Kitabın en büyük iddiası Bill Clinton hükümetinin Savunma Bakanı William S. Cohen tarafından kaleme alınmış olması. Yüksek tempolu ve karmaşım ilişkileri konu alan bir polisiye roman... Tüm insanlığı tehdit eden terörizmin sorumlularının kimler olabileceğine dair güçlü tahmin ve iddialar içeriyor.  Dünyayı saran suikast eylemleri, komplolar ve mafya oyunlarının içine soktuğu okuyuçusunu alıp zamanın ötesine götürüyor... Kitabın kahramanı olan, Michael Santini ise, profesyonel bir asker, gözü dönmüş bir gerilla savaşçısı, sadık bir vatansever, hayran olunan bir savaş kahramanı, başarılı bir borsacı ve aynı zamanda gerçek bir politikacı... Oldukça zeki, hırslı, mütevazı, ama gururlu; kimi zaman kibar ve sabırlı, kimi zaman da asi ve saldırgan... Yani klasik bir 'yenilmez' Amerikan kahramın. Zaten kitabın iddiası kahramının kimliğinden değil, içine bulaştığı ilişkilerden geliyor. Hele de bu ilişkiler bizim cografyamızı içerince.Michael Santini halefinin bir şarbon olayıyla öldürülmesi sonucu göreve başlar. Göreve başladıktan sonra birkaç üst düzey Amerikalı bürokrat daha öldürülür. Santini bu olayların arkasında bir bit yeniği olduğunu anlar ve olayı soruşturmaya başlar.
Bu olayın arkasında birkaç Çinli general ve Rus oligarkları vardır. Bu kişiler Amerika’ya karşı bir komplo kurmaya hazırlanmaktadır. Santini durumu fark eder. Ona komployu önlemesi için ilk yardım eden de Mossad ve Mossad ajanı Elena olur. Burada Amerika ve İsrail arasında sıkı bir ilişkiye tanık oluyoruz.  Zaten bu kimse için sürpriz değil.
Santini ve Elena sıkı bir işbirliği içine girince bu komploların önüne geçiyorlar ve yeni bir dünya savaşının önüne geçiyorlar... Willam S. Kohen'in, Ablukası; dünya siyasetini yeniden yorumlayan, içinde Avrupa Birliği’nden Kafkaslara, Orta Doğu’dan Amerika’ya hemen her şeyin düşünüldüğü ilginç bir kitap olarak sunuluyor okurlara. Etkisi Metal Fırtına kadar olacak mı, bunu da zamanla göreceğiz..

İşte kitaptan ilginç bölümler:  

Berzin purosunu tellendiriyordu. Düşüncelere dalmıştı. “Eğer Almanya Fransızlar’dan ve Fransızlar’ın Avrupa Birliği rüyasından kurtulabilecek kadar aptal olursa, bu hiç de fena olmaz. Fransızlar zayıftırlar. Almanlar’ın onların zeki olmaktan ziyade kurnaz olduklarını düşünmeleri gerekir. Onlara kesinlikle güvenilmez.”
“Bir daha soruyorum... Çin’in yükselen yıldızı hakkında ne düşünüyorsun?”
İlerleyen on dakika boyunca Berzin düşüncelere boğulmuştu.
Yeniden kendine geldiğinde, Wagner oturduğu yere iyice kurularak şöyle söyledi: “İlginç, ama Amerikalılar buna asla izin vermeyeceklerdir.” Berzin’in tarih fantezileri artık Wagner’i fazlasıyla sıkmıştı. “Biz en iyisi yine şu senin para uçurucuna dönelim. O uçuyor. Sen kazanıyorsun. Bu kadar basit, öyle mi?”
Berzin tam o anda bir elindeki siyah şahı diğer eline atmıştı ki, Wagner şahı havada yakaladı ve dedi ki: “Almanya ve Rusya. Teorik olarak ilginç bir aranjman.” Wagner elindeki şahı yeniden satranç tahtasının üzerine bıraktı. “Ama bunu gerçekleştirmek imkansız. Ben Başbakan’ı çok iyi tanıyorum. Her taraftan sıkıştırılacaktır. Onun başa çıkması gereken sorunlara bir bak. Sağda milliyetçiler, solda Yeşiller var. Bir de, Amerikalılar’ın gözünden tamamen düşmüş. Partiler arasında şiddetli muhalefet var. Bu öyle feci bir durum ki, Alman politikasının balkanlaşmasına yol açabilir.

