İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, Genel İdare Kurulu (GİK) toplantısı sonrası İYİ Parti Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Zorlu, şunları söyledi:
EKONOMİK DURUM
*Güne yine bir zam haberiyle uyandık. Emekliye, emekçiye hakkını vermemek için kırk dereden kırk su getiren siyasi iktidar şimdi de mazotun litresini 40 TL’nin üzerine çıkarttı. Benzine de yine zam geldi.
*Rekor üstüne rekor, maşallah diyoruz. Bu sebeple iğneden ipliğe her şeye zam gelecek. Bir yandan servet transferine devam ediliyor, bir yandan da yoksulluk ekonomisine. Dar gelirliye ne oluyor derseniz; işte orada hükümetin umurunda olmayan bir gerçeklik var. Çünkü onlara göre nasıl olsa vatandaş onlara oy verdi.
*Yaklaşık 7 milyon emeklimiz 7 bin 500 TL alırken 3 milyon dul ve yetim 5 bin liranın biraz üzerinde maaş alıyor. Buna ek olarak milyonlarca yurttaşımız ise 3 bin TL’nin altında maaş almaya devam ediyor.
*Diğer yandan emekli maaşlarının düzenlenmesi konusunda hükümetin bir çalışma yaptığı kamuoyuyla paylaşılmış olmasına rağmen siyasi iktidar mensupları ne yazık ki her zaman olduğu gibi bu çalışmayı da uzattıkça uzatıyorlar.
*Neden, kafada yerel seçim var. Konu yandaş ekonomisi olduğunda ışık hızıyla hareket eden siyasi iktidar maalesef emekli maaşlarının erimesine göz yummaya devam ediyor.
“BİZİM ÖNERİMİZ EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞI…”
*Cumhurbaşkanı yardımcısı Aralık ayının sonuna kadar görüşmeleri yaparak tamamlayacağını söylerken, Hazine ve Maliye Bakanı daha ucu açık bir şekilde emekli maaşlarını incelediklerini ifade ettiler.
*Oysa emeklilerin haykırışlarına ses vermek ve emeklilerimizin sesi olmak için geçen hafta İstanbul’da Avcılar İlçe Teşkilatımız bir etkinlik düzenledi. İki günde 5 bin imza toplandı ve bu imzalar bir çözüm üretebilir miyiz hedefiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi grup başkanlığımıza teslim edildi.
*Bugün bu konuda Türkiye genelinde bu şekilde imza toplansa emin olun hükümetin karşı karşıya kalacağı o acı yüzleşme çok sert olacaktır.
*Emeklilerimiz bir şey talep ediyor; ‘Devletimiz bizi açlık sınırının altında mahkum etmesin yaşamaya.’ Düşünün ki yerel seçim öncesinde bunu bile bir lütuf gibi sunmanın hazırlığı içerisindeler. Bizim önerimiz en düşük emekli aylığının asgari ücretin altında olmaması yönündeydi. Biz Meclis açılır açılmaz gereken girişimleri zaten yapacağız.
“ENFLASYON BEKLENTİLERİ YİNE ARTMIŞ DURUMDA”
*Bununla birlikte Orta Vadeli Planı da açıkladılar. Büyük bölümü temenniden ibaret olan bu açıklamada görüyoruz ki enflasyon beklentileri yine artmış durumda. Açıkladıkları rakam bu seferde yüzde 65’e yükseldi.
*Programda görüyoruz ki kemer sıkmayı vatandaşın tepesine binme olarak değerlendirmişler. Yani vergilerin geleceğini söylemek bizim için artık zor değil. Yeni vergiler yolda. Kredi kartı ve kredi kullanımında sıkılaşma politikasına başladılar bile sert biçimde.
*Devlet kendi kurumlarında da kemer sıkma politikası yapacak mı diye biz şimdi soruyoruz. Yoksa yine ‘itibardan taviz verilmeme’ politikasına mı devam edecekler? Gerçekten vatandaşımız zor durumda.
*Siyasi iktidar yaptığı tüm hataların bedelini yalnızca vatandaşımıza ödetmeyi bir alışkanlık haline getirmiş durumda. Kendi hatalarını kabul etmek istemeseler de yeni transfer Sayın Şimşek zaman zaman gerçeği söylemekten kendini alıkoyamıyor.
*Çünkü biliyor, nereden sorun başladı, bugün tepesinde ne var onu çok iyi biliyor. Geçtiğimiz günlerde bir paylaşımı alıntılayarak yine bir açıklama yaptı. Sayın Şimşek’in alıntı yaptığı ve durumu burada özetlemişler dediği paylaşımda ne yazıyordu?
