ABD'li gazeteci- yazar Stephen Kinzer, ABD'nin soğuk savaş dönemindeki dış politikasını sürdürmesi yüzünden, Ortadoğu'da yanlış adımlar atmakta olduğunu, bu yüzden de birbirine bağlı bölge sorunlarının gün geçtikçe kötüleşmekte olduğunu söyledi.
1996- 2000 yılları arasında New York Times gazetesinin Türkiye temsilciliğini yapan Kinzer, New York'ta Baruch Üniversitesi Weismann Sanat ve Bilim Okulu, Işık Binyılı Derneği ve Amerikan Türk Cemiyeti'nin ortaklaşa düzenlediği programda, piyasaya yeni çıkan `Reset:İran, Türkiye ve Amerika'nın geleceği' kitabını tanıtan Kinzer, üç ülke ilişkilerini irdeleyen bir konuşma yaptı.
Kinzer, son dönemlerde, Türkiye'nin kurallarını kendisinin oluşturduğu, bağımsız bir dış politika izlemeye başladığını belirterek, "Bu değişimi ABD yakalayamadı. ABD'nin 21. Yüzyıl'da Ortadoğu'da yeni ortaklara gereksinimi var. Bunlar da Türkiye ve İran. Demokratik gelenekleri oturmuş bu iki ülke olmadan, Ortadoğu'da barış olmaz" diye konuştu.
ABD'nin, Türkiye'nin bağımsız dış politika izlemesine sıcak bakmadığını, New York Times gazetesinin, Türk dış politikasının belirlenmesinde ağırlıklı etkisi olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na yönelik bir `profil çalışması' yapmak istediğini anlatan Kinzer, şunları söyledi:
"Çünkü Davutoğlu yalnızca Türkiye'yi temsil etmiyor. Dünyada `orta ölçekli güçlerin doğuşunu' temsil ediyor. Bence, ABD ile Türkiye arasında son zamanlarda yaşanan sorunların ardında bu gerçek yatıyor' diye konuştu. ABD- Türkiye arasındaki ilişkilerde yaşanan olumsuzluklarda, Türkiye-Brezilya- İran arasında gerçekleşen uranyum takası anlaşmasının ya da Gazze ile ilgili olayların belirleyici etken olmadığını anlatan Kinzer, Türkiye televizyonlarında hergün Gazze'deki durumu gösteren yayınlar yapıldığını, ABD'de ise bu görüntülerin gösterilmediğini söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos çıkışının altında Türkiye'nin, Suriye ve İsrail arasında arabuluculuk yaparken İsrail'in Gazze'ye saldırmasıyla birlikte İsrail'in ihanetine uğramışlık duygusunun yattığını ifade eden Kinzer, "Ama bana göre asıl nedenler bunlar değil. Asıl neden Türkiye'nin ABD'ye, biz bu bölgede yaşıyoruz. Siz ne zaman bu bölgeye müdahale etseniz, bedellini biz de ödüyoruz. Artık böyle şeyler istemiyoruz. Siz Amerikalılar bizi dinlemelisiniz, size yardımcı olabiliriz. Uzun vadede amaçlarınızı paylaşıyoruz ama taktikleriniz yanlış" diyor olması diye konuştu.
Türkiye'nin ABD'ye soğukkanlı olmayı, daha çok diplomatik çözüm araması gerektiğini söylemeyi önerdiğini, ancak ABD'nin Türkiye'den yada başka bir ülkeden akıl almak istemediğini anlatan Kinzer, "Türkiye, `orta ölçekli' güçler içinde en öne çıkanlardan. Ama Amerika geçmişe tutunup, 'kuralları biz belirleriz, politikamızı değiştirmek zorunda değiliz, kimsenin önerisine gereksinimimiz yok. Ortadoğu'ya nasıl bakılması gerektiğini biz biliriz' havasında. Bence asıl sorun da bu" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın zaman zaman duygusal davrandığını anlatan Kinzer, Erdoğan'ın Türkiye'deki en büyük sorununun, `Türkiye'yi İslamcılaştırıyor' gibi görülmesi olduğunu söyledi. Kinzer, "Bu doğru mu değil mi bilmiyorum, doğru olduğunu sanmıyorum. Ama şu da bir gerçek ki laiklerin bu konudaki kaygılarını gideremedi, o güvenceyi veremedi. Bunun için yeterince çaba göstermedi. Demokrasinin ne olduğuna ilişkin çok iyi bir anlayışa sahip. Ama demokrasinin yalnızca çoğunlukla ilgili olmadığını, aynı zamanda kendisine oy vermeyen azınlık için de olduğunu anladığını sanmıyorum" dedi.
Kinzer, konuşmasında Türk halkının oy verme tercihini etkileyen öğeler hakkında da konuştu. Türk halkının duygusal tepkiler verebilen liderlerden hoşlandığını anlatan Kinzer, "Türkler Kemal Derviş gibi birini değil, Kasımpaşalı Erdoğan gibi birini istiyor. Çabucak duygusallaşan, sert tepkiler verebilen, kızan birini istiyor. Erdoğan da bu imaja uyuyor. Ben güçlü adamım, bana ilişme mesajı veriyor. Belki bu da Türkiye'nin vermek istediği mesajla örtüşüyor. Özellikle İslam dünyasına yönelik olarak' dedi. Kinzer bu tutumun da etkili olduğunu, Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte, Arap dünyasın Türkiye'nin İslam'a ihanet ettiğini düşündüğünü, ancak bugün yüzlerini yeniden Türkiye'ye dönerek, Türkiye'yi dinlediklerini anlattı.
Kinzer, İsrail'in politikalarıyla ilgili bir soru üzerine, İsrail'in askeri yollarla sorunları çözeceğine inandığını ancak bu politikanın uzun dönemde son derece tehlikeli olduğunu söyledi. İsrail'in, içinde bulunduğu bölgenin huzurlu olmasına ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Kinzer, "İsrail kendisinin en kötü düşmanı olabiliyor, politikaları çevrede kızgınlık yaratıyor. İsrail uzun dönemli düşünmeli, bu kapsamda İsrail'in Türkiye'ye ihtiyacı var" dedi.
Kinzer bir başka soru üzerine Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın dış politikada fazla nüfuzu olmadığını da belirtti.
Programın sonunda Bircan Ünver, Kinzer'e günün anısına plaket takdim etti ve ardından Stephen Kinzer son kitabını okurları için imzaladı.