****
“Hani şu Alman bayrağının Amerikan bayrağından yüksekte dalgalanması meselesi.”
“Bu doğru değil, Senatör. Bir Amerikan üssünde Amerikan bayrağına böyle bir saygısızlığın yapılmasına asla izin verilemez. Ama Amerikan bayrağının başka bir milletin bayrağıyla yan yana aynı yükseklikte dalgalanması son derece normal bir durum. Ama her iki bayrağa da belli bir açıdan bakıldığında, insan bir tanesinin diğerinden yüksekte dalgalandığı hissine kapılabilir. Bu bir göz yanılmasından ibaret. Aynı bizim açılış törenimizde yaşandığı gibi.”
Bu bayrak meselesi ateşli vatanseverlerin Almanlar’ın Amerika’yı işgal edeceklerini iddia etmelerine bile sebep oldu.
****
“Ama Amerikalılar’ın bizden talep ettiği her şeyi yaptık. Bütün istihbarat bilgilerini onlara aktardık. Sırf aramızı iyi tutmak için. Öyle ki, belki de gereğinden çok hatırşinas davrandık, Klaus. Belki bu şekilde Amerika’nın düşmanlarını da üzerimize çektik. Ya da daha kötüsü, belki bizi de aynı İngilizler gibi Amerika’nın fino köpeği olarak görüyorlar.” Joffe öfkelenmişti. Sözlerinin arasına zaman zaman küfürler serpiştiriyordu.
“Açıkçası bu beni incitmiyor, Günther” dedi Kiepler ve elini hafifçe Joffe’nin dizinin üzerine koydu. “Nitekim anketleri de gördüm. Anti-Amerikan hissiyatı hemen her yerde yayılmış durumda, yani Almanya da bir istisna teşkil etmiyor.”

WILLIAM S. COHEN KİMDİR?

28 Ağustos 1940 Bangor, Maine’de Rus Yahudisi bir anneyle, İrlanda Protestan’ı bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. 1972 yılında Maine temsilcisi olarak Cumhuriyetçi Parti’den Temsilciler Meclisi’ne girdi. 1978 yılında Senato’ya seçildi. Regan Dönemi’nde İran-Contra skandalındaki olaylardan ötürü Başkan’ı suçlayan Demokratlarla birlikte çoğunluk raporunu imzalayan üç Cumhuriyetçi’den biriydi.
Watergate skandalının ardından Kongre’deki etik kanunlara kafa yordu. Aynı zamanda Senato Silahlı Hizmetler Komite’si üyeliği yaptı. ABD’nin ve Sovyetlerin ellerindeki nükleer silahları sırayla yok etmelerini önerdi ama her iki taraf bunu reddetti. 1. Körfez Savaşı’nda Amerika’nın Kongre’nin onayıyla savaş kararı çıkartmasını savundu.
24 Ocak 1997’de Bill Clinton tarafından ABD’nin 20. Savunma Bakanı olarak atandı. ABD’nin kısa tarihinde ilk kez Başkan, muhalif partinin bir üyesini kendi kabinesine çağırmış oldu.
Evli olan Cohen yazarlık yapmakta ve Washington D.C.’de yaşamaktadır. Diğer yayınlanmış eserleri şöyledir:
1) Of Sons and Seasons (1978), şiir kitabı
2) Roll Call (1981)
3) The Double Man (1985)
4) Men of Zeal (1988)
5) One-Eyed Kings (1991)
6) Murder in the Senate (1993)
7) Easy Prey: The Fleecing of America's Senior Citizens and How to Stop It (1995)
Cohen ayrıca İran-Kontra olayının çözümünde ve 1. Körfez Savaşı’nın Senato kararıyla yapılmasında çok önemli görevler üstlendi. Ayrıca Cohen Group şirketinin yönetim kurulu başkanı.
WILLIAM S. COHEN İLE KİTAP ÜZERİNE SÖYLEŞİ

