Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı ve AKP Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, "Gezi olaylarıyla yaşanan türbülans geride kaldı. AK Parti için yalnızlaştıran, güven sarsan, içe kapatan, moral bozan bir etki yapmadı" diye konuştu.
Yalçın Akdoğan, AKP'nin Gezi Parkı olayları sayesinde canlandığını ve toparlandığını söyledi.
Habertürk gazetesinden Erdal Şen’e konuşan Akdoğan, Gezi Parkı protestolarıyla yaşanan türbülansın geride kaldığını belirtip, "Gezi, AK Parti için yalnızlaştıran, güven sarsan, içe kapatan, moral bozan bir etki yapmadı. Aksine bir canlanma ve toparlanmaya sebep oldu" ifadesini kullandı.
Akdoğan'ın gündeminde Mısır'daki askeri darbe de vardı. Batı’yı ve bazı Müslüman ülkeleri sessiz kalmakla eleştiren Akdoğan, "Kimi İslam ülkelerinin takındıkları tavır, batılılardan daha kötü" dedi.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın en yakınındaki isimlerden biri olan Siyasi Başdanışmanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, son günlerde adının geçtiği medyadaki işten çıkarmalardan Yiğit Bulut'a, cemaatle ilişkilerden, Suriye konusuna kadar birçok soruya cevap verdi. Akdoğan'ın Habertürk'e yaptığı açıklamalardan satır başları şöyle:
‘GEZİ TRAVMASI’
Gezi olaylarıyla yaşanan türbülans geride kaldı. Bu olaydan herkes dersler çıkardı. Bu olay, AK Parti için yalnızlaştıran, güven sarsan, içe kapatan, moral bozan bir etki yapmadı. Aksine bir canlanma ve toparlanmaya sebep oldu, AK Parti'nin ilişkilerini de konsolide etti. AK Parti'yi düşman gibi gören bir anlayış ürkütücü. Asıl olan demokratik hesaplaşmadır ve onun yeri de sandıktır; hoşlanmayanlar Mart ayında sandığa gitsin.
Batılı ülkeler uzun yıllar bölgedeki işbirlikçi rejimlerin baskı ve zulümlerine sessiz kaldı. Arap Baharı doğal bir patlama haliydi ve Batı bunu, bozulan imajını düzeltmek için kullanmaya çalıştı. Hesaba katılmayan husus, İslami eğilimi fazla olan iktidarların kukla pozisyonu alamayacaklarıydı. Şu an İsrail halkın sesine kulak veren yönetimlerden, demokratikleşme dalgasından rahatsızlık duyuyor. Mısır olayı, batının paradigmayı değiştirdiğini, eski düzeni daha sofistike yöntemlerle devam ettirmeye soyunduğunu gösteriyor. Bunların durumu Kızılderililere ‘çağdaşlık getiriyoruz' diye tren götüren ama asıl derdi yerlilerin madenleri olan beyaz adamın durumu gibi.
SURİYE, KÜRTLER VE PYD
PYD son dönemde ortaya çıktı ve Kandil'den getirdiği silahlı gruplarla güçsüz ve çok parçalı olan Suriye Kürtleri üzerinde hakimiyet kurmaya çalıştı. Esad Kürtlere zulmederken PYD neredeydi? PYD'yi eleştirmek Kürtlere veya onların belli haklar elde etmesine karşı olmak falan da değildir. Suriye politikamız ve bölgeye yönelik tezler belli, değişiklik yok. Diğer yöntemlere hazırlıklı olmakla birlikte diplomasinin sonuna kadar kullanılması doğru olandır.
‘MEDYA MÜHENDİSLİĞİ’
Ülke ve toplum değiştikçe doğal olarak medya da kabuk değiştiriyor. Kimi anlayışlar geriye düşüyor, kimi yazarlar miadını dolduruyor, kimi yöneticiler zamanın gereklerine uyum sağlayamıyor. Bununla birlikte siyasi iklimin de medya anlayışı ve yönetimi üzerinde etkileri olabiliyor. 28 Şubat'ta da, 27 Nisan'da askerin talimatıyla hareket eden medya mensuplarının bir kısmı bugün hükümet müdahalesinden şikayet ediyor. AK Parti bu medyaya karşı var olmuş ve bunların saldırılarına karşı iktidarını korumuştur. Yani ne korkusu vardır, ne minneti, ne de beklentisi. Demokratik ülkelerde herkes kendi rolünü oynar. İktidara nizam vermeye çalışan, siyaset mühendisliğine soyunan bir medya anlayışı başlı başına bir sorundur.
(İşten atılan yazarlar vs. sizin etkiniz olduğu söyleniyor” sorusu üzerine)
Gazetelerden okuyorum ve gülüyorum. Bir günah keçisi arıyorlar ve bu gömleği bana giydirmeye çalışıyorlar. Bırakınız medyaya müdahale etmeyi, medyadaki arkadaşlarımla bile görüşmüyorum. Sahte ilişkilere girmek veya başkalarının işine karışmak benim tarzım değil. Ne patronlarıyla, ne yöneticileriyle aylardır görüşmediğim medya gruplarında bazı değişiklikler oluyor, hiç haberim bile olmayan bu olaylar bana atfediliyor. Gazetecilerin selamlarını bile almıyorum ki borçlu çıkmayayım... İnsanların ekmeğiyle oynamak bize düşmez.
YİĞİT BULUT
Yiğit Beyi yeni tanıdım, özellikle son dönemdeki performansıyla dikkat çekti. Herkesin geçmişte söylediklerine yönelik eleştiri getirebilirsiniz, ama doğru olan yeni sayfa açabilmektir. Başbakan'a her gün 'şefkatli ol' vaazları verenler, bir yandan da tam tersi eleştiriler getiriyor. Danışmanlar istihzayla karşılanacak bir tutum ve davranış içinde değildirler. Tayyip Erdoğan, pısırık, dalkavuk, akılsız ve korkak bir kişiyi bir saniye yanında tutmaz.