*Diyor ki paylaşımda; ‘seçimden sonra faizleri daha erken ve daha hızlı artırsalardı, dolaylı vergilere bu kadar yüklenilmeseydi, mevduat faizinin düşmesine izin verilmeseydi enflasyon ve kur daha az artacak, kur korumalı mevduatta da dövize geçiş talebi daha sınırlı olacaktı.’
“İKTİDAR ŞİMDİ ÖNCELİĞİNİ HAZİNE ARAZİLERİNE VERMİŞ DURUMDA”
*Bu ne demek biliyor musunuz? Ekim 2021’de alınan kararlarla hayat pahalılığının nasıl hortlatıldığını görün demektir vatandaşa. Aynı zamanda vatandaşımızın mevcut siyasi iktidar tarafından nasıl yoksullaştırıldığının nasıl ekonomik bir dar boğaza sokulduğunun da en önemli kanıtıdır.
*Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sayın Özhaseki bu hafta Birleşik Arap Emirlikleri’nden sesleniyor ve diyor ki; Hazine arazilerinin imara açılması için konuyu Meclis’ getireceklerini ifade ediyor.
*Daha geçen ay deprem çalışması yapılıp acil bir şekilde konuyu Meclis’e getirmek isteyen siyasi iktidar şimdi önceliğini ne hikmetse Hazine arazilerine vermiş durumda.
*Bugüne kadar imara kapalı olan arazilerin imara açılarak lüks konutlar yapılmış olması ve bu konut fiyatlarının daha da yükselmesine sebep gösterilmesini unutuyorlar. Ya da unutmak istiyorlar.
*Oysa ki biz depreme karşı ranta dönüşmeyen bir çalışmanın getirilmesi durumunda burada katkı vereceğimizi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde böyle bir yasayı destekleyeceğimizi söylemiştik.
*Şimdi o yasa ne durumda biz onu soruyoruz. Ne yazık ki siyasi iktidarın yanlış ekonomi politikalarının Hazine arazilerini imara açarak dengeleyebileceğini düşünmesi ne kadar kabul edilebilir durum bunu ülkemizdeki özellikle ekonomistlere, değerli yorumcuların yorumlarına bırakmak istiyoruz.
“KARABAĞ’DA YAŞANAN GELİŞMELERİ DİKKATLE TAKİP EDİYORUZ”
*Bizim için çok önem arz eden, bizim dış politika anlayışımızın esaslı bir başlığı olan Karabağ’da yaşanan gelişmeleri dikkatle takip ediyoruz. Ayrılıkçıların Karabağ bölgesinde gerçekleştirdiği gayri meşru seçim girişimini tanımadığımızı ifade etmiştik. Bununla ilgili açıklamamızı paylaşmıştık.
*Nihai barış anlaşmasının imzalanmasına yönelik çabaların yaşandığı böyle bir dönemde, ortaya konan bu hukuksuzluk aslında hem bölgenin huzur ve istikrarı hem de Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi bakımından asla kabul edilemez.
*Karabağ’da çok fazla konuşulmayan ancak bölgenin normalleşmesi için bize gelen talep ve şikayetlerden birini gündeme getirmek istiyoruz. O da hala bu topraklarda yüz binlerce mayının varlığıdır.
*Buna kesinlikle üzerine eğilip önlem alınması gerekiyor. Zira ikinci Karabağ savaşından bu yana; çoğunluğu tekrar ele geçirilen topraklarda olmak üzere 180 mayın patlaması meydana geldi. Bu patlamada 300’den fazla kişi hayatını kaybetti.
*Bunların arasında askerlerin yanı sıra sivillerde vardı. Bu sebeple bölgeden göç eden insanların geri dönüşleri bir türlü istenilen şekilde mümkün olmuyor. Geri dönüş olmayınca da bölge normalleşemiyor. Öncelikle bu mayınların temizlenmesi ve şehirlerin inşası gerekiyor.
“82 BİN 848 HEKTAR ALAN ANCAK MAYINLARDAN TEMİZLENEBİLMİŞ”
*10 Kasım 2020’den 2023’ün Haziran ayına kadar Karabağ’da toplam 82 bin 848 hektar alan ancak mayınlardan temizlenebilmiş. Bu geri alınan tüm toprakların ancak yüzde 8’ine tekabül ediyor. O kadar yoğun bir alan ki bugün bunların temizlenmesi için yaklaşık 25 milyar dolarlık bir bütçeye ihtiyaç var.
*Buna odaklanmamız gerekiyor ve tüm bölge ülkeleri bir araya gelerek mayın temizliği için işbirliği yapmak zorunda. Zira mayın kişi ve adres sormuyor. Biz netice olarak bir an önce bölgede barış ve huzurun sağlanmasını arzu ediyoruz.