> Dünyada ve özellike Türkiye'de giderek artmakta olan Amerikan karşıtlığının sebebi nedir?
> Amerikan karşıtlığının yayılması ABD'nin Saddam Hüseyin rejimini yıkmasından daha öte bir konu. Dünyada Amerika'ya hayran olan milyonlarca insan olmasına rağmen, Amerika'nın ekonomik, askeri ve kültürel olarak yayılmasını kıskanan, çekemeyen ve bundan rahatsızlık duyan insanların da olması son derece normal.Süper güç statüsü birçok insanda kıskançlık ve korkuya sebep oluyor. Mesela, Irak'daki askeri kampanyadan uzun zaman önce bazı ülkelerde Avrupalıların Amerikalılarla ortak hareket etmemesi gerektiğine dair bir tartışma vardı. Çünkü böyle yaparsa Avrupa'nın karşı bir güç olarak ortaya çıkabileceği konuşluyordu. Bu düşünce pek yayılmasa da Irak savaşı arefesinde işlerlik kazanmıştı. Irak'daki isyancıların intihar bombası eylemlerini sürdürmeleri savaşa karşı olanların kendi fikirlerinde ısrar etmelerine sebep oldu. Ayrıca hapishanelerdeki ilkence görüntüleri de aşırı stresli ortamda görev yapan Amerikan askerlerini moral olarak yıktı.
Amerikan başkanının da her ne olursa olsun başka ülkelerin kararlarını ince eleyip sık dokuması gerekir. Çünkü bölgedeki istikrarsızlık hayatı petrol ve gaza bağlı birçok ülke için vazgeçilmezdir. Amerika terörizm konusunda daha ihtiyatlı bir tavır sergilemesi gerekir. Çünkü teknoloji ve terörizm biraraya geldiğinde çok büyük yıkımlar olabilir.
> Amerikan yönetiminin bu soruna olan yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
> Amerikan yönetimi bu sorunu gidermek için daha fazlasını yapmalı. Diplomasi önemli ve sonuna kadar kullanılmalı ama tek çözüm değil. Başkan'ın da bunun tek tercihimiz olmadığını herkese göstermesi gerekir.
3. Clinton döneminde Amerikan yönetimine karşı daha olumlu bir hava vardı.Ama Bush yönetiminde bu değişti. İleride sizce nasıl bir hal alır?
Bu biraz Başkan Bush'a bağlı. Başkan'ın İsrail ile Filistin arasındaki kalıcı bir barışı sağlaması ve sağlam bir yol haritası için yetkilerini sonuna kadar kullanması gerekir. Aradaki çözüm giderilmedikçe, bölgedeki şiddet ve istikrarsızlık devam eder. Tabii sorumluluk tek başına Başkan'ın değil. Arap ve Müslüman liderler de bu barışa katkı sağlamalı. Çocukları radikal bir dini öğretilerle büyütmek ve Müslüman olmayanların ölümü hatettiğin savunmak doğru değildir.
İslam dünyasının liderleri kendi vatandaşlarına küreselleşen bir dünyanın birçok fırsatı içinde barındırdığını anlatması lazım. Hepimiz aslında ortak bir mirası paylaşıyoruz. tabii bu konuların oturulup uzun uzun tartışılması gerekir.
> Siz bir Cumhuriyetçisiniz. Başkan Clinton niçin sizi 1997 yılında Savunma Bakanı olarak seçti?
> Çünkü Clinton bizim aramızda Demokrat ya da Cumhuriyetçi diye bir ayrım olmadığını anlatmak istiyordu. İdeolojik bir ayrım olamayacağını; çünkü konu Amerika'nın bütünlüğü olunca tek bir konsensüsde anlaşmamız gerektiğini vurgulamak istiyordu.
Aslında böyle bir öneriyle gelince ben de çok şaşırdım. Ben de Clinton'a elimden geleni yapacağımı ama işime asla karışmaması gerektiğini söyledim. Gerçekten de Clinton işime hiçbir zaman karışmadı. Çok profesyonel bir ilişkimiz oldu. Bu yüzden Clinton'a minnettarım.
> Abluka kitabınızın teşekkürler bölümünde gerçeklerden kopmamaya çalıştım diyorsunuz. Kitabınızın ne kadarı gerçek ne kadarı doğru?
