtiyor. Buke ayrıca minimum kriterlere sahip çok sayıda üniversitenin açılmasını engelleyecek yeni yasal düzenlemelere gidilmesi gerektiğini savunuyor.
Uluslararası kabul görmeyen üniversiteler
Türkiye'nin verdiği akreditasyonu yitiren üniversitelerden biri de Akdeniz Karpaz Üniversitesi.
Türkiye'de MHP milletvekili olan iş adamı Ahmet Erbaş, üniversitenin eski mütevelli heyeti üyesi. Ailesi ayrıca bir otel ve kumarhane işletiyor, Kuzey Kıbrıs'ın tek havalimanı olan Ercan'da da hisseleri var.
Akreditasyonu yitirmelerini eğitim kalitesine değil kampüsün büyüklüğüne bağlayan Erbaş, bu durumun yabancı öğrenci alımını etkilemediğini söylüyor.
Kuzey Kıbrıs Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler, yabancı öğrencileri sömürmek üzere faaliyet gösteren işletmelere karşı Facebook üzerinden bir kampanya yürütüyor, suistimale uğradığını bildirenleri koruyacağını vadediyor.
Zimbabveli din adamı, bu konuda değişimin uzun zaman alacağını söylüyor ve Kuzey Kıbrıs'a gitmeyi planlayan öğrencileri uyarıyor:
"Çocuğunuzu buraya gönderecekseniz sağlam bir bütçenizin olması gerekiyor. Onları cennet bir yeşil adaya gönderdiğinizi sanmayın."