*Üzerine basarak bir kez daha söylüyoruz. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne yönelik bu tür hukuksuzlukların dün olduğu gibi bundan böyle de karşısında yer almayı sürdüreceğiz.
YEREL SEÇİM KARARI
*Partimizin yerel seçim stratejisiyle ilgili değerlendirmeler yapmak üzere genel idare kurulumuzu topladık.
*Buna göre 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleşecek yerel seçimlerde Türkiye genelinde 81 il ve ilçelerinde partimizin kendi adaylarının, teşkilatlarımızın görüşlerinin yanı sıra; her seçim çevresinde aday adaylarımıza yönelik halkın eğilim ve tercihlerinin dikkate alınarak tespit edilmesine karar verilmiş olup, sürecin yönetiminde parti başkanlık divanımız yetkilendirilmiştir.
“İYİ PARTİ YEREL SEÇİMLERİN PARLAYAN YILDIZI OLACAK BUNDAN EMİNİZ”
Zorlu, basın toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. Zorlu, “Genel eğilim nedir? Özellikle İstanbul ve Ankara başlıkları gündemde. Ankara’da Mansur Yavaş desteklenecek mi? İstanbul’da İmamoğlu desteklenecek mi? Genel kanı neydi?” sorusuna şu yanıtı verdi:
*Farklı açılardan değerlendirmeler oldu elbette ancak bu metin çok açık. Bahsettiğiniz tüm kişi ve tartışmalardan azade bir biçimde metni olduğu gibi okuduğumuzda her şey çok net.
*İYİ Parti yerel seçimlerin parlayan yıldızı olacak bundan eminiz. Birkaç arkadaşımızın görüş farklılıkları oldu. Yüksek ölçüde oy çokluğu diyebiliriz.
*Türkiye’nin bu ittifaklar mekanizmasıyla Türk milletinin bir kıskaç siyasetine alınmasına karşıyız. Biz bu yolculuğu Türk milletine hep birlikte onların sesiyle, onların desteğiyle yapacağımıza inanıyoruz.
*Şu anda odaklandığımız şey kendi adaylarımızı ülke genelinde belirleyerek milletimizin karşısına çıkabilmektir.
*Milletimizin İYİ Parti’ye destek vererek bu desteğini sürdürüp artırdığı ölçüde de göreceksiniz Türkiye’de bu kıskaç siyaseti son bulacak ve Türk milleti yeni bir yolculuğa çıkacaktır.
“SOMUT OLARAK GİK BU KONUDA YETKİLENDİRDİ”
*Olası ittifaklara için genel başkana görüşme ve ittifak kurma yetkisini GİK verdi mi?” sorusu üzerine Zorlu, “Başkanlık Divanımıza bu yetki verildi. Hatta birkaç il belediye başkan adayımızın tespit edilmesi söz konusu.
*Bunlarla ilgili sayın genel başkanımızın belki önümüzdeki günlerde bir açıklaması olabilir. Somut olarak Genel İdare Kurulumuz Başkanlık Divanımızı bu konuda yetkilendirdi.
*Zannediyorum önümüzdeki hafta veya önümüzdeki günlerde Başkanlık Divanımız da bu gündemle toplanabilir.
*28 Mayıs öncesinde de sürdürdüğümüz bir siyaset biçimi var. Halkımızın tercihini demokrasi ve şeffaflık ölçüsünde sandığa yansıtmaya çalıştık. İYİ Parti’nin siyasetteki ayırt edici yönlerinden birisi bu.
*Genel İdare Kurulumuz bizim nihai karar verme organımız ve gerçekten bu tartışmalı meselelerde Genel İdare Kurulu'nun görüşünü almadan asla hareket etmiyor. Bu partimizi daha güçlü kılan bir unsur.
*İkinci olarak; Başkanlık Divanımız. Burada icra makamı olarak aldığı bu yetkiyi elbette sayın genel başkanımız nezdinde hep birlikte yürütecektir” dedi.
“İtirazların yoğunlaştığı bağlam neydi?” diye sorulması üzerine ise Zorlu, şu yanıtı verdi:
“Toplantı esnasındaki bu diyalogların kendi içerisinde bir özgünlüğü bir mahremiyeti de var. Bunu açıklamaktan elbette çekinmiyoruz. 4 arkadaşımızın böyle bir görüşü oldu. Orada ifade edilen şeylerde bu okuduğum metinin tümüyle reddedilmesi anlamı taşımayan bazı unsurlarını bazı bölümlerini içeren bir farklı görüşün tavsiyesiydi.”