İslâmî magazin mi?
Nedir Magazin? İngilizce “magazine”den gelir... Yani, “dergi” demek... Süreli yayınların genel adı...
Başka anlamı var mı?
Olmaz olur mu: depo ve mağaza... Ama bunlar ikinci anlam ifade eder.
Özel televizyonların yaygınlaşmasıyla birlikte bizde “magazin” televizyonda bilgi kirliliğine yol açan bir depoya dönüştü.
Magazin, magazin olmaktan çıkmış ekranlarımızda “kimin eli, kimin cebinde” haber bülteni haline getirildi.... Bu gün magazin dendiğinde akla ilk gelen, Bülent Ersoy’un kirpiği, Ajda Pekkan’ın estetiği, Hülya Avşar’ın boşanması... veya mankenlerin podyum kavgası, dedikodusu...
Şimdilerde aptalca bir söz dolaşıyor:
“İslami magazin.”
İki zıt kavramın bir araya gelmesi mümkün mü?
Bu konuyu geçen hafta Sabah Gazetesi yazarı Emre Aköz’e sormuşlar (HaberTürk). Aköz sorunun önemini vurguladıktan sonra, “İslami kesim”in bugüne kadar iki konuda yeterli performans göstermediğini” bunun da “magazin ve mizah” olduğunu söylüyor...
Diyor ki: “Magazin, ağırlıklı olarak ‘ünlü-zengin’ kişilerin yaşam tarzını yansıtır. Sürekli olarak tüketimden, lüksten, yeni modadan bahseder. Bozulan ve kurulan kadın/erkek ilişkileri magazinin en önemli malzemesidir. İslami medya tam bu noktada sıkışıyor.”
“İslami medya” diye isimlendirdiği basının ne böyle bir derdi var, ne de okuycuların bu yönde istekleri...
Ancak muhafazakar bir mevkûtenin “sınırı zorladığı” görülüyor.
Aköz’ün değerlendirmesini bir kenara bırakıp, kendimize soralım:
Yukarda bahsettiğimiz anlamda “İslami magazin” olur mu?
El-cevap: Hayır olmaz.
Magazin programların temel kaynağı “dedikodu” üzerine kurulu. Dedikodu ise dinimizde günah. Dolayısıyla dedikodu ile “İslam” yanyana olmaz.
Ancak, İslama özgü bir magazin kültürü geliştirilebilir. Kâinatta yaratılan her varlığın Allah’ın sıfatını taşıdığı ve esmasının bir cilvesi olduğu üzerine tahşidat yapılabilir.
Ne var ki, toplumun manevi dinamiklerini bombalayan bir kısım medya, şimdi “İslami magazin” adı altında yeni bir tuzak kurmakta.
Buna meydan vermemek için “mütedeyyin” insanların “dünyevileşme” mikrobuna karşı çok dikkat etmesi gerekiyor.
“Popüler kültür”süzlüğe karşı hep birlikte el ele teyakkuz halinde olmalı.
Davut Şahin / Yeni Asya / 10.09.2005