> Graham Greene her roman biraz da eğlenceli olnalıdır der. Ben bilgilendirici ve eğlendirici bir çalışma yapmaya çalıştım. Bu bir politik kurgu ama içinde önemli ölçüde gerçek öğeler var. Hatta bazı karakterler gerçek hayattan alınma. Kitapta tarif ettiğim bazı ülkeler benzer deneyimleri yaşadılar. Benim yaptığım kısaca şu. Biraz hyal gücü, önemli ölçüde gerçekler ve ortaya okuyucunun anlayacağı bir malzeme çıkıyor.
> Kitabınızda Mossad ajanı Elena Savunma Bakanı'na yani Amerika'ya yardım ediyor. O zaman Amerika ile İsrail arasında güçlü bir bağ var.
> Aslında kitapta anlatılan biraz daha karmaşık ama gerçekte ilişkimiz çok net. Amerika ile İsrail dosttur.
Orta Doğu'da barış olacaksa, Müslümanların İsrail'den daha çok şey yapması lazım. 
>  Kitabınızdaki Çinli ve Rus karakterler kötü adamlar olarak gösteriliyor. Neden?
> Birilerinin kötü olması lazım. Yukarıda da dediğim gibi kitabın önemli bir kısmı gerçeklere dayanıyor. Mesela Amerikan Savunma Bakanı iyi bir karakter. >  Bir nevi dünya siyasetini bu kitapla nasıl yorumluyorsunuz.
> Doğru. Ben Amerikalıyım. İran, Kuzey Kore ve Tayvan bizim için hayati meseleler. Ben de bu tür kitaplar yazarak sorunların hallolması için elimden geleni yapıyorum. Bunu yapmaya da devam edeceğim. 
> Son soru. Amerika- Türkiye ilişkisi nasıl olmalıdır?
> Türkiye bizim dostumuz ve en önemli ve en sağlam müttefikimiz. Türkiye NATO'da çok önemli bir rol oynuyor. Ve kim ne derse desin-hatta Fransa ve Hollanda'nın Ab Anayasına Hayır demesine rağmen- Türkiye AB'nin en önemli ülkelerinden biri olacak.
ORİJİNAL KİTABIN ARKA KAPAK YAZISI
Michael Santini... Profesyonel bir asker, gözü dönmüş bir gerilla savaşçısı, sadık bir vatansever, hayran olunan bir savaş kahramanı, başarılı bir borsacı ve aynı zamanda gerçek bir politikacı... Oldukça zeki, hırslı, mütevazı, ama gururlu; kimi zaman kibar ve sabırlı, kimi zaman da asi ve saldırgan... Amerikan Savunma Bakanı Santini’nin sahip olduğu eşine az rastlanır bu karakter özellikleri, biraz da damarlarında taşıdığı İrlandalı-İtalyan kanından kaynaklanmaktadır. Bütün dünyayı sarsan korkunç terör eylemleri karşısında herkesten, Başkan’dan bile daha duyarlı davranır. Ona göre, birbiriyle bağlantılı olduğu kesin gibi görünen bu eylemlerin arkasında aynı kişi veya kişiler vardır. Ama tahminlerini paylaştığında, Washington, Berlin, Moskova ya da Pekin’deki hiç kimse Santini’ye inanmamıştır. Son derece zor şartlar altında olayların izini sürmüş ve mafyanın karanlık entrikalarına karşı tek başına savaşarak dünyayı karanlık bir gidişattan kurtarmıştır. İkinci kez kahramandır artık...
Bill Clinton hükümetinin Savunma Bakanı William S. Cohen’den yüksek tempolu, muhteşem bir polisiye roman... Tüm insanlığı tehdit eden terörizmin sorumlularının kimler olabileceğine dair güçlü tahmin ve iddialar... Dünyayı saran suikast eylemleri, komplolar ve mafya oyunlarının içine daldığınızda zamanın nasıl geçtiğini hiç anlamayacaksınız... Ayrıca Amerikan Kabine toplantılarındaki pek çok detayı, istihbarat servisleri arasındaki sert rekabetleri ve yüksek siyasi makamlardaki, askeriyedeki ve suç örgütlerindeki uluslararası entrikaları okuduğunuzda, bütün bunların, politika sahnesini çok iyi tanıyan biri tarafından kaleme alındığını hemen fark edeceksiniz. Gerçeğe çok yakın bu sürükleyici hikâyeyi mutlaka okumalısınız.

ABLUKA

William S. Cohen

Dizi: Politik Kurgu - Roman

424 sayfa,

13.5 x 19.5 cm,

Avrupa İthal Kağıt,

İlk Baskı Tarihi: Mayıs'05

ISBN: 975-263-168-1,

1.Baskı (50.000 ADET)

9,50 YTL   (9